şampiyon olamaması futbolcularının tecrübesizliğine değil, hocasının yetersizliğine bağlı olan takımdır. Şimdi soruyorum bu takım mı tecrübesiz ;
demba ba : bundesliga 98 ma. 43 gol, ingiltere 97 maç 37 gol. milli takım şampiyonlar ligi yarı finali
sosa:bayern münich, napoli, atletico madrid başka söze gerek yok.
atiba : kariyerinde 4 şampiyonluk, 8 kupa.
motta:4 kupa şampiyonluğu görmüş, biri güney amerikanın en büyük kupası libertadores
sivok:sparta prag ile 3 , beşiktaş ile 1 lig şampiyonluğu yaşamış, 50 kez milli takım forması giymiş.
tolgay: bundesligada 100'ün üzerinde maçta forma giymiş. almanya u-21 takımında oynamış.
serdar : beşiktaş ile lig şampiyonluğu, 3 türkiye kupası
gökhan:23 yaşında ama ingiltere , almanya , rusya deneyimleri var. bir rezerv lig şampiyonluğu yaşamış ingilterede tecrübesiz bir oyuncu denemez.
necip: kupa şampiyonluğu yaşamış.
olcay: bundesligada 100'e yakın maçta forma giymiş.
oğuzhan: arsenal da forma giymiş, büyük yıldızlar ile oynamış.
yani bakıldığı zaman takımın bir çok oyuncusu kupalar , şampiyonluklar kazanmış ancak birde hocasına bakmak lazım. Slaven Biliç, hocalık kariyerinde hiç bir kupa kazanamamış, hiç bir başarı elde edememiş. hatta şampiyonluk hedefiyle yola çıkan lokomotif moskova'yı 8. yapmış. beşiktaş ile 2 yıldır türkiye kupasında buca ve kayseriye elenmiş, derbi kazanamamış, bu sene ligden düşen balıkesir, erciyes gibi takımlara puanlar vermiş, sıradan da sıradan bir takıma avrupadan elenmiş ve büyük bir ihtimal ile takımı 2 sezon boyunca ilk ikiye sokamamıştır. zaten futbolculuk kariyeride vasat takımlarda geçmiş tüm kariyerinde 1 yugoslovya şampiyonluğu görmüş 35 sene önce. bu saaten sonra mucizeler olup bu durum değişirse bile bu onun başarısı değil, rakiplerin aptallığı olacaktır.
Oysaki şampiyon olan tüm beşiktaş takımlarının başında, mustafa denizli, daum, gordon milne,lucescu gibi şampiyonluğu daha önce kazanmış, büyük başarılara imza atmış hocalar vardı.bu sene biliç yerine bu adamlardan biri takımın başında olsa idi, bu kadro çoktan şampiyon olmuştu.
not: halen azda olsa benim umudum biliç efendiye rağmen var. fenerbahçe'nin mersin ve başakşehir'i üst üste yenmesi mucize olur, en azından kalan maçları kazanıp şampiyonlar ligine gitmemiz şart.
beşiktaş
akhisar maçından sonra artık maçları izlemiyeceğim uzun bir zaman. her sene bu haftalarda kahroluyoruz,hayata küsüyoruz kesinlikle sıkıntı beşiktaş'ta değil ama. yani bıkkınlığımın sorumlusu beşiktaş ve beşiktaş'ı yönetenler değil artık bu maçtan önce herşeyin iğrenç olduğu düzende mükkemmel olmadığımız sürece birşey kazanacağımızı düşünmüyorum. beşiktaş'a maddi kendi çapımda her türlü desteği vereceğim ama maçları izledikce gerçekten ruh sağlığım kötü etklileniyor. yani ne diyim allah bu kulübün hakkını kim yiyorsa vereceği en büyük belayı versin... l
bu kaçan şampiyonluğun tek sorumlusu hakemlere direktif verenler değil ayrıca slaven bilic'tirde hakemler her ne kadar hakkımızı yiyip penaltıları falan vermesede diğer 2 rakip çok kötüydü. yani hoca tercihi o kadar berbatki yani aslında gerçekten baştan belliydi böyle olacağı. adamın rusya kariyerinden belliydi rusyada birbirine denk 9 takım varken aldığı lokomotif moskovayı o kadroyu 9. yapmış bi adam e burdada sonuç değimezdi rusya=türkiye buradada 3 tane zengin takım var 3.yüz 2 senedir. son 5 haftada takımın başında kupa kazanmış tecrübeli bi hoca olsaydı örneğin : m.denizli şu anda şampiyonluğu kutluyorduk lan m.denizli'yi geç her sene takım değiştiren bi anadolu kulübü hocası olsaydı takımın başında tüm sezon yinede şampiyonluğu kutluyorduk. zaten devre arasında falan yazmıştım olacakları ama harbiden beni sinir en büyük nokta neden şu herifin bi işe yaramadığını kimse göremiyor ne taraftar ne yönetim. ha prandelli ha bilic.
ulan şu takım 10 senede 1 şampiyonluk almışşa en büyük neden 1. hakemlerdir 2. teknik direktörlerdir. takım ferrari getirilen hocalar şahin anadolu külübü seviyesi hep: carvahal,t.havutçu,ertuğrul sağlam,bilic bunlar ne amk ya?10 senede adam gibi bi tane hoca geldi m.denizli dışında, oda(schuster) kendini şartlara göre modifiye edemeyen bi manyaktı amk. bundesliga'da başarılı olmuş bi tane taktisyen bi alman teknik direktör getirinde bakın bakalım takım nasıl oluyor.
bu kaçan şampiyonluğun tek sorumlusu hakemlere direktif verenler değil ayrıca slaven bilic'tirde hakemler her ne kadar hakkımızı yiyip penaltıları falan vermesede diğer 2 rakip çok kötüydü. yani hoca tercihi o kadar berbatki yani aslında gerçekten baştan belliydi böyle olacağı. adamın rusya kariyerinden belliydi rusyada birbirine denk 9 takım varken aldığı lokomotif moskovayı o kadroyu 9. yapmış bi adam e burdada sonuç değimezdi rusya=türkiye buradada 3 tane zengin takım var 3.yüz 2 senedir. son 5 haftada takımın başında kupa kazanmış tecrübeli bi hoca olsaydı örneğin : m.denizli şu anda şampiyonluğu kutluyorduk lan m.denizli'yi geç her sene takım değiştiren bi anadolu kulübü hocası olsaydı takımın başında tüm sezon yinede şampiyonluğu kutluyorduk. zaten devre arasında falan yazmıştım olacakları ama harbiden beni sinir en büyük nokta neden şu herifin bi işe yaramadığını kimse göremiyor ne taraftar ne yönetim. ha prandelli ha bilic.
ulan şu takım 10 senede 1 şampiyonluk almışşa en büyük neden 1. hakemlerdir 2. teknik direktörlerdir. takım ferrari getirilen hocalar şahin anadolu külübü seviyesi hep: carvahal,t.havutçu,ertuğrul sağlam,bilic bunlar ne amk ya?10 senede adam gibi bi tane hoca geldi m.denizli dışında, oda(schuster) kendini şartlara göre modifiye edemeyen bi manyaktı amk. bundesliga'da başarılı olmuş bi tane taktisyen bi alman teknik direktör getirinde bakın bakalım takım nasıl oluyor.
şampiyonluğu elleriyle verip ağlaşan bir camia haline geldi. üzerine yapışan ağlak, loser kimlikten kurtulması için tasfiyeye ihtiyacı var. divan, kongre, yönetim ve profesyoneller... büyük temizlik gerekiyor.
bu sezon çok umutlandıran takım. şimdi şampiyonlar ligi olur mu acaba demek ağır geliyor. bir sürü bahanemiz var; mali durumumuz kötü, stadımız yok, rakiplerimiz kirli, medya üstümüze geliyor, hakemler hiç adaletli davranmıyor, yönetim güçlü duramıyor, bilic hatalı ve daha niceleri. bunlar tartışılır evet. ama bir yandan bu zorluklarla şampiyonluk yarışını son 3-4 haftaya kadar zorlamış bir beşiktaş, diğer yanda ipler elindeyken kaleye şut çekemeyen, elinde olanı tutamayan bir şampiyonluk adayı vardı sonuç olarak. içim soğumadı o maç[ybkz]swh[/ybkz]tan beri. bizim yapabileceğimiz bu demek ki. şartlar bizi üzmekten vazgeçmiyor, biz de üzülmekten umutlanmaktan bıkmıyoruz işte. beşiktaş'ı yıllardır destekleyen bi abi dedi ki "vallahi kaç senelik beşiktaşlıyım, beşiktaş'ın bana pek mutluluk getirdiğini görmedim." neymiş demek ki geçmişten çok farklı olmayacakmış, biz de hep kötü günde sevmeye devam edecekmişiz.
Kurtuluşunu artık satılmasında gördüğüm takımım.
Abramovic vari bir eleman alıp adam etmedikçe şampiyonlukta başarı da hayal.
Abramovic vari bir eleman alıp adam etmedikçe şampiyonlukta başarı da hayal.
futbolla ilgili olarak konuşursak, en büyük sorunu; aciz yönetim, zavallı hoca, ezik taraftar, ezik futbolcular olan kulüp.
-yönetimi dönüm maçlarına kendine yakın bir hakem tayin ettiremez. onu da geçtim adil yönetecek hakem bile atanamaz maçlarımıza. nerede bir gs aşığı halis, nerede bir fb aşığı bülent bizim maçlara verilir. mal mal izlerler. fikret orman divan kurulu'nda, kongrelerde yalçın karadeniz ve diğer muhaliflere yaptığı giderin yarısını tff'ye mhk'ya ve sarılara yapamaz. bakın f.o yalçın karadeniz'e neden sataşıyor değil benim sorunum, yalçın karadeniz ve tayfasını sevmemi kulüpten temizlenmeleri de gerekir. fakat üstüne bastığım nokta rakiplere karşı kedi gibi kendisi. kardeşim bu yönetimden ya başkanı, ya da önemli bir yöneticisi derbi veya önemli bir maç öncesi çıkacak, diyecek ki: ''maçımıza atanan hakemin beşiktaş ile ilgili geçmiş dosyası kabarık. beşiktaş'a karşı çok art niyetli bir arkadaş. maçı düzgün yönetmezse düdüğünü astırırız ömür boyu, haberi olsun'' budur olay. veya o hakemi o maça hiç tayin ettirmemektir. bak hacıosman bile bülent yıldırım'ı aradı bir güzel konuştu. bülent o maçta fb lehine karar veremedi. yoksa daha çook bülent yıldırımlar emrecim emrecim der, rakip topçular hocanın üzerine yürüyüp küfürler savurur.
-hocası aşırı derecede zavallı. sadece bu da değil; öngörü yeteneği yok, çapsız, aciz bir adam. türkiye kupası'ndaki adana demir maçına full kadro çıkar takımı dinlendireceği yerde, şampiyonluk yolundaki önemli viraj eses'e karşı rotasyon yapar. fb ve gs'den deplasmanda puan alamaz. derbilerde kendi sahasında bile maç başından itibaren takımını kapanmaya yönelik oynatır. bu kadar zavallıdır, rakipten korkar. üstelik rakip dediğimde hamza ve ismail. tek bir kere taraftarlarına ''bilic şu hamleyi yaptı da maçı aldık, yoksa bu maçtan puan alamazdık bak'' dedirtmemiştir. oyuna müdahaleleri çok yanlış. takım baskı altındayken sadece izliyor acizce. kupa yok, derbi yok, vs vs uzar gider. bu çapsızı anlatmaya gerek yok artık.
-taraftar ezik. yenilmeye, başarısızlığa endekslenmiş. hayatı tahammül etmeye odaklanmış, sürekli takımını ve kulübünü küçük görer hale gelmiş. öyle ki; ronaldo'lu messi'li zlatan'lı dünya karmasından oluşsa beşiktaş yine de derler kadro derinliğimiz yok, oyuncularımız iyi değil. takım, 2. olup direkt cl'ye giderek 20 milyon avro kasasına koyacak durumdadır. çapsız hocası gider 2.liği gs'ye ikram eder, buna tahammül eder, bunu savunur. gözünün önündeki gerçeği göremez. başarısızlığa tahammül etmeye alışmış çünkü. dany gibi transferleri bile korumak amaçlı kafasından saçma argümanlar uydurur. o dany ki gs maçında penaltı yaptıran. o dany ki, penaltıyı yaptırdıktan sonra pis pis sırıtıp elleri başında yerde yatan... geçmiş yıllarda beşiktaş'ta görev yapmış ve efsane olarak nitelendiren adamları küçümserler. misal rıza hoca, samet hoca, mehmet hoca. savundukları bilic'in tek başarısı, tek kupası yoktur. adam t.d kariyerine loser olarak başladı hırvatistan ile türkiye'den yediği 120. dakika golüyle. var mı dahası ? samet hoca sinan kurumuş, gökhan süzen, niang vs gibi topçularla 3. olmuş feda sezonunda, 2-3 milyon euroluk transfer bütçesiyle. aynı şekilde rıza hoca gitmiştir aslanlar gibi kadıköy'de japon bayrağını dikip gelmiştir. bilic efendiye her istediği verildi ama adamın her hatasını savunuyor taraftar. e bilic efendi de 3. oldu. ilginç gerçekten. ha ben rıza çalımbay, samet aybaba gelsin demiyorum. ama bu kadar arkasından koşup, allayıp pulladığınız bilic, yerin dibine batırdığınız efsanelerden iyi değil. neyse taraftarla ilgili olarak devam edeyim teknik adam mevzusunu kapayıp. sürekli ağlaşıyoruz. hakem diye ağlaşıyoruz, tff diye ağlaşıyoruz, takım kötü diye ağlaşıyoruz. hem taraftar, hem yönetim dimdik olacak. o zaman futbolcular da bunu görüp dimdik duracak. gidecek topçumuz en ufak faulde hakeme itiraza. hocası yürüyecek hakemin üzerine. bu işler böyle oluyor artık. taraftarın burada da üzerine düşen dik durmak, ağlaşmamak.
-futbolcular ezik. 3 gün önce 14 mayıs'ta oynanan akhisar maçında rakip topçular 2-3 kere beşiktaşlı oyunculara kırmızılık şekilde girdi. tek oyuncu hakemin başına üşüşmedi. hakem sarıyı verdi geçti gitti izliyor bütün takım. gideceksin sarı kartlık bile olsa pozisyon hakemin başının etini yiyeceksin. ama yok. herkesin üzerinde bir ölü toprak.
içimi döktüm bir kerede. dağınık yazdım, mutlaka yazım hatası, anlatım bozukluğu yapmışımdır. affola...
-yönetimi dönüm maçlarına kendine yakın bir hakem tayin ettiremez. onu da geçtim adil yönetecek hakem bile atanamaz maçlarımıza. nerede bir gs aşığı halis, nerede bir fb aşığı bülent bizim maçlara verilir. mal mal izlerler. fikret orman divan kurulu'nda, kongrelerde yalçın karadeniz ve diğer muhaliflere yaptığı giderin yarısını tff'ye mhk'ya ve sarılara yapamaz. bakın f.o yalçın karadeniz'e neden sataşıyor değil benim sorunum, yalçın karadeniz ve tayfasını sevmemi kulüpten temizlenmeleri de gerekir. fakat üstüne bastığım nokta rakiplere karşı kedi gibi kendisi. kardeşim bu yönetimden ya başkanı, ya da önemli bir yöneticisi derbi veya önemli bir maç öncesi çıkacak, diyecek ki: ''maçımıza atanan hakemin beşiktaş ile ilgili geçmiş dosyası kabarık. beşiktaş'a karşı çok art niyetli bir arkadaş. maçı düzgün yönetmezse düdüğünü astırırız ömür boyu, haberi olsun'' budur olay. veya o hakemi o maça hiç tayin ettirmemektir. bak hacıosman bile bülent yıldırım'ı aradı bir güzel konuştu. bülent o maçta fb lehine karar veremedi. yoksa daha çook bülent yıldırımlar emrecim emrecim der, rakip topçular hocanın üzerine yürüyüp küfürler savurur.
-hocası aşırı derecede zavallı. sadece bu da değil; öngörü yeteneği yok, çapsız, aciz bir adam. türkiye kupası'ndaki adana demir maçına full kadro çıkar takımı dinlendireceği yerde, şampiyonluk yolundaki önemli viraj eses'e karşı rotasyon yapar. fb ve gs'den deplasmanda puan alamaz. derbilerde kendi sahasında bile maç başından itibaren takımını kapanmaya yönelik oynatır. bu kadar zavallıdır, rakipten korkar. üstelik rakip dediğimde hamza ve ismail. tek bir kere taraftarlarına ''bilic şu hamleyi yaptı da maçı aldık, yoksa bu maçtan puan alamazdık bak'' dedirtmemiştir. oyuna müdahaleleri çok yanlış. takım baskı altındayken sadece izliyor acizce. kupa yok, derbi yok, vs vs uzar gider. bu çapsızı anlatmaya gerek yok artık.
-taraftar ezik. yenilmeye, başarısızlığa endekslenmiş. hayatı tahammül etmeye odaklanmış, sürekli takımını ve kulübünü küçük görer hale gelmiş. öyle ki; ronaldo'lu messi'li zlatan'lı dünya karmasından oluşsa beşiktaş yine de derler kadro derinliğimiz yok, oyuncularımız iyi değil. takım, 2. olup direkt cl'ye giderek 20 milyon avro kasasına koyacak durumdadır. çapsız hocası gider 2.liği gs'ye ikram eder, buna tahammül eder, bunu savunur. gözünün önündeki gerçeği göremez. başarısızlığa tahammül etmeye alışmış çünkü. dany gibi transferleri bile korumak amaçlı kafasından saçma argümanlar uydurur. o dany ki gs maçında penaltı yaptıran. o dany ki, penaltıyı yaptırdıktan sonra pis pis sırıtıp elleri başında yerde yatan... geçmiş yıllarda beşiktaş'ta görev yapmış ve efsane olarak nitelendiren adamları küçümserler. misal rıza hoca, samet hoca, mehmet hoca. savundukları bilic'in tek başarısı, tek kupası yoktur. adam t.d kariyerine loser olarak başladı hırvatistan ile türkiye'den yediği 120. dakika golüyle. var mı dahası ? samet hoca sinan kurumuş, gökhan süzen, niang vs gibi topçularla 3. olmuş feda sezonunda, 2-3 milyon euroluk transfer bütçesiyle. aynı şekilde rıza hoca gitmiştir aslanlar gibi kadıköy'de japon bayrağını dikip gelmiştir. bilic efendiye her istediği verildi ama adamın her hatasını savunuyor taraftar. e bilic efendi de 3. oldu. ilginç gerçekten. ha ben rıza çalımbay, samet aybaba gelsin demiyorum. ama bu kadar arkasından koşup, allayıp pulladığınız bilic, yerin dibine batırdığınız efsanelerden iyi değil. neyse taraftarla ilgili olarak devam edeyim teknik adam mevzusunu kapayıp. sürekli ağlaşıyoruz. hakem diye ağlaşıyoruz, tff diye ağlaşıyoruz, takım kötü diye ağlaşıyoruz. hem taraftar, hem yönetim dimdik olacak. o zaman futbolcular da bunu görüp dimdik duracak. gidecek topçumuz en ufak faulde hakeme itiraza. hocası yürüyecek hakemin üzerine. bu işler böyle oluyor artık. taraftarın burada da üzerine düşen dik durmak, ağlaşmamak.
