beşiktaş

49 /
anonymous
alıntı--

“2007/2008 sezonu İnönü'de Vestel Manisa ile oynuyoruz.
Ben hemen Beşiktaş yedek kulübesinin üstünde numaralı tribündeyim.
Serdar Kurtuluş da yedek.
Maçın başlama vuruşundan önce Serdar yedek kulübesindeki yerini
almak için yaklaşırken; “Serdar” dedim
boynumdaki siyah-beyaz atkımı ona fırlattım.

Atkıyı aldı nisan ya da mayıs ayındaki o sıcak havadaki maçta
boynuna doladı ve bir Metin Oktay selamı yaparak elini
kalbine götürdü ve "Eyvallah" dedi.

90 dakika bitti.
Ben sırtım sahaya, yüzüm tribüne dönük setin üstünde oturup
goy goy yaparken sırtıma bir el vurdu.
Döndüm baktım Serdar Kurtuluş.
"Atkıyı sen mi vermiştin bana?" dedi.
Şaşkınlıkla "Evet" dedim.
Formasını bana verdi.
"Bu da benden sana olsun" dedi.
Yüzümde bir tebessüm Dolmabahçe yoluna doğru yürümeye başladım.
Yanıma bir çocuk geldi. Yaşı 7, bilemedin 8...
Artık bakımsızlıktan mı yoksa vitaminsizlik ve
yoksulluktan mı bilinmez pek ufak tefek duruyordu görüntüsü.

"Elindeki kola bittiyse tenekesini alabilir miyim?" dedi.
Maç sonu bira ve kola tenekelerini topluyordu.
"Hangi takımlısın sen?" dedim.
"Beşiktaşlıyız tabii ki abi, ayıp ediyorsun" dedi.
Elimde duran Serdar Kurtuluş'un bana verdiği formayı ona uzattım.
Hemen üstüne giydi. Ayaklarına kadar uzandı forma.
Beşiktaş formalı yürüyen bir kafa oldu ve uzaklaştı gözden.

Yıllar sonra Vodafone Arena açılışında Beşiktaş'ta yürürken
kağıt toplayan bir çocuk gördüm. Üstünde 2007/2008 sezonu
o çubuklu forma ve arkasında Serdar Kurtuluş yazıyordu.

Dedim “Bu çocuk o çocuk mu acaba?”
Vardım yanına gittim. Formanın beyaz yerleri kirden
simsiyah olmuş ve baskıları yer yer kopmuştu.
"Forman güzelmiş nereden aldın?" dedim.
“Abi bana sen vermiştin, seni hatırladım" dedi.

Hala cılız ve çelimsizdi. Sonra ekledi:
"Ben o gün bana sorduğunda Beşiktaşlıyım demiştim ama
elindeki kutuyu vermezsin diye sana yalan söyledim.
O günden sonra Beşiktaşlı oldum harbiden" dedi.

Belki kaderi değişmemiş bu genç arkadaşımızın geçen 8 yılda
hala imkansızlıklar içinde ama hepimiz gibi o da şampiyonluk bekliyor.

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle
"Şampiyon muyuz abi bu sene?" dedi.
"Şampiyonuz tabii ki" dedim, şampiyonuz...

Zordur Beşiktaşlı olmak; dünyada Türk olmak gibidir Türkiye'de Beşiktaşlı olmak.
Ama önce insan olmak...
Şeref'inle oyna Hakkı’nla kazan.

alıntı--

lalelim
son 4 maçi kalmistir. çok sogukkanli olmalidir. sampiyon olacagiz ve bitecek bu is.

bu alinacak kupa, siradan bir kupa degildir.
hem yillardan sonra bitecek hasret,
hem fenerbahce'nin elinden alinca ayri bir zevkli,
ayrica trabzonspor'un intikamidir.

fenerbahce buldu tabi garibim trabzonu eziyor. ama biz trabzon degiliz. Beşiktaş'iz.
puan kaybedelim diye şimdiden yalvarmaya başladilar.
bu akhisar maçi size avans olsun.

ben futbolcularimiza guveniyorum.

