sezon başında da yazdım, iyi bir skorer'i olmadan asla büyük hedeflere yürüyemeyecek takımdır. futbolun amacı gol atmak, ama senin golcün sezonda maksimum 12 gol atıyor. zavallı olcay gol atacak ki beşiktaş kazansın, çünkü almeida zaten sıfır bir adam, töre asla bitirici değil, oğuzhan'da gol yönü zayıf bir futbolcu. geçen sene bile bu hafta itibariyle 58 gol atan bir takım bu sene 49 gol atmış.
halen bu teşhisi koyamamış bir sportif direktör diyor ki '' biz almeida'nın kalmasını istiyoruz'' gerçi sonra sezonda en az 20 gol atması lazım dedi ama.
sonuçta beşiktaş futbol takımını idare eden sportif direktör ve teknik direktörü yetersiz iki adam olarak takımın başındalar. varsayımlarla , ilerde olacak , yapacak kalıplarından sıyrılarak ve bir realite olarak gözüktü ki hem planlama yanlıştı ,hem takım düzeni yeterli olamadı.
şöyle bir hayal et mustafa denizli takımın başında 4'de 4 gidiyorsun evinde ilk yarıda derbide öndesin arkanda 80.000 kişi var o maç ne olurdu ? yada kadıköy'de rakip eksik sen bir kişi öndesin o maç ne olurdu? ya da son dakikalrda öndesin konya'da mustaf denizli kenarda nasıl bir güven verirdi takıma ?
birde sen kendi hocana bak, ne kadar çaylak, ne kadar eli ayağı birbirine dolaşıyor, ne kadar çaresiz.
(vurgula: kimse kusura bakmasın, samet aybaba'ya yetersiz diyip, beşiktaş'ı bucaya elendiren, derbi galibiyetini geçtim, zor maç kazanamayan bir hoca'yı başarılı bulmak ikiyüzlülülüktür. bu iki hoca'da beşiktaş için yetersizdir.)
eğer beşiktaş yönetimi başarızılığı kabullenip, bu başarısız ikiliyi ödüllendirir ve görevlerine devam ettirise, işte o zaman zihnen de küçülmeler başlar. beşiktaş'a yeni bir heyecan , yeni bir kan ve en önemlisi işinin ustası bir hoca şart.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?