Her ne kadar beşiktaşlı olmak babadan kalan miras değil denilse de, benim için öyle sanırım.
ne zaman beşiktaşlı olduğumu anımsayamasam da babamdan rivayet edilenlere göre (sene 83-84 falan sanırım çok bilemeyeceğim) [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz] şöyle bir diyalog geçmiş aramızda
-Baba sen hangi takımı tutuyosun
-Ben beşiktaşlıyım oğlum
-O zaman ben de beşiktaşlıyım
işte o gün bugündür kabaca 30 sene diyelim fenerin kupa hasreti kadar eski yani.
Babam sağolsun Beşiktaş antebe her geldiğinde beni omzuna aldığı gibi götürürdü maça. Hep Antep tarafı kale arkasına arada sağ maratona otururduk neden bilmiyorum ama her Beşiktaş golünde yüksek sesle bağırmam etraftakilerin homurdanması ile son bulurdu. Adım Beşiktaşlı velede çıkmıştı arkadaş, 2-3 sene sonra tanıyordu herkes, severlerdi de ama. Beşiktaş gollerinde sevinmeme rağmen kimsenin aşırı tepki gösterdiğini de hatırlamam demek o yıllarda trübünlerde farklıydı.
Bu aynı zamanda 80lerde çocuk olmak ile aynı döneme denk gelenler için ayrı bir anlam ifade eder.
Sarı fırtına metin, şifo Mehmet, atom karınca rıza, takoz recep, ulvi, ali, feyyaz, nartallo osvaldo, mirsad kovaçeviç, les ferdinand, jaroslaw bako, stefan kuntz ile geçen koca bir çocukluk ve ilk gençlik dönemi anlamına geliyor Beşiktaşlı olmak.
Yani 1, 2, 3 yetmez 4, 5, 6 olsun Metin Ali feyyaz atsın beşiktaşım şampiyon olsun marşı ile büyümek, gordon milneli beşiktaşın altın dönemini yaşamak, namağlup şampiyon olmak, adanademirspora 10 tane atmak. Amokachi nin trabzona 60 metre top sürerek attığı ama valencia maçında inanılmaz şekilde kaçırdığı, Takoz recep in isviçre milli takımına orta sahadan attığı golleri hatırlamak. Kasetçiden alınan dandik Beşiktaş marşları kasetleri, Kasetçi amcanın satarken bak geri getirirsen almam uyarıları. Sınıfta hangi takımı tutuyorsunuz sorusuna en fazla 3-5 kişi el kaldırmak, her yerde azınlık olmak ama o azınlık olmanın, az olmanın getirdiği inanılmaz gurur duygusunu yaşamak, fenere cincona 4-5 trabzona 7 atmak. Beşiktaş yenildiğinde oturup ağlamak, maçları radyodan takip etmek. Veselinoviçli fenere her maç istinasız koymak. istanbulda yaşayan teyzelere her sene eylül ayında bir bahane uydurarak tatile gitmek, sezonun ilk maçlarını inönüde izlemek için okulun ilk 2 haftasını asmak, Beşiktaşlı olan ilkokul öğretmeninin her sene durumu idare etmesi. Fanatik fenerli yaşça da büyük kuzenlerle sonu gelmez futbol tartışmalarına girmek anlamlarına gelirdi beşiktaşlı olmak
Tüm bunları babam beşiktaşlı olduğu için mi yaşadım bilmiyorum yalnız birşeyi iyi biliyorum, iyiki Beşiktaşlı olmuşsun sevgili pederim. öperim ellerinden.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?