milan lab

hemsta34


--spoiler--

Futbolun oynanışı ve antrenman teknikleri, son bir kaç on yılda hızlı değişimlere uğradı. En üst seviyede 90 dakika futbol oynayabilmek için gereken atletik kapasite, zihinsel ve teknik özelliklerle ilgili standartlar her geçen yıl yükseliyor. Bunda, teknoloji ve bilimin, performans analizi ve futbolcu dizaynına etkisinin keşfedilmesinin payı büyük. Öğrenilen her yeni püf noktası, eski doğruları çöpe atıyor.

Toprak sahalardan ve ekipmansızlıktan, görsel olarak oldukça tatmin edici antrenman sahalarına geçişte Türk futbolu önemli yol kat etti. Pek çok eski ve yeni kulüp yöneticisi tesisleşmeden bahsetti, bazıları lafta kaldı, kimisi ise ardında gerçekten de kaliteli antrenmana izin veren yapılar bıraktı. Ancak binayı dikmek kadar, onu kullanmak da önemlidir. Örneğin genç takımdaki bir oyuncu ağırlık idmanı yapabilmek için antrenörlerin peşinde dolanıp anahtar koparmaya çalışıyorsa, veya doğru düzgün yemek bulamayıp karnını doyurmak için pilava ekmeğe yükleniyorlarsa modern tesisiniz neye yarar?

Antrenör eğitimiyle ünlü İtalya'da Sacchi, Zeman, Benitez, Prandelli gibi ortaya farklı futbol tezleri sunan hocaların yetişmesi tesadüf değil. Nasıl ki futbolun tekniği, taktiği ve idmanı üzerine onlarca İtalyan yazar-antrenör kitaplar yazmışken, Türkiye'de bu sayı neredeyse sıfır.

Konunun uzmanı değilim ama elit seviyede futbolcu yetiştirmek için antrenman dağarcığının düz koşu, çift kale maç ve 5'e 2'den çok daha fazlası olması gerektiğini biliyorum. Futbolcuların atletik özellikleri üst düzeyde olmalı ki potansiyellerine ulaşabilsinler. Bundan 10 sene önce çoğu kulüp muhtemelen Cristiano Ronaldo'yu değil Quaresma'yı seçerdi. Ancak aynı akademide yetişen, aynı sene A takıma yükselen ve aynı sene biri Barcelona diğeri ise Manchester United'a giden iki genç kanat oyuncusundan biri dünyanın en iyisi, en pahalısı ve en golcülerinden biri haline gelirken diğeri Katar'ın yolunu tuttu. İki oyuncunun bu on sene içinde aldığı fiziksel ve zihinsel eğitim, antrenör ve karakter farkı, belki biraz şans ile bugüne ulaşıldı. Nerede okumuştum hatırlamıyorum ama Southampton'daki hocaları genç Gareth Bale'in oldukça çelimsiz olduğunu, ancak 16-17 yaşlarında sıkı bir yükleme yaparak bugünkü atlet fiziğine kavuştuğunu söylemişlerdi. Şimdi aynısını yapmadığı için sınıf atlayamayan futbolcuları düşünelim. Serdar Özkan, Emre Çolak, Recep Niyaz (?)... Keza en hızlı oyunculardan biri olan Theo Walcott, genç takımlarda ufak tefek ve yavaş olduğu için hep kendinden küçüklerle oynamış. Ta ki, gelişiminde patlama yaşayacağı doğru zaman gelene kadar.

Milan için fazlasıyla uzun bir geçiş oldu, ancak bir teknik direktörün dediği gibi futbolda artık pazar günü ne yaptığın değil, pazartesiden cumaya ne yaptığın önemli. Yani iş antrenmanda bitiyor. Fiziksel olarak ne kadar hazırsın? Zihinsel olarak ne kadar hazır ve güçlüsün? Pilates, yoga gibi disiplinleri antrenmanda kullanan çok büyük hocalar var. Milan'ın son iki sezonda temizlenen "yaşlı" kadrosunda yer alan Nesta, Zambrotta, Inzaghi, Pirlo, Gattuso, Inzaghi, Seedorf, Abbiati, Ambrosini, Cafu, Costacurta, Serginho, Maldini gibi pek çok oyuncu performans ve sakatlık problemi yaşamadan otuzlu yaşlarının ikinci yarısında -hatta kırklarında!- elit seviyede futbol oynayabildiler. Bunda Milan Lab'ın payı büyük.

Antrenman verimini artırmak, optimum atletik performansı sağlamak, sakatlık riskini azaltmak, tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin verimliliğini artırmak, kadro seçiminde faydalanmak, transferde alım satım kararlını vermek gibi çok sayıda fonksiyonu olan bir kurum Milan Lab. Uzun yıllardan beri Milan'da çalışan Jean-Pierre Meersseman, 2002 yılında bu bilimsel araştırma merkezini kurarken Microsoft ile işbirliği yapılmış. 2006'dan itibaren ise genç takımlardaki oyuncuların gelişimleri ve performansları da analiz edilmeye başlanmış.

Burada, oyuncular için özelleştirilmiş antrenman yoğunlukları ve şiddetleri tasarlanabiliyor. Oyuncuların performansları, sakatlık eşikleri analiz edilerek kadro seçiminde ve sakatlık önleme de bu bilgiler kullanılabiliyor. Tesisin çok önemli bir faydası da transfer aktivitelerinde söz konusu. Kaka ve Shevchenko'nun satıldıktan hemen sonra düşük performan göstermeleri ve sakatlıklarla boğuşmaları hepimizi şaşırtmıştı. Ancak Milan çalışanlarını değil! Çünkü yaptıkları analizler, bu oyuncuların atletik zirvelerini geride bıraktığını ve hızlı bir şekilde düşeceklerini göstermekteydi. Keza 34 yaşındaki Beckham'ı transfer ederken de uzun testler yapılmış, oyuncunun 40'lı yaşlarına kadar elit futbol oynayabileceği yorumu yapılarak gönül rahatlığıyla transfer edilmişti. Örneğin Sow'u transfer ederken sakatlığından dolayı nasıl bir risk alıyorsunuz? Veya sakat gelen Eneramo boş bir yatırım mı, yoksa sakatlığından dolayı piyasası azalmış ki transferin tam zamanı mı? Bu gibi kararlarda analizin ve bilgi birikiminin faydası yadsınamaz.

Ayrıca toplanan veriler, genç oyuncuların gelişiminde kullanılabilecek bir veri havuzu da oluşturuyor. "Feda" diyen ve giderlerini kısarken, pahalı yıldızlardan genç yıldız adaylarına geçiş yapan Milan başkanı Berlusconi, eski sistemin devam edemeyeceğini, Milan'ın artık genç oyunculara yoğunlaşması gerektiğini söylemişti.De Sciglio, El Shaarawy gibi iki olumlu örnek şimdiden mevcut.

Geçtiğimiz hafta, bir televizyon programına canlı bağlanan Beşiktaş Futbol Direktörü Önden Özen, İtalya'dan antrenman bilimcisi transferi yapacaklarını ve Milan Lab'ı örnek alacaklarını belirtmişti. Uluslararası futbol kamuoyunda dahi henüz hak ettiği ilgiyi görememişken, bu projenin Türkiye'de model alınması çok önemli. Hele ki Beşiktaş gibi, geçtiğimiz yıllarda tempolu futbol oynayan, yoğun maç trafiğinde çok sayıda oyuncuyu darbeye bağlı olmayan sakatlığa yakalanmış bir takım için, bu son derece gerekli.

Yalnızca sakatlık önlemek için değil, genç oyuncuların gelişimi ve doğru zamanda oyuncu alıp satabilmek için de veri ve metota ihtiyaç var. Uzmanlaşmış fizyologlar ve spor psikologları, daha verimli ve daha sağlıklı bir çalışma ortamı sağlayabilir; aynı zamanda bireysel gelişimi ve takım performansını dramatik bir biçimde artırabilir.

--spoiler--

sadece hugo almeida için bile kurulması gereken hede.zeki önder özen açıklamıştı italyadan antrenman bilimci transfer edeceğiz diye.kartal lab olacak inşallah.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol