okunası bir yazı ve metrobüs!
kim ne derse desin, iyi düşünüldü. beni bilirsiniz ki akp, pardon, şimdi erdoğan alınır böyle yazdığım için, ak partiyi ideolojik olarak pek sevmem. doğdum doğalı, oldum olalı, her zaman muhalefet olsa da, atatürkün partisi olduğu için chpliyimdir. ama bu taraflı olduğum anlamına gelmez. ülke menfaatleri için çalışanların hakkını her zaman teslim etmişimdir.
metrobüs. istanbul için muhteşem bir ihtiyaçtır. hani kuş uçmaz kervan geçmez yerlere nasıl gideriz diye oluşan düşünceleri ortadan kaldırdığı gibi, klimalıdır. bunun dışında bir yerden bir yere gitmek için iyi bir basamaktır. onu da geçtim ben eskiden pahalı olduğu için deniz otobüsüne binemezken (öğrencisin bir yerde) kadıköye gidene kadar neler çektiğimi çok net hatırlıyorum. hani bildiğiniz aktarmalı sauna. süper bir zayıflama yöntemi. hele bir de dönüşünde iş saatine denk gelirseniz, otobüse binerken kapıda ayva ikram edilirdi.
ama bu metrobüs denen şey süper. Özellikle, trafiğin kilit olduğu zamanlarda, yanınızdaki araçlar size gıcık gıcık bakarken, siz gideceğiniz yere tereyağı gibi kayıyorsunuz ya, işte oraya bitiyorum. hızlı da.
amaa; iki tane yanlış yapıldı metrobüs kullananlara;
birincisi servet babanın da dediği gibi. (benim için çok önemli insanlardan biridir)
ilki; ben eskiden mecidiyeköye giderken, tek akbil basar, 70 kuruşa giderdim. şimdi ise mecidiyeköye gidebilmek için önce cevizlibağ arabasına binerken 85 kuruş basıyorum, sonra da çaktırmadan bir aktarma bedeli daha ödüyorum metrobüse binmeden önce. bu ne demek oluyor? kısaca açıklayayım;
70 kuruşa mecidiyeköye giderken, artık 1.06 tlye gidiyorum. yani, %50 zam. ana hatlarda buna gerek yoktu diye düşünenlerdenim. metrobüs bakırköyün merkezine kadar gelse, o zaman iş değişir ama, gelmiyor. gelmediği için de kısaca ben ekstradan para ödüyorum.
bundan da kısaca şu sonucu çıkarıyorum. dünyanın her yerinde toplu taşıma halk için yapılırken, burada toplu taşıma kesinlikle maddi çıkarlar göz önünde bulundurularak yapıyor.
mesela; bir yarımada içinde, iki adet yarımada da yaşıyoruz bizler. ilk yarımada türkiye, ikinci ve üçünü yarımada ise, istanbulun hem anadolu hem de avrupa yakaları. ama deniz ulaşımı ne ölçüde? neredeyse sıfır. ben bakırköyden ya da avcılardan, ya da yeşilköyden kabataşa geçebilmek için illa ki kara yoluna çıkmak zorundayım. ne olur yani bir vapur ya da denizotobüsü konulsa?
ama olmaz. az yolcu taşır belki. zarar eder sevgili ido.
ya her şeyi geçtim. ben sağlam beşiktaşlıyımdır, bilen bilir. bakırköyden her maça gittiğimde, en az 20 -25 kişi ile gidiyorum. sadece ben. sizce bakırköy ve çevresinden her maça 2-3 bin civarında taraftar geliyor mudur? geliyordur. peki bu taraftarlar otobüs ya da dolmuş ya da tramvayla gelmekten illallah etmiş midir? etmiştir. oraya saat başı deniz otobüsü koysan, dolar. taşar. para da kazanırsın, ama yok, bizim belediyemiz için -para kazanamama ihtimali- bile, denemek için büyük engel teşkil edebilir.
maç çıkışlarında millet deli dana gibi bakırköy diye seslenenlerin arabasına atlıyor. halbuki çıkış saatlerinde 2 deniz otobüsü koysanız, hem keyifle yolculuk ederiz, hem para kazanırsınız, hem bizler mutlu oluruz, hem sizler. ama diyorum ya, üçün beşin hesabı, denemekten bile alı koyuyor insanları.
maddiyat hizmetin önüne geçiyor kısacası.
aldığınız metrobüslere gelince, milyon dolarlık aletler, benim bisikletle çıktığım rampaları çıkamıyor ya çok gülüyorum. hem gülüyorum hem de acıyorum. inanın, kendime bile acıyorum. senin benim verdiğim vergilerle alınan metrobüsler, konserve niyetiyle saklanıyor.
acaba belediye çok para verdiği için kıyamıyor mu? ben öyleydim çocukken, bir kitap aldığımda uzun süre okuyamazdım yeni olduğu için. neyse.
konuya dönersek, keselerini çok güzel doldurdular sevgili milletim. hem de açık açık. senin cebinden aldılar, kendi ceplerine koydular. benim cebimden aldıklarını borsaya yatırdılar. seninkiyle rakı içtiler. kardeşininkiyle yeni ihaleleri yakınlarına ihale ettiler.
metrobüsü neden 3 elden aldığımızı da anlamadım. bu işi yapan firmayla anlaşma yapmak varken, sen kalkıyorsun 20 günlük bir türk firmasından alıyorsun. hem de yurt dışından aldığın fiyatın 3 katına.
ben -şehitler ölmez mi nah ölmez- dediğimde çok ufakta olsa bir kesim beni hainlikle suçlamıştı. o çocuklar takır takır gidiyor orada. ben o yazıyı yazalı kaç zaman oldu biliyor musunuz? neredeyse 1 yıl. 1 yılda 150ye yakın şehit daha verildi. ne değişti?
o sebepten ötürü ben yazarım, siz okursunuz. her şey -değişmez.-
sessiz günler birbirini kovalar. maaşlar erirken, zamlara ses çıkarılmaz.
üniversite öğrencileri bile ses etmez olur artık.
stefo da bu yazıyla -isyana teşvikle- suçlanır.
bu devran böyle gelmiş böyle gider.
bizler için söylenecek tek söz vardır bildiğim;
sahipsiz eşeğe semer vuran çok olur.
metrobüs kazığını ben gırtlağımda hissediyorum artık. nereden girdiğiniyse hiç karıştırmıyorum.
anlayana.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?