beşiktaş vs fenerbahçe vs galatasaray

gagam koptu sira pencelerimde
net konuşmak gerekirse hiç de sikimde olmayan karşılaştırmadır.

şampiyon olmak, kupalar almak, yıldız oyuncuları takımımda görmek illa ki beni de mutlu eder. ancak kimse kusura bakmasın ama amına koyayım şampiyonluğun!

benim tek hayalim önder özen'in (vurgula: "kafasındaki beşiktaş")ı izleyebilmek. o beşiktaş'ı izleyeyim varsın 10 sene daha şampiyonluk görmeyeyim. çok da sikimde afedersin.
oyunbozan
beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ancak güçlü yöneticileri sayesinde beşiktaş'ın hep bir adım önünde kalmayı başardıklarını söyleyebiliriz.

taraftar anlamında "başarı = kazanç" demektir. galatasaray ve fenerbahçe taraftarının kulübe destek olmak için alışveriş yapmaları kadar normal bir şey yok.

uzatmaya pek dermanım yok ancak serdar bilgili dönemini bir başlangıç olarak kabul edersek, karşılaştırmada hata yapmamış oluruz.

zira hızla gelişen dünya futbolunda rakipler gerek tesisleşmede gerekse diğer rakiplerin zayıflığıyla dünya futbolunda bir gelişme göstermese de ülke futbolunda bir adım önde gidiyorlar.

beşiktaş ise süleyman seba dönemiyle başlayan mafya oyunlarının hemen sonrasında, serdar bilgili, yıldırım demirören ve ne yazık ki fikret orman döneminde pek bir yol katedemedi. şimdi tesisleşmenin en büyük adımı stadyum ile atıldı. bitişiyle beraber yakalanacak bir sportif başarı aradaki makası çok kısa bir sürede kapatacaktır.
kadıköy panteri
ülkenin üç büyük kulübünün karşılaştırılması.

evet arkadaşlar son yıllarda beşiktaş diğer iki büyük takımdan epey geri kalmış görünüyor. kendi çapımda bunun sebeplerini yazmak istedim.

- yıldırım demirören ( açıklamaya gerek yok gibi )
- fb ve gs taraftarlarının ve kulüp yönetimlerinin başarı için her yolu mübah görmesi. dikkat edin sürekli ülke gündemini gerip federasyon ve hakemler tarafından kollanma çabasındalar ve bunda başarılı da oluyorlar. hakemler sürekli itiyor bu iki takımı ve hangisi o sezon futbol olarak da biraz daha iyiyse şampiyon oluyor.
- stad faktörü. arena da ve saraçoğlunda oynanan maçları ekrandan takip ederken bile aşırı gerginliği hissediyorum ben. hakemler tüm takdir haklarını bu iki takımdan yana kullanıyor. takdir haklarını geçtim bariz kartlık hareketleri es geçiyorlar. bir de bunun üzerine ilgili maçlardan sonra bu kulüpler maç boyunca kollanmalarına rağmen yine hakemleri tehdit eden açıklamalarda bulunuyorlar. ben kollandım ama fener ya da gs daha çok kollanıyor tadında açıklamalar.
- taraftar faktörü. malesef bu iki kulübün taraftarları bizim taraftardan daha çok sahip çıkıyor kulübüne. bunu sadece maçlara gitmek olarak algılamayın. örneğin ahlaksız futbolcularını deli gibi sahipleniyorlar sürekli. melo ve emre gibi adamlar el üstünde tutuluyor.

çözüm : stadımız yapıldıktan sonra winner futbolcular ve bir kaç takım için her türlü çirkefliği profesyonolce yapan futbolcu transfer etmeliyiz. taraftarımız da iç saha maçlarında sürekli şarkı, türkü söylemek yerine hakemi ve rakibi baskı altına almalı. iç sahada kolay kolay puan kaybı yapmamalıyız. iç sahada tüm maçların açık ara favorisi olmadığımız sürece malesef 10 yılda bir şampiyon olmaya devam ederiz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol