yeni açık'ta mustafa abi değil de onun altındaki bir grup kekonun yaptığı şeydir. bir grup serseri, yeni açık'a alaver dalavere girip orda kendi bestelerini söyletmeye çalışıyor, hem de saçma sapan yerlerde saçma sapan besteler. amaç mı? kapalı'ya karşı oluşabilecek yeni bir oluşumdan yani antipatiden kemik tayfaya yer ayırtmak.
kendini eğlendirmek için beşiktaş maçına gelen zibidi
yeni açıkta mustafa adlı amigo'nun yaptığıdır. her maç bağırmayanlara dönüp formasında ki armayı gösterir ve " buraya bakıcaksın sahaya değil aşkına bakıcaksın " diye yardım ister tezahüratlarına. ama benim aşkım zaten sahada oynamaktadır bunu atlar. şu videoda ne sevmiştim seni keşke öyle kalsaydın amigo mustafa ;
http://www.youtube.com/watch?v=wGg8o6GDRg8
http://www.youtube.com/watch?v=wGg8o6GDRg8
27 mart 2013 beşiktaş çankaya bld anka spor hentbol maçına gelen arkadaşlardan biri tarafından uyarılmam ile; genelleme yaptığımı fark ettiğim ve aslında maça gelerek bile büyük özveri gösteren arkadaşlara haksız yaptığımı hissettiğim başlık.
kimsenin beşiktaşlılığına laf söylemek haddime değil. anlatmak istediğim çok başkaydı. özür dilerim.
kimsenin beşiktaşlılığına laf söylemek haddime değil. anlatmak istediğim çok başkaydı. özür dilerim.
bir kişi eğlenmek için maça geliyorsa bu bence sorun değildir. oturur kenarda alır çekirdeğini izler maçını, hakeme küfür eder rakibe küfür eder, atar stresini maç sonunda da çeker gider. bence bunda sorun yok. ki bu insanlar her tribünde mutlaka olur.
sorun tribünün genelinin, yani takıma destek olma amacı güden kitlenin, yanlış yönlendirmeler ve şartlanmalar sonucunda takıma destekten uzaklaşıp, olayı bir çeşit şov ve ego tatminine dönüştürmesi durumudur. ki bizim tribünümüzde bu durumu sıklıkla görüyoruz. bu durum özellikle basketbol maçlarında daha çok göze batıyor, çünkü taraftarımızın bir basketbol kültürü yok. gs ya da fb gibi takımlarla oynadığımızda dolan tribünler de zaten bunun göstergesi.
benzer sıkıntıları futbol maçlarında da yaşıyoruz. bence futbol maçlarında özellikle hakemi baskı altına olayını sıklıkla es geçiyoruz. tabii bir de tüm bu eleştirilere kapalı olma durumumuz var. eleştiriyi tribünde yüksek sesle dile getirirseniz, muhtemelen bir kaç dakika sonra bulunduğunuz tribünden ambulansa doğru yatay bir geçiş yaparsınız.
kabul etmek lazım ki diğer takımlardan çok daha iyi bir tribün potansiyeline sahibiz. fakat esas sorun bu potansiyelin doğru şekilde kullanılması. bunun için de eleştiriye açık olmak gerekli. ki o da bizde yok.
sorun tribünün genelinin, yani takıma destek olma amacı güden kitlenin, yanlış yönlendirmeler ve şartlanmalar sonucunda takıma destekten uzaklaşıp, olayı bir çeşit şov ve ego tatminine dönüştürmesi durumudur. ki bizim tribünümüzde bu durumu sıklıkla görüyoruz. bu durum özellikle basketbol maçlarında daha çok göze batıyor, çünkü taraftarımızın bir basketbol kültürü yok. gs ya da fb gibi takımlarla oynadığımızda dolan tribünler de zaten bunun göstergesi.
benzer sıkıntıları futbol maçlarında da yaşıyoruz. bence futbol maçlarında özellikle hakemi baskı altına olayını sıklıkla es geçiyoruz. tabii bir de tüm bu eleştirilere kapalı olma durumumuz var. eleştiriyi tribünde yüksek sesle dile getirirseniz, muhtemelen bir kaç dakika sonra bulunduğunuz tribünden ambulansa doğru yatay bir geçiş yaparsınız.
kabul etmek lazım ki diğer takımlardan çok daha iyi bir tribün potansiyeline sahibiz. fakat esas sorun bu potansiyelin doğru şekilde kullanılması. bunun için de eleştiriye açık olmak gerekli. ki o da bizde yok.
çarşı grubunun popüler olmaya başlamasıyla özellikle liverpool maçından sonraki maçlarda dale bestesiyle zirve yapmıştır. maç 0 - 0 devam ediyor oradan bir grup başlıyor "lay lay lay laay" diye.. ulan neyin makarasını yapıyorsunuz arkadaş. görmüşler ya önceki maç coştu taraftar o besteyle, bunlar da kendisini tatmin etmek için gelmişler zaten hiç skor önemli olmadan başlıyorlar hemen makaraya. allah'tan dale nin modası geçti de kurtulduk.
koyalım 3 fark, sonrasında tribünde coşalım eğlenelim hatta sırf makara yapalım. ama tribün kendini tatmin etme yeri değil takıma destek verme yeridir.
koyalım 3 fark, sonrasında tribünde coşalım eğlenelim hatta sırf makara yapalım. ama tribün kendini tatmin etme yeri değil takıma destek verme yeridir.
tdk'nın da zibidi için dediği gibi "yersiz ve zamansız davranışları olan kimse" nin beşiktaş tribünlerinde bulunması halidir. gönül isterdi ki eğlencesini maç sonunda galibiyet rakısını içerken yapsın, ama o zaman da caka satıcak tribün hikayeleri olmayacak.
velhasılıkelam demem odur ki, tabiki tribünlerde takımlarını desteklemek için hep olması gereken kişilerdir, fakat asıl amaçlarınının takımını desteklemek olduğunu unutmamalıdırlar.
velhasılıkelam demem odur ki, tabiki tribünlerde takımlarını desteklemek için hep olması gereken kişilerdir, fakat asıl amaçlarınının takımını desteklemek olduğunu unutmamalıdırlar.
#250415
(bkz: tribünde video çekme sevdası)
amacını aşarak, kendi kafasına göre davranmak; sırf kendi eğlencesi devam etsin diye olayın özünden kopmaktır genel anlamda. genel anlamı çok da sikimde dğil şu an; ben daha çok beşiktaş taraftarı açısından bakıoyurm olaya. özele inmeden son ayrıntı; bu hastalık sadece bize has değil. genel anlamda toplumda ki yozlaşmadan ve her şeyi hafife almaktan kaynaklanıyor.
bizim tribünde en olmadık yerde; en olmadık besteler giriyor. basketbol maçlarında son periyot son hücum . top rakipte biz deplasmandayız olmaz sensizdeyiz. ne alakası var, ne katkısı var. ama bizim hoşumuza gidiyor işte. söylüyoruz. lan yık orayı, yak orayı o hücumu engelle.
hentbol maçında takım ilk dakikalarda tutuk başlamış. 1-4 gerideyiz. maçın daha başı. olası bir saldır beşiktaş, haydi kartal haydi kartal haydi takımı ayağa kaldıracak. ama biz yağmurlu bir günde görmüştüm seni peşindeyiz. niye o bizi eğlendiriyor. ulan salondasın be adam. üstün kapalı. ne yağmuru ne aşkı?
bu örnekler çok uzar gider. ne yazık ki kaybeden de bu saçmalığın farkında olan bir avuç adam olarak biz oluyoruz. laf söylemeye kalkınca kavga dövüşe dönüyor olay.
bizim tribünde en olmadık yerde; en olmadık besteler giriyor. basketbol maçlarında son periyot son hücum . top rakipte biz deplasmandayız olmaz sensizdeyiz. ne alakası var, ne katkısı var. ama bizim hoşumuza gidiyor işte. söylüyoruz. lan yık orayı, yak orayı o hücumu engelle.
hentbol maçında takım ilk dakikalarda tutuk başlamış. 1-4 gerideyiz. maçın daha başı. olası bir saldır beşiktaş, haydi kartal haydi kartal haydi takımı ayağa kaldıracak. ama biz yağmurlu bir günde görmüştüm seni peşindeyiz. niye o bizi eğlendiriyor. ulan salondasın be adam. üstün kapalı. ne yağmuru ne aşkı?
bu örnekler çok uzar gider. ne yazık ki kaybeden de bu saçmalığın farkında olan bir avuç adam olarak biz oluyoruz. laf söylemeye kalkınca kavga dövüşe dönüyor olay.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?