-futbolcular ezik. 3 gün önce 14 mayıs'ta oynanan akhisar maçında rakip topçular 2-3 kere beşiktaşlı oyunculara kırmızılık şekilde girdi. tek oyuncu hakemin başına üşüşmedi. hakem sarıyı verdi geçti gitti izliyor bütün takım. gideceksin sarı kartlık bile olsa pozisyon hakemin başının etini yiyeceksin. ama yok. herkesin üzerinde bir ölü toprak.
içimi döktüm bir kerede. dağınık yazdım, mutlaka yazım hatası, anlatım bozukluğu yapmışımdır. affola...
(bkz: seni sevdik biz acılarınla)
bu ligde oynamaması gereken takım,dün galatasaray ve bugun fenerbahçe maçlarını gördükten sonra bu takım ağzıyla kuş tutsa şampiyon yapmazlar bu takımı,herşey dümen herşey varyata ve türk milletine izlettirilen tiyatro.
acı çeken kulübümüz, canımız, ciğerimiz.
https://pbs.twimg.com/media/CFT91oeWgAIDcLL.jpg:large
https://pbs.twimg.com/media/CFT91oeWgAIDcLL.jpg:large
2014-2015 futbol sezonunda, toplamda 360 dakika oynanan derbilerin hiçbirinde bırakın puan almayı, gol bile atamayarak tarihe geçmiş kulüp.
resmi siteden aziz yıldırım'ın yeniden başkan seçilmesini tebrik etmiş olan kulüp.
http://www.bjk.com.tr/tr/haber/62797/
http://www.bjk.com.tr/tr/haber/62797/
pfdk'dan yine ceza yemiş olan canım kulübüm.
alıntı--
BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, 29.05.2015 tarihinde Osmanlı Stadında oynanan BEŞİKTAŞ A.Ş. - GENÇLERBİRLİĞİ Spor Toto Süper Lig Süleyman Seba Sezonu müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada 7. kez gerçekleştirilmesinden dolayı TRİBÜN KAPATMA ve 350.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, Cezanın ihlalin gerçekleştirildiği maraton ve kapalı tribünde infaz edilmesine, FDT'nin 53/4. Maddesi uyarınca cezaya neden olan tribünlere ilgili müsabakada giriş yapan taraftarların elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle ilgili cezanın infaz edildiği müsabakaya girişleri engellenmesine,
alıntı--
http://www.ntv.com.tr/spor/pfdkdan-besiktasa-saha-kapatma-cezasi,c0EcmpNR4U6RRQDulvyW2A
alıntı--
BEŞİKTAŞ A.Ş.'nin, 29.05.2015 tarihinde Osmanlı Stadında oynanan BEŞİKTAŞ A.Ş. - GENÇLERBİRLİĞİ Spor Toto Süper Lig Süleyman Seba Sezonu müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada 7. kez gerçekleştirilmesinden dolayı TRİBÜN KAPATMA ve 350.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, Cezanın ihlalin gerçekleştirildiği maraton ve kapalı tribünde infaz edilmesine, FDT'nin 53/4. Maddesi uyarınca cezaya neden olan tribünlere ilgili müsabakada giriş yapan taraftarların elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle ilgili cezanın infaz edildiği müsabakaya girişleri engellenmesine,
alıntı--
http://www.ntv.com.tr/spor/pfdkdan-besiktasa-saha-kapatma-cezasi,c0EcmpNR4U6RRQDulvyW2A
2014-2015 sezonunda pfdk'dan en fazla para cezası alan kulüp. şaşırdınız mı. ben şaşırmadım.
spoiler--
Siyah-beyazlı kulübe 1 milyon 809 bin 500 lira para cezası verildi. Beşiktaş'ı 1 milyon 750 bin lirayla Fenerbahçe takip ederken, listede 1 milyon 593 bin 500 lirayla Bursaspor üçüncü, 1 milyon 520 bin 500 lirayla da Trabzonspor dördüncü sırada yer aldı.
spoiler--
spoiler--
Siyah-beyazlı kulübe 1 milyon 809 bin 500 lira para cezası verildi. Beşiktaş'ı 1 milyon 750 bin lirayla Fenerbahçe takip ederken, listede 1 milyon 593 bin 500 lirayla Bursaspor üçüncü, 1 milyon 520 bin 500 lirayla da Trabzonspor dördüncü sırada yer aldı.
spoiler--
neden diye soranlara; ne yapayım diyorum. ne yapayım...
gece sessizliğinde de, en ateşli kalabalıklarda bile tutkuyla bağlandığım tek şey işte.
ilk formayı 10 yaşında sırtıma geçirmiştim. beyaz bir forma önünde kocaman beko yazıyordu. sırt numarası 8'di.
sınıfta tek formalı çocuk yapmıştı bu beni. beden eğitimi derslerini özlemle beklemek mi dersin, önlüğün altında her derste giyinmek mi dersin...
her şeyimdi o forma. yatarken, bahçede çapa yaparken, gezerken, koşarken... hatta bölgesel koşu yarışmalarında madalyamı alırken bile sırtımdaydı o şanlı forma.
kaymakam madalyamı verirken beşiktaş'lımısın yavrum diye sormuştu. heyecanla evet demiştim. pazartesi kaymakamlık binasına gel demişti. biraz heyecan, biraz korkuyla makama gitmiştim. formanın şortu, çorapları, bir çift krampon ve siyah beyaz bir top almıştı bana. yerimde duramıyordum. bir an önce çıkıp forma üstünün devamını giyinip dışarı çıkmak istiyordum. hazır okullar tatil... havamdan geçilmezdi.
bende beşiktaş'lıyım demişti. istanbul'da beşiktaş maçına gittim ben. stadyumda maç izlemek çok zevklidir demişti. umarım sende izlersin bir gün diye de eklemişti.
stadyumda maç izlemek bir kenara istanbul bile ulaşılamaz bir ülke gibiyken benim için; amatör branşlara varana dek karşılaşmaları izleme fırsatı buluyorum. tayini çıktığında ise bindiği araba kaybolana dek arkasından baka kalmıştım. camdan kafasını uzatıp en büyük beşiktaş diye bağırdığı hatırlıyorum. silinmez, unutulmaz bir anıydı benim için.
lakin gittikten 1 ay sonra ilçede büyük bir kavgaya karışmıştı akrabalarım. o kavgada bende nasibimi yaşıtlarımdan almıştım. yırtılmış formam. kafamda kırılmıştı ama acısını hissetmiyordum bile. formam yakasından aşağı kadar yırtılmıştı. çok koymuştu bana. devlet memuru olan babam tayini çıkan kaymakam ile birgün konuşurken durumu anlatmıştı. birgün posta'dan bir paket bir takım forma gelmişti bana. bu sefer 10 numaraydı formam...hayatımda çok büyük bir yere sahip o kaymakam'a şükranlarımı, saygılarımı yolluyorum. benim dönüm noktalarımdandır kendisi. hayatımda büyük bir yere sahiptir. sevgili kaymakam beey okuyorsan buraları çeppo hala beşiktaş'lı. hemde tutkuyla, aşkla, sevdayla...
çeppo:solak
gece sessizliğinde de, en ateşli kalabalıklarda bile tutkuyla bağlandığım tek şey işte.
ilk formayı 10 yaşında sırtıma geçirmiştim. beyaz bir forma önünde kocaman beko yazıyordu. sırt numarası 8'di.
sınıfta tek formalı çocuk yapmıştı bu beni. beden eğitimi derslerini özlemle beklemek mi dersin, önlüğün altında her derste giyinmek mi dersin...
her şeyimdi o forma. yatarken, bahçede çapa yaparken, gezerken, koşarken... hatta bölgesel koşu yarışmalarında madalyamı alırken bile sırtımdaydı o şanlı forma.
kaymakam madalyamı verirken beşiktaş'lımısın yavrum diye sormuştu. heyecanla evet demiştim. pazartesi kaymakamlık binasına gel demişti. biraz heyecan, biraz korkuyla makama gitmiştim. formanın şortu, çorapları, bir çift krampon ve siyah beyaz bir top almıştı bana. yerimde duramıyordum. bir an önce çıkıp forma üstünün devamını giyinip dışarı çıkmak istiyordum. hazır okullar tatil... havamdan geçilmezdi.
bende beşiktaş'lıyım demişti. istanbul'da beşiktaş maçına gittim ben. stadyumda maç izlemek çok zevklidir demişti. umarım sende izlersin bir gün diye de eklemişti.
stadyumda maç izlemek bir kenara istanbul bile ulaşılamaz bir ülke gibiyken benim için; amatör branşlara varana dek karşılaşmaları izleme fırsatı buluyorum. tayini çıktığında ise bindiği araba kaybolana dek arkasından baka kalmıştım. camdan kafasını uzatıp en büyük beşiktaş diye bağırdığı hatırlıyorum. silinmez, unutulmaz bir anıydı benim için.
lakin gittikten 1 ay sonra ilçede büyük bir kavgaya karışmıştı akrabalarım. o kavgada bende nasibimi yaşıtlarımdan almıştım. yırtılmış formam. kafamda kırılmıştı ama acısını hissetmiyordum bile. formam yakasından aşağı kadar yırtılmıştı. çok koymuştu bana. devlet memuru olan babam tayini çıkan kaymakam ile birgün konuşurken durumu anlatmıştı. birgün posta'dan bir paket bir takım forma gelmişti bana. bu sefer 10 numaraydı formam...hayatımda çok büyük bir yere sahip o kaymakam'a şükranlarımı, saygılarımı yolluyorum. benim dönüm noktalarımdandır kendisi. hayatımda büyük bir yere sahiptir. sevgili kaymakam beey okuyorsan buraları çeppo hala beşiktaş'lı. hemde tutkuyla, aşkla, sevdayla...
çeppo:solak
--alıntı--
Beşiktaş, futbolcu ihracatında kendisini aştı... Demba Ba'yı 13 milyon Euroya Çin'e, Atınç Nukan'ı da 5 milyon Euroya Almanya'ya gönderip 18 milyon Euro kazanan siyah beyazlı kulüp, son 10 yıllık dönemde takımdan ayrılan 96 futbolcudan elde ettiği gelirden daha fazlasını kasasına koyacak. Kara Kartal, 96 oyuncudan sadece 22'sini kiralama ya da satma yoluyla başka kulüplere gönderip 17.5 milyon Euro kazanç sağlarken diğer 74 futbolcu ise bedelsiz olarak başka takımlara transfer oldu.
--alıntı--
Beşiktaş, futbolcu ihracatında kendisini aştı... Demba Ba'yı 13 milyon Euroya Çin'e, Atınç Nukan'ı da 5 milyon Euroya Almanya'ya gönderip 18 milyon Euro kazanan siyah beyazlı kulüp, son 10 yıllık dönemde takımdan ayrılan 96 futbolcudan elde ettiği gelirden daha fazlasını kasasına koyