papatya falı gibi yönetimdir. seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor diye diye papatyanın yaprakları sona geldi. yaptıkları iyi işler kesinlikle tartışılmaz. bitmese de stad, doğru transferler, az zamanlı önder özen macerası, eksilerine rağmen slaven bilic, parayı sokağa atmaması, kurumsallaşma, beşiktaş sosyal departmanı, (instagram, vine) bjktv'nin gözle görülür değişimi, yiğiter uluğ'u basketbol sportif direktörü yapması, vodafone'u sponsor tam anlamında kullanması, basketbola ilgi çekmek için yapılan reklamlar ve basketbola son senedeki verilen önemler, itici olmayışı ve daha çok sayılabilecek hareketleri. şimdi gelelim yapmadıklarına, papatyanın diğer tarafına. samet aybaba macerası ve onun transferleri, stad yalanları, (aq o stad 7 ayda nasıl bitsin) bitmeyen sağ bek transferi ve daha da beteri, eldeki sağlam hilbert'i yollaması, kart1903 projesi, koskoca beşiktaş'a stad bulamaması, 4 kupalı basketbol takımını geri dönülemeyecek bir enkaza sokması ve ahmet kandemir'de bu kadar fazla ısrar etmesi, magazindeki gereksiz insanlarla fazlaca haşır neşir olması, kartal yuvası'nın sözlere rağmen ilerleyememesi, (son zamanlarda atkı/şapka kreasyonları kötü değil) [ybkz]swh[/ybkz] yapıyoruz deyip, yapmaması (masaya yumruğu vuruyoruz, tarz değiştiriyoruz vs.) ama bana soracak olursanız ortalamada sınıfı geçmiş yönetim. kulübü bir raya sokup, bırakma hedefiyle başa geçen yönetim için hedefe ulaşıyorlar gözüküyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?