nihat kahveci

besiktaskli
lise çağlarımın en büyük aşkıdır kendisi...
şimdiki gibi quaresma' lar, gutiler, fernandesler, simaolar yoktu o zamanlar da. nihatlar, ahmet dursunlar, ilhan mansızlar vardı yıldız olarak.
bizim zamanımızda futbolcunun yakışıklısı değil delikanlısı sevilirdi.
kartal yürekli adam derdim ben onlara.
mangal gibi yürekleri vardı.
sahaya çıktıklarında alacakları primi değil, skoru düşünürlerdi.
bu staddan mağlup ayrılabiliriz ama başımız dik olmalı diye düşünürlerdi.
ayaklarıyla değil, yürekleriyle varlardı sahada.
onlar beşiktaştı, beşiktaş onlardı.
amatördü bir çoğunun ruhu.
tutkuyla bağlıydık biz o ruhlara.

birgün bir çocuk çıktı sahaya.
sırtında çubuklu forması vardı ve belliydi her halinden gururla taşıdığı o formayı...
canıyla savaştı kalbi oldu kartalın...
ve gitti birgün.
alkışlarla uğurlandı beşiktaş' tan.
yurtdışındaki en iyi türk futbolcu ünvanını aldı.
ay yıldızlı formayla harikalar yarattı.
kahramandı o artık.
o varsa tamamdı kadro. o yoksa eksik...

sonra yuvaya döndü kartal yürekli adam.
ama artık kahraman değildi o.
oturduğu yerden beşiktaş' ın parasını yiyen bir haindi.
haketmiyordu o formayı, haketmiyordu o parayı.
öyle demişti bu işin üstadları !!!

ve birgün tak etmişti artık kendisine hain denmesi.
doğup büyüdüğü bu kulübe ihanetle suçlanıyordu.
şahsına söylenen her şeyi yutmuştu, sessiz kalmıştı bunca zaman
ama iş ihanete gelince kaldırmadı nefsi, kaldırmadı yüreği.
ve yenik düştü öfkesine...
haklı mıydı? sonuna kadar.
ama davacıyken davalı durumuna düşmüştü bu konuda.
hakim adil değildi, kırdı kalemi.
ya bu diyardan gidecekti, ya gidecekti...

iki sevgiliydi onlar oysa ki.
beraber gülüp beraber ağlamışlardı
bunca birikmişlik, bunca anı...
terkedilir miydi?
bir gözyaşına sığar mıydı bütün bunlar.
sığmazdı...
ama dile düşmüştü yari, dillere düşürülmüştü.
buna hiç dayanmadı o tertemiz yürek.
ve gitti...

"eyy sevgili" dedi.
"dayanamıyorum artık"
"senden gelene, senin cefana eyvallah ama,
benden sana gelene dayanamıyor bu yürek.
gideyim ben. önce azad et beni, sonra affet..."

ve gitti...
kara sevdasını yüreğine gömüp gitti.
ardından gözyaşları döktürüp gitti.
ağladı iki sevdalı.
vazgeçmek zorunda kaldıkları bu sevda yaktı yüreklerini.
ve bu sevdanın şahitleri seslendi arkasından,
"biz şahidiz sevdana, sakın sen üzülme nihat kahveci."
"terketmeyecek sevdan bizi..."
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol