her beşiktaşlı'nın (hatta beşiktaşlı olmakla sınırlandırmayıp belki de dünya üzerindeki her taraftarın) "aşık mıyım lan acaba bu takıma" sorusunun gerçek yanıtı sanırım bu.
valencia maçında şifo'nun attığı ofsayt olmayan gol verilmediği için ağlamışlığım vardır, valerenga hezimetinden sonra ağlamışlığım vardır. daha da ötesi başka bir maç için beşiktaş'a ağlamışlığım da vardır.
2003-2004 sezonunda şampiyonlar ligi'nde gruplara doğrudan kalan takımımız chelsea, lazio ve sparta prag ile eşleşmişti. seri başı chelsea seri başlarının içerisinde ideal bir kuraydı. lazio ile uefa'dan bir hesabımız vardı, sparta prag zaten dişimize göreydi.
ilk maçta evimizde lazio'ya kaybetmiştik, en azından beraberlik almalıydık, olmadı. sonra o meşhur maçta deplasmanda chelsea'yi yenince bir anda çok umutlanmıştık. eğer çek cumhuriyet'inden puan ya da puanlarla dönersek bu iş oldu bile diyebilirdik. ama olmadı, 2-1 yenilip istanbul'a öyle geldik.
sonra ikinci maçlar başladı. prag istanbul'a geldi, klasik lucescu stili ile 1-0 kazanarak 6 puana yükseldik. oradan italya'ya gittik lazio'ya koyuyor gibi olduğumuz maçta 1 puan aldık, sevindik.
son maçlar öncesi, chelsea 10 puanla gruptan çıkmayı garantilemişti, bizim 7 puanımız vardı, lazio ve prag'ın ise 5'er puanı vardı.
neyse beşiktaş- chelsea maçı başlamıştı, chelsea yedeklerle gelicek falan diyolardı ama hiç öyle olmadı hatta Hasselbaink vardı hatırladığım. diğer tarafta ise prag-lazio maçı oynanıyordu. bizim maç orta saha mücadelesi şeklinde geçiyordu, chelsea çok üzerimize gelmiyor, biz de pek atak yapmıyorduk. temposuz bir maçtı. iki maçın skoru da 0-0 olarak devre dedik. her şey bizim lehimizeydi.
75'ten sonra yasin sülün (bu maçtan sonra kendisi için "yasin sülün, oynama sürün" diye beste yapılmıştı) orta sahada saçma bir top kaybı yaptı, chelsea bir anda golü yazdı, Hasselbaink atmıştı hatta. prag'da oynanan maç hala 0-0 idi. derken biz 80'lerde ikiyi yedik, ve maç 2-0 bitti. o anda sparta prag- lazio maçına geçti star tv hemen. son dakikalar ve 0-0. gruptan biz çıkıyoruz, derken 90+'larda bir korner oldu, lazio kalecisi boşa çıktı, Marek Kincl isimli praglı, bir kafa koydu 1-0. beşiktaş 7 puanla 3. sırada kalırken prag 8 puanla 2. sırada bitirdi grubu.
o akşam devlet yurdunun gece kapalı olan yemekhanesinde tek başıma çocuk gibi oturup bir saat ağladım, yarım paket sigara bitirdim. hala hatırladıkça içim burkulur. ve hala hatırladıkça bunun aşktan başka hiçbir izahı yoktur benim için.
hem o kadroya hem de o gece efkarlanan o çocuğa buradan selam ederim..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?