bu aralar akıl sağlığı için yeniden yapılması elzem olan hareket.
özgecan, iç güvenlik paketi, kar topu yüzünden öldürülen bi' adam, mecliste milletvekilinin birinin diğerini tokmakla yaralaması ve son okuduğum bir kadın cesedinin daha çöpte bulunması. ben bu kadar acıda save ediyorum arkadaşlar, bana bu kadarı fazla ağır geliyor artık. her defasında ''o kadar da olmaz artık derken'' tam anlamıyla ''o kadar da'' hatta fazlasıyla oluyor.
allahını seven üzerime anket başlığı atsın. delicesine dolduracağım.
gündem takip etmeyi reddetmek
tam 3 gündür zevkle yaptığım şey.
ilk gün biraz zordu, aklım hâlâ birkaç ülkenin bize verdiği ayarda ve hsyk seçimlerindeydi. acaba cem garipoğlu gerçekten ölmüş müydü? kobane düşmüş müydü? ilk akşam anneme 'ben artık haber izlemiycem, ben odaya geldiğimde eğer haber varsa kanalı değiştir' dedim. öyle de yaptı. o gün bilgisayar başında olduğum sürece kedi ve bebek videosu izledim. izlediğim videoları 'çok komik yaaa' diye çılgıncasına paylaştım. dışarı çıkıp arkadaşlarımla vakit geçirdim. onlar da gündemden komple uzak olduğu için rahattım. arkadaşımın köpeğini dolaştırmak için hayvan parkına gittik. köpek sevgisiyle doldum ve çeşitli 'oğlum koş getir'li sporsal aktivitelere girdim.
ikinci gün, hiç sözlüklere, haber sitelerine ve twitter'a girmedim. girdiysem de başlıklara tıklamadım-bakmadım. kartal sözlüğün gündemeleden uzak kalması acayip işime geldi. birkaç eleştiri görmüştüm, ülkedeki önemli olaylar kartal sözlükte tartışılmıyor diye. aferin lan bize, ne güzel yapıyormuşuz da haberimiz yokmuş. bu şekilde devam edelim, hepinizi çok seviyorum. ikinci günün akşamında fox tv dizisi izledim. film izledim. erkenden uyudum. erken uyumak güzel bir şeymiş.
üçüncü gün, erken kalktım. hep yaptığım gibi kahvaltı ederken haber sitelerini okumak yerine, çizgi film izledim. jetgilleri hâlâ çok seviyormuşum. hava yağmurluydu, dışarıdaki işlerimi erteleyip evde dizi izledim. oyun oynadım. sevgilimle geyik yaptım. epeydir geyik bile yapmıyormuşum. uzun süredir aramayı ertelediğim bikaç arkadaşı arayıp halini hatrını sordum. akşam oturup o ses türkiye'yi izleyip, çay içtim. gündeme dair sadece annemin yanımda otururken facebookta görüp söylediği ''cem garipoğlu'nun cesedine dna testi yapacaklarmış'''ı öğrendim. sonra anneme, benimle bunları da paylaşmamasını söyledim.
bu kadar kısa sürede hissedilen değişimler;
-uyudum.
-neşelendim.
-ülkenin pek çok kısmı gibi televizyonda kafamız oyalansın diye yayınlanan her şeyi sorgulamadan izledim, uyuşturuldum.
-kendimi çoğu zaman aptal gibi hissettim. ama mutlu. aptal ve mutlu. (bence benim mutluluğum daha önemli.)
-yapmam gereken ama keyifsizlikten sürekli ertelediğim önemli işleri yaptım.
bu evreyi atlattıktan sonra zeki demirkubuz'un bi' tweetindeki 'acı duymayan' hale geçmek için sabırsızlanıyorum.
alıntı--
''bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum''
alıntı--
[ybkz]swh[/ybkz]
ilk gün biraz zordu, aklım hâlâ birkaç ülkenin bize verdiği ayarda ve hsyk seçimlerindeydi. acaba cem garipoğlu gerçekten ölmüş müydü? kobane düşmüş müydü? ilk akşam anneme 'ben artık haber izlemiycem, ben odaya geldiğimde eğer haber varsa kanalı değiştir' dedim. öyle de yaptı. o gün bilgisayar başında olduğum sürece kedi ve bebek videosu izledim. izlediğim videoları 'çok komik yaaa' diye çılgıncasına paylaştım. dışarı çıkıp arkadaşlarımla vakit geçirdim. onlar da gündemden komple uzak olduğu için rahattım. arkadaşımın köpeğini dolaştırmak için hayvan parkına gittik. köpek sevgisiyle doldum ve çeşitli 'oğlum koş getir'li sporsal aktivitelere girdim.
ikinci gün, hiç sözlüklere, haber sitelerine ve twitter'a girmedim. girdiysem de başlıklara tıklamadım-bakmadım. kartal sözlüğün gündemeleden uzak kalması acayip işime geldi. birkaç eleştiri görmüştüm, ülkedeki önemli olaylar kartal sözlükte tartışılmıyor diye. aferin lan bize, ne güzel yapıyormuşuz da haberimiz yokmuş. bu şekilde devam edelim, hepinizi çok seviyorum. ikinci günün akşamında fox tv dizisi izledim. film izledim. erkenden uyudum. erken uyumak güzel bir şeymiş.
üçüncü gün, erken kalktım. hep yaptığım gibi kahvaltı ederken haber sitelerini okumak yerine, çizgi film izledim. jetgilleri hâlâ çok seviyormuşum. hava yağmurluydu, dışarıdaki işlerimi erteleyip evde dizi izledim. oyun oynadım. sevgilimle geyik yaptım. epeydir geyik bile yapmıyormuşum. uzun süredir aramayı ertelediğim bikaç arkadaşı arayıp halini hatrını sordum. akşam oturup o ses türkiye'yi izleyip, çay içtim. gündeme dair sadece annemin yanımda otururken facebookta görüp söylediği ''cem garipoğlu'nun cesedine dna testi yapacaklarmış'''ı öğrendim. sonra anneme, benimle bunları da paylaşmamasını söyledim.
bu kadar kısa sürede hissedilen değişimler;
-uyudum.
-neşelendim.
-ülkenin pek çok kısmı gibi televizyonda kafamız oyalansın diye yayınlanan her şeyi sorgulamadan izledim, uyuşturuldum.
-kendimi çoğu zaman aptal gibi hissettim. ama mutlu. aptal ve mutlu. (bence benim mutluluğum daha önemli.)
-yapmam gereken ama keyifsizlikten sürekli ertelediğim önemli işleri yaptım.
bu evreyi atlattıktan sonra zeki demirkubuz'un bi' tweetindeki 'acı duymayan' hale geçmek için sabırsızlanıyorum.
alıntı--
''bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum''
alıntı--
[ybkz]swh[/ybkz]
düşüncelerle boğuşmak yetiyorken yapılması mantıklı olay. ülke olarak zaten ruhsal durumumuz çöküşlerde. tv kanalları ve haber siteleri de haliyle binbir çeşit fikir üretiyor. tabi takip etmeyince konuların içinde olmamayı veya düşünmemeyi önleyemiyoruz.
(bkz: ignorance is bliss)
türkiyede elzem olandır. yaşamak için, akıl sağlığını korumak için gerekli.
İnsanı mutlu eden şey
birbirinden şuursuz politikacı açıklamaları, bok yoluna ölen insanların bünyede yarattığı bunalım etkisi, bitmeyen savaş ve kaos sebebiyle kişinin aşırı bıkkınlığı neticesinde yaptığı şey.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?