sanatı yasaklamanın, yumuşatılmış eş anlamlısıdır. bu savı destekleyen en büyük referansımız, yüce başbakanımız recep tayyip erdoğan'ın, bir sanat eseri olan heykele ucube demesi ve o heykeli yıktırmasıdır. istanbul gibi bir şehrin dört bir yanına gökdelenler diken, o meşhur silüeti bu çirkin yapılarla bozabilen, nefes alabilmek için gerekli olan son yeşil alan kalıntılarına da gözünü diken bir iktidarda, estetik ve güzellik anlayışının varlığından söz edilemez. sanat da bu iki kavramdan bağımsız olamaz. kısacası, "muhafazakâr sanat" söylemi, son yıllarda ufak ufak adımlarla hazırlanılan bir sürecin, resmi olarak başlaması anlamına geliyor. bu ufak adımlara birkaç örnek:
- atatürk kültür merkezi'nin yok edilmek istenmesi.
- muhsin ertuğrul sahnesi'nin yıkılması.
-http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=175432
-http://tinyurl.com/cl8ptu9
- bitmek tükenmek bilmeyen, fazıl say'ı linç etme girişimleri.
- (bkz: sanata ucube diyen padişah)
şimdilik aklıma gelenler bunlar. yani buradaki "muhafazakâr" söylemi, akp iktidarının her zamanki oyunlarından; kelimelerle oynayıp hedef saptırmaktan ibaret. bu iktidarı ölümüne destekleyen kesimin büyük çoğunluğunun da sanattan pek anlamadığı düşünülürse, muhafazakar sanat diye bir kavramın var olmadığını insanlara anlatmak oldukça zor olacaktır. sesini duyurmaya çalışan, isyan eden sanatçıların, medya tarafından yok sayılması da cabası. iyiliği, güzelliği temsil ettiği iddia edilen dinin sözde savunucularının yönettiği ülkede, güzel olan her şey bir bir yasaklanıyor. işte öyle bir şey.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?