bütüne baktığımız zaman geçen yıl ki kadrodan pek aşağı kalmayan, hatta kağıt üstünde artıları fazla olan bir takım kurulduğunu düşünüyorum.
geçen sene için bir şeyler söylemek gerekirse, her şey rüya gibi başlamıştı. deron williams gibi bir oyuncuyu, tuttuğu takımın formasıyla izlemek herkese nasip olmayacak bir duygu. lokavtın bitmesiyle, rakip takım taraftarları ve basketbol otoritelerince her şeyin sonu olduğu iddia edilen bu durum aslında bir başlangıçtı. kaptanlık pazubandı teslim edilen hawkins, takımın gizli lideri erceg ve normalde arasan bulamayacağın arroyo ve bonsu gibi iki oyuncuyu sezon ortasında kadromuza kattık.
işin doğrusu basketbolun tanrıları da bizimleydi. hawkins ne kadar verimli bir oyuncu olursa olsun bu seviyeye çıkacağını kendi bile tahmin edemezdi. yine erceg, arroyo ve bonsu'da kariyerlerinin zirve performanslarına ulaştılar. bonsu nba'de kısa süreler alıp spektatüler smaçlar yapan sıradan bir oyuncu iken, beşiktaş tecrübesi ona avrupa'nın dwight'i olabileceğini gösterdi. arroyo da nba'de yıllarını geçirmiş,nitekim iyi süreler almış ve lebron gibi isimlerle takım arkadaşı olmuş bir adam. avrupa'nın üst düzey takımlarında oynayıp,pozisyonunda en iyilerden biri olarak anılmak yerine kariyerini nba'de sürdürmeyi seçmiştir. ama sonunda maccabi ile başladığı avrupa kariyerinde, beşiktaş ile zirveye ulaşıp, ikinci baharını yaşamıştır.
aslında bu adamların hepsinin bir hikayesi,hesabı var. başarıyı getiren de bu kadar çok hikayesi olan adamın buluşması,bir araya gelmesi oldu. bu her zaman yaşanacak bir durum veya sadece parayla olabilecek bir şey değildi. mesela erceg, ülkesinde ve sırp milli takımında hep savanovic'in gerisinde kalmış. ama kader onları , dünyanın en prestijli liglerinden birinin en iyisini belirleyecek final serisinde karşı karşıya getirdi ve bu iki 4 numaranın düellosunda kazanan beşiktaş formasıyla erceg oldu. zoran bir nevi kendi hesabını kapattı.
erman kunter'in takımındaysa en güçlü göründüğümüz bölge 4 numara pozisyonu; dasic, ülkesinin yıldızı ve avrupa basketbolunun gözü üstünde olan bir adam. erman hocanın dediği gibi dasic söz verdiği için geldi. yoksa avrupa'nın en üst düzey takımlarında forma giymiş, avrupa şampiyonası elemelerinin en dikkat çekici isimlerinden biri olarak piyasasını ikiye katlamış bir adamı getirmek kolay değil.
markota tam bir savaşçı. içerden,dışardan ve pota altında oynayabiliyor. basketbol zekası çok yüksek ve takipçiliğiyle hava toplarında rakip takım uzunları için tehdit oluşturuyor. erceg'in boşluğunu doldurmak için yapılmış bir transfer. tek başına bunu yapmasına olanak yok ama dasic,cevher ve barış'ı düşününce, geçen sezon hayal bile edemeyeceğimiz bir kadro derinliği ortaya çıkıyor ki bu bahsettiğimiz sadece uzun forvet pozisyonu. cevher ile barış hazırlık turnuvalarında bu sezon yapabileceklerinin mesajını verdiler.
patrick christopher ise hawkins'in işlerini üstlenecek gibi gözüküyor ve dasic'den sonra en sansasyonel transfer. hazırlık maçlarında hawkins'in yaptıklarını görünce ne kadar üzüldüysem, bu adamı izleyince de o kadar sevindim. serhat çetin faktörü de gözardı edilmemeli. türkiye kupasını getiren ve final serisini bitiren şutları o kullandı. ayrıca üç kupa kazanan efsane takımın ilk beş oyuncusuydu. geçirdiği harika sezonun ardından hakettiği milli takım formasını giyip, yükselen form grafiğini orada da devam ettirerek bizi gururlandırmaya devam etti.
muratcan da türkiye liginin ağır toplarından, rotasyon ve kadro derinliği açısından önemli bir değer. görünüşe göre 2-3-4 numarada geçen seneyi aratmayacak derecede kaliteli oyuncularımız var, ama basketbolda en kritik iki bölge, bilindiği gibi 1 ve 5 numaradır. bizim de zaaflarımız burada başlıyor. oyun kurucular jerrells ve tutku yeteneklerini ispatlamış,nitelikli oyuncular ama ikisi de kenardan geldikleri zaman daha verimli oluyor, stres ve temasın yoğun olduğu maçlarda ise, asla arroyo gibi güven vermiyor. eğer yeni bir oyun kurucu transferi olmayacaksa, bu bölgenin geleceğini, can akın'ın sakatlık sonrası performansının belirleyeceğine inanıyorum. can akın'dan katkı gelmezse, yalnız jerrells ve tutku ile yürümez gibi görünüyor bu iş.
oyuncu kalitesi olarak bizden daha iyi takımlarla karşılaştığımız zaman, sorun yaşayabileceğimiz diğer mevki ise pota altı. eğer vidmar türk kimliğiyle oynayacaksa kimse kötü transfer demez ve en az dudley kadar katkı verir ama oyuncu kurucu pozisyonunda olduğu gibi, pivot mevkinde de vidmar avrupa liginde mücadele verecek olan bu takımın ilk seçeneği olamaz. transferi gündemde olan randal falker ise fizik gücü yüksek, savaşçı, taraftarın seveceği tipte bir oyuncu ancak o da yalnız başına bu bölgeyi kaldıracak kapasitede değil.
kurulan şu takım üzerine, bide sürpriz bir atakla arroyo ve bonsu ile anlaşırsak, işte o zaman bu karamsar hava dağılır ve gözler yeniden bize çevrilir. benim bildiğim kadarıyla mensah'ın kronik bir sakatlığı var ve yüzde yüzle oynamasına engel olsa da basketbol hayatının bitmesi gibi bir durum söz konusu değil. bu oyuncuların transferi şu an için gündemimizde olmasa da gerçekleştiği taktirde ortaya çıkacak kadroya bir bakın istedim...
(vurgula: beşiktaş basketbol takımı 2012-2013 kadrosu ;)
(vurgula: pg) carlos arroyo , c.jerrells , t.açık
(vurgula: sg) muratcan , can akın
(vurgula: sf) p.christopher , serhat
(vurgula: pf) dasic , cevher , markota , b.hersek
(vurgula: c) mensah bonsu , vidmar , r.falker
koç erman kunter
yardımcı antrenör faruk beşok
menajer haluk yıldırım
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?