islam dininin temelinde yer alan düşünce olduğu söylenir hep. bu hoşgörü sayesinde ülkemizde;
-aleviler katledilir.
-ateist olduğunu açıklayanlara dava açılır.
-ölen bir kişinin arkasından karalama kampanyaları başlatılır/devam ettirilir.
-başbakan, dindar olmayanları tinerci olarak nitelendirir.
-başbakan, miting meydanında, muhalefet partisi lideri için "biliyorsunuz alevi" der ve kalabalık "yuuuuuh!" şeklinde karşılık verir.
-33 kişiyi diri diri yakanların yargılandığı dava, zamanaşımından düşer. başbakan bu olayı "ülkemiz için hayırlı uğurlu olsun." şeklinde değerlendirir.
-ramazan ayında oruç tutmayan insanlar, iktidar, medya, sosyal medya tarafından yoğun bir mahalle baskısına maruz bırakılırlar ve bu baskı, günden güne, toplu linç düşüncesine doğru evrilir.
-ramazan ayında içki içmek, vazgeçilmez bir tartışma konusudur.
-başta ateistler olmak üzere, islam inancına ters sayılabilecek fikirler ortaya atan herkes, "dinî değerlere hakaret" suçuyla itham edilir ve bu kişilerin sahip olduğu, bağlı olduğu her türlü değer, olabilecek en ağır hakaretlere maruz kalır.
-bir karikatürünün arka planında allah yok din yalan ibaresi yer alan karikatürist hakkında davalar açılır ama ateistlere tinerci denilmesinde bir sakınca yoktur.
şimdilik aklıma gelenler bunlar. örneklerden de anlaşılacağı üzere, hoşgörü, insanın kendine yakışan kine sahip çıkmasıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?