simdi mesela fenerbahce umutlandi şampiyon olacak diye. daha iyi, umutlandirip şampiyonlugu ellerinden almak daha guzel.
son 4 maçimiz kaldi. hepsinide çikip takir takir oynayacagiz.
prince of turk
son yılların en baba şampiyonudur. hedefte 82 puan, şike sezonundan sonra şampiyonluk kazanan puan barajına bakılırsa şampiyonluğunun zorluk derecesi daha iyi anlaşılacaktır.öyle yarıştığı rakiplerinin her hafta puan kaybetmesiyle değil, çatır çatır kazanarak sike sike şampiyon olmuştur beşiktaş'ın son haftalarda puan kaybedeceğini söyleyip duran medya maymunlarına da kapağı takmıştır.
how i bang your mother
anlatılmaz yaşanır. ne sarı kırmızı, ne sarı lacivert. rengine rağmen, ne siyah ne beyaz. siyahla beyaz arasındaki ince çizgi, ölümle yaşamı ayıran.. jean tigana'lı zamanlarda; 8 yerken, ligi 2. bitirirken ağlamak, 2008/09 sezonunda şampiyon olunca bayraklara dolanıp şampiyonluk kutlamak..

anlatılmaz, yaşanır. tek büyüktür. alayına gider.
roberto baggio
bu yıl insanları farklı spor dallarına yönelmesini sağlamış takımım,basketbol topunu hayatında eline almayanlar insanları baketbolu sevdirmiştir,çok büyüksün be beşiktaşım.
pepük
2016-2017 sezonunda basketbol takımına daha fazla eğileceğini umuyorum. bir çok basın toplantısında dile getirildi. gerek başkan, gerek yönetimden diğer isimler...
margom
bir çok gs li ve fb li arkadaşım oldu.ikisi de çok dalga geçti gerek şampiyonluk sayımızın az olmasıyla gerek son yıllarda iyi başlayıp kötü bitirmemizle.azınlıktaydım hep.ama bir gün bile yav keşke fb li ya da gs li olsaydım demedim.n bileyim özellikle yenilince daha çok seviyorum artık.örneğin bu sene.Allah'a şükür şampiyon olduk.ama ne bileyim olmasak daha çok sevecektim galiba.kısaca "Yenersek sevgimiz yenilirsek sadakatimiz artar.."
sergen atti sampiyonluk geldi
kendimi bildim bileli taraftarı olduğum, babadan oğula miras gibi geçtiğine inandığım taraftarlık felsefesine sahip olduğunu düşündüğüm, geleceği çok şükür nihayet parlak görünen takımım.
yazık oldu süleyman efendiye
Fevzi'nin gözyaşları havadan gelen 1 puanın önüne geçerken UEFA kupası değersizleşiyordu. İlhan'daki hırsın verdiği verdiği zevki ne Hakan'ın ne Jardel'in gollerinden alabildik. O zamanlar Mimar Sinan dedik, karizma Serdar dedik. Hobaa "sevinmek için sevmedik" bu nasıl bi' şeymiş! Desibel rekorunun ertesinde rekorun başka türlüsüne şahit olduk, eyvallah dedik.

(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
Taraftar sıradanlaştı, yönetici konjonktüre teslim oldu; profil değişti, değerler entegre oldu. Gururlandığımız bir ölüler kaldı, bir de Fevzi'nin gözyaşları.

Tanım: Karşılıksız bir sevgidir...
dingoc
hiç tanımadığın yüzlerin sana bakarak sırıtma sebebidir. hiç tanımadığın insanların sana el uzatma bahanesidir.
dingoc
yazılı olmayan vasiyettir beşiktaş. armaya bakınca babanız gelir aklınıza. gün gelir çocuğunuz olur o zaman anlarsınız hem babanızı hem de beşiktaşıı değerini.
anonymous
savaşta barış,
kaosta düzen,
şüphede güven,
ve sadece alın teriyle yüzü gülendir Beşiktaş.

duygusuz bir odunu hüngür hüngür ağlatan,
sakin adamın şirazesini kaydıran,
sensin asabi olana anti-depresan
her derde devadır Beşiktaş.

belki
kurak çöllerde bir vaha gibi,
belki
çağlayarak akan bir pınar gibi
belki
görünse de herkese "Efendi" gibi
aslında göklerde Kartal gibidir Beşiktaş.

babalara evlatları için bir ödev,
evlatlar için bayrağı ileri taşımaya bir görev
çok renkliliği sevmese de
kimsesizlere bacası tüten bir evdir Beşiktaş.

devlete karşı halk,
zengine karşı fakir,
ezene karşı ezilen,
hor görüleni ise sahiplenendir Beşiktaş.

anonymous der ki
çıkmadıktan sonra şairler parkına kol kola
söylemedikten sonra marşlarını omuz omuza
inletmedikten sonra yeri göğü bağıra çağıra
dünya kadar malın olsa ne fayda
kalbinde Beşiktaş yoksa...




49 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol