dino zoff

gidiyorum bu
önceki gün 83 yaşına girmiştir.

“Her zaman kendim için oynadım. Hırsım ve narsisizmim için. Sahaya çıkardım ve orada, o kalenin içinde, tek başıma olduğumu bilmenin verdiği haz beni sarhoş ederdi. Sonra bir gün her şey bitti. Ve bittiğinde fark ettim ki yaptığım şeyi sevmemin en az bir başka nedeni daha vardı: çimin kokusu. Çünkü yalnızca kaleciler onun kokusunun ne anlama geldiğini gerçekten bilir. Diğer futbolcuların hiçbir fikri yoktur. Onlar çimenin üstünde koşarlar, en fazla ara sıra kayarlar ya da -günümüzde- biraz yuvarlanırlar. Ama kaleci öyle değildir. Kaleci çimde çalışır. Ve neredeyse her hareketi, her müdahalesi hep aynı şekilde biter: burnu çimin içindeyken.

Sıklıkla o dünyama geri dönüp düşünüyorum. O iki direğin arasına kapanmayı, kim olduğumu hatırlamak, kendimi kendime göstermek için orada olmayı severdim. O zamanlar bunun sonsuza dek süreceğini sanıyordum, hiç bitmeyecek olmasının güzel olacağını düşünüyordum. Hatta bazen, bitmesinin mümkün olmadığını bile sanıyordum. Ama hepsi birer safsataydı.

Hayat bir parabol gibidir, tıpkı gece ve gündüz gibi belirli bir düzeni takip eder. Ve gün batımı geldiğinde, şikayet edemezsin, güneşi özleyeceğini düşünemezsin. En iyisi, hatta en doğrusu, güzel bir geceye hazırlanmaktır.

Ben kalecilik yaptım. Hem de en iyi şekilde yaptım. Şanslı bir adamdım. Hepsi bu. Artık daha önce yapamadıklarıma odaklanmak gerek. Mesela hayal kurmak. Çünkü tüm hayallerini en baştan gerçekleştirmiş biri için hayal kurmak lüks bir şeydir. Dört yaşımdayken her yere atlayarak topu kurtarmaya çalışıyordum. Bu benim kaderimdi.

Ve şimdi kaderim tamamlandığına göre geriye hayaller kalıyor. Daha doğrusu anılar... Çünkü anılar, büyük insanların hayalleridir.”
bu başlıktaki tüm entryleri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol