beşiktaş eski günlerine nasıl döner
beşiktaş taraftarının ve yönetiminin cevabını bulması gereken soru. tipik türk insanı gibi fevri sinir krizleri geçirmemiz, sağa sola öfkemizi kusmamız, asacak adam aramamız hiçbir şeyin çözümü değil. açıkçası fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetiminin tüm olumsuzluklara rağmen iyi iş çıkardığını düşünüyorum. en azından geleceğe dair pozitif umutlar besleyebiliyorsak sebebi yönetimin akıllıca icraatları.
futbol öyle büyülü bir oyun ki bir ülkenin kaderini dahi değiştirebilecek güce sahip. mesela didier drogba'nın ülkesindeki iç savaşın bitmesinde ne kadar etkili olduğuna bakabilirsiniz. yine portekiz'i 36 yıl yöneten başkan salazar'ın "futbol olmasaydı, ülkeyi yarım saat bile yönetemezdim" demeceni inceleyin.
beşiktaş kulübü taraftar sayısı olarak galatasaray ve fenerbahçe'nin gerisinde. haliyle siyasilere ve ekonomik çarklara olan katkısı bu iki kulüpten az. tüm bunlara bir de her işin bin bir türlü hile hurdayla halledildiği bir ülkenin kulübü olmak eklenince başarıya ulaşmak daha da zorlaşıyor.
her neyse konuya döneyim. beşiktaş eski şaşalı günlerine dönmek istiyorsa bok çukuruna dönmüş bu ülkede ki taraftar sayısını arttırmalı. bunun için ligi uzun yıllar domine etmek hayli zor. çünkü siyasiler ve yayıncı kuruluş hayatta buna izin vermez. zaten iki sezondur dönen dolaplar ortada. yapılması gereken kesinlikle yarışın çok daha adil olduğu avrupa kupalarına ağırlık vermek. yolun sonuna gidip kupayı kaldırmak.
avrupa'da kupa kaldıran bir takım olursak hem yeni neslin beşiktaşlı olması kolaylaşacak hem de ülkede bir türlü bize gösterilmeyen saygıyı tüm kurumlar göstermek zorunda kalacak.
atletico madrid takımı bunun için şahane bir örnek. barcelona ve madrid'li la liga'da pek siklenmezken üst üste uefa kupası'nı kaldırıp avrupa'da ve liglerinde saygı duyulan bir takım haline geldiler. sonunda la liga'yı şampiyon tamamlayıp şampiyonlar liginde final oynadılar. 2014-2015 sezonun da da dolu dizgin ilerliyorlar.
futbol öyle büyülü bir oyun ki bir ülkenin kaderini dahi değiştirebilecek güce sahip. mesela didier drogba'nın ülkesindeki iç savaşın bitmesinde ne kadar etkili olduğuna bakabilirsiniz. yine portekiz'i 36 yıl yöneten başkan salazar'ın "futbol olmasaydı, ülkeyi yarım saat bile yönetemezdim" demeceni inceleyin.
beşiktaş kulübü taraftar sayısı olarak galatasaray ve fenerbahçe'nin gerisinde. haliyle siyasilere ve ekonomik çarklara olan katkısı bu iki kulüpten az. tüm bunlara bir de her işin bin bir türlü hile hurdayla halledildiği bir ülkenin kulübü olmak eklenince başarıya ulaşmak daha da zorlaşıyor.
her neyse konuya döneyim. beşiktaş eski şaşalı günlerine dönmek istiyorsa bok çukuruna dönmüş bu ülkede ki taraftar sayısını arttırmalı. bunun için ligi uzun yıllar domine etmek hayli zor. çünkü siyasiler ve yayıncı kuruluş hayatta buna izin vermez. zaten iki sezondur dönen dolaplar ortada. yapılması gereken kesinlikle yarışın çok daha adil olduğu avrupa kupalarına ağırlık vermek. yolun sonuna gidip kupayı kaldırmak.
avrupa'da kupa kaldıran bir takım olursak hem yeni neslin beşiktaşlı olması kolaylaşacak hem de ülkede bir türlü bize gösterilmeyen saygıyı tüm kurumlar göstermek zorunda kalacak.
atletico madrid takımı bunun için şahane bir örnek. barcelona ve madrid'li la liga'da pek siklenmezken üst üste uefa kupası'nı kaldırıp avrupa'da ve liglerinde saygı duyulan bir takım haline geldiler. sonunda la liga'yı şampiyon tamamlayıp şampiyonlar liginde final oynadılar. 2014-2015 sezonun da da dolu dizgin ilerliyorlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?