birsen tezer şarkısı.
Beş dakikada bir motorunun acelesine inat
Biniyorum meçhule
Ardımda martılar telaş
Bırakıp gitmek var
Şimdi seni yarim
Dört yan ezan
Vapur vapur boğaz
Sesim binlerce binlerce
Gözüm bugün
Gözlerin istanbul
istanbul gözlerin bugün
Gözlerin istanbul
istanbul yüzün bugün
Beş dakikada bir motorunun acelesine inat
Biniyorum meçhule
Ardımda martılar telaş
Bırakıp gitmek var
Şimdi seni yarim
Dört yan ezan
Vapur vapur boğaz
Gozlerin bu kadar mı
Bu kadar mı iki hüzün
Ellerin istanbul
istanbul ellerin bugün
Ellerin istanbul
istanbul hüzün bugün
istanbul
3 puan fazla yapsaydım üniversiteyi okuyacağım şehir olacaktı.Zalımsın ÖSYM zalımsın SINAV SİSTEMİ.
aşık olmanın gayet doğal olduğu ,ama o kadar aşıkla paylaşmanın pek de kolay olmadığı şehir. ömür geçirmek zor da, bir kaç sene bulunmak keyif.
beşiktaş'ın varlığı dışında hiçbir şekilde çekilir yanı olmayan şehir.
göçler sonucu son 14 yılda iyice boku çıkan şehir.
suç oranı, hoşgörüsüzlük ve kavga gürültü gırla.
suç oranı, hoşgörüsüzlük ve kavga gürültü gırla.
bir dönem okula gidip gelmemin 4 saati aldığı şehir. iş saatleri de olursa 5'e falan yaklaşıyordu. elimde olsa yakarım. evet.
Napoleon'un "dünya tek bir ülke olsaydı başkent istanbul olurdu" şeklinde yücelttiği şehirdir
anası bellenmiş şehir. burada yaşanmaz lan. kaldırımlar köpek boku kaynıyor. bostancı'dan dün kavacığa tam 2.5 saatte gittim. ben bıraktığımda böyle değil. tuvaletlere nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak diyorlar biz de öyle yaptık ama döndüğümüzde boktan başka şey bulamadık.
sinyal vermeden atlayan köpekten tut da, park sorununa dünya kerolarından ev fiyatlarına. bu şehirde yaşanır mı lan.
sinyal vermeden atlayan köpekten tut da, park sorununa dünya kerolarından ev fiyatlarına. bu şehirde yaşanır mı lan.
1967'deki hali harika olan şehir.
https://www.youtube.com/watch?v=fK09Vz75EyQ
https://www.youtube.com/watch?v=fK09Vz75EyQ
(bkz: ne seninle ne sensiz)
Yoldayım, gece yarısından hemen sonra varmış olurum ve evet daha kulenin haberi olmadan telefonu açıp indim ben indim diyeceğim, ne var... [ybkz]swh[/ybkz]
Yoldayım, gece yarısından hemen sonra varmış olurum ve evet daha kulenin haberi olmadan telefonu açıp indim ben indim diyeceğim, ne var... [ybkz]swh[/ybkz]
Hiç işimin olmayacağı şehirdir 15 milyon insanın yaşadığı yerde. Ayrıca anadolu ve akdeniz suyu içmiş bir insan için itici gelebilecek bir şehirdir.
(bkz: Mersin)
(bkz: Mersin)
antalyali bir bireye inonu stadi haricinde hic bi sey katmayan sehir, igrenc yasam stresi baska dert. ulan gelmeden once diyordum bide "o kadar cok konser oluyo ki sec begen al, eglenirim bol bol" gecelim, 2 senede bir tane hiphop konseri oldu snoop dog geldi, o da yazin. yavas yuruyen memleketimizim en hizlisidir evet ama derdine gore yetersizdir. ah anne, ben niye kiramadim seni de rusyaya gitmedim okumaya.
istanbul
"sis" şairine ithaf edilmiştir.
salkım salkım tan yelleri estiğinde
mavi patiskaları yırtan gemilerinle
uzaktan seni düşünürüm İstanbul
binbir direkli Halicinde akşam
adalarında bahar
süleymaniyende güneş
hey sen güzelsin kavgamızın şehri
ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
bakışlarımda akşam karanlığın
kulaklarımda sesin İstanbul
ve uzaklardan
ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
plajlarında karaborsacılar
yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
meyvesini birlikte devşirirler
sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
et tereyağı şeker
padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
yumurta masalıyla büyütülür çocukların
hürriyet yok
ekmek yok
hak yok
kolların ardından bağlandı
kesildi yolbaşların
haramilerin gayrısına yaşamak yok
almış dizginleri eline
bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
onların kemik yalayan dostları
onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
ve sen
ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
seni öldürürler
seni sürerler
buhranlar senin sırtından geçiştirilir
ipek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
haramiler kesmiş sokak başlarını
polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
haramilerin elinde
ve mahzenlerinde insanlar bekler
gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
bulutların ardında damla damla sesler
gülen çehreleri ve cesaretleriyle
arkadaşlar çıktı karşıma
dindi şakalarımın ağrısı
bir kadın yoldaş tanırdım
bir kardeş karısı
hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
gebeliğin dokuzuncu ayında
aç kurtların varoşlara saldırdığı
tipili bir gece yarısı
sırtında çok uzak bir köyden indirdi
otuzbeş kiloluk sırrımızı
zafer kanlı zafer kıpkırmızı
boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
bekle bizi
büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
mavi denizlerine yaslanmış
beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
ve bir kuruşa Yenihayat satan
tophanenin karanlık sokaklarında
koyunkoyuna yatan
kirli çocuklarınla bekle bizi
bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
bekle dinamiti tarihin
bekle yumruklarımız
haramilerin saltanıtını yıksın
bekle o günler gelsin İstanbul bekle
sen bize layıksın
vedat türkali
"sis" şairine ithaf edilmiştir.
salkım salkım tan yelleri estiğinde
mavi patiskaları yırtan gemilerinle
uzaktan seni düşünürüm İstanbul
binbir direkli Halicinde akşam
adalarında bahar
süleymaniyende güneş
hey sen güzelsin kavgamızın şehri
ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
bakışlarımda akşam karanlığın
kulaklarımda sesin İstanbul
ve uzaklardan
ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
plajlarında karaborsacılar
yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
meyvesini birlikte devşirirler
sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul
et tereyağı şeker
padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
yumurta masalıyla büyütülür çocukların
hürriyet yok
ekmek yok
hak yok
kolların ardından bağlandı
kesildi yolbaşların
haramilerin gayrısına yaşamak yok
almış dizginleri eline
bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
onların kemik yalayan dostları
onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
ve sen
ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
seni öldürürler
seni sürerler
buhranlar senin sırtından geçiştirilir
ipek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
haramiler kesmiş sokak başlarını
polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
haramilerin elinde
ve mahzenlerinde insanlar bekler
gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
bulutların ardında damla damla sesler
gülen çehreleri ve cesaretleriyle
arkadaşlar çıktı karşıma
dindi şakalarımın ağrısı
bir kadın yoldaş tanırdım
bir kardeş karısı
hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
gebeliğin dokuzuncu ayında
aç kurtların varoşlara saldırdığı
tipili bir gece yarısı
sırtında çok uzak bir köyden indirdi
otuzbeş kiloluk sırrımızı
zafer kanlı zafer kıpkırmızı
boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul
bekle bizi
büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
mavi denizlerine yaslanmış
beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
ve bir kuruşa Yenihayat satan
tophanenin karanlık sokaklarında
koyunkoyuna yatan
kirli çocuklarınla bekle bizi
bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
bekle dinamiti tarihin
bekle yumruklarımız
haramilerin saltanıtını yıksın
bekle o günler gelsin İstanbul bekle
sen bize layıksın
vedat türkali
bir dönem kısa bir dönem okul okuduğum büyülü şehir. vaktin nasıl geçtiğini anlamazsınız. insanların telaşlı adımları, kalabalık oluşu insanı hızlı yaşamaya mecbur eder. bi yerlere yetişme kaygısı içinde gibidir herkes. trafik sıkıntı olacağından mıdır bilinmez insanlar yetişebilmek adına koşuşturur hep. deniz sevenler için deniz kenarlarındaki manzarası müthiştir.
15.9 gigapixel'lik fotoğrafı çekilmiş dünyanın sayılı güzellikteki ve önemdeki şehirlerinden biri.
http://www.detaypan.net/istanbul/sapphire/index.html
http://www.detaypan.net/istanbul/sapphire/index.html
kacis sehrim.
(bkz: gene göründü tipini siktiğim)
31 aralık 2014 sabahı itibarıyla kar yağışının, yerini yağmura bıraktığı şehir. nefret ediyorum kar sonrası yağan yağmurdan.
sabahtan bu saate kadar çılgınlar gibi yağmur yağan, şimdi de kar yağan şehir.
böyle gök gürültülü falan yağıp canımı sıkıyor.
böyle gök gürültülü falan yağıp canımı sıkıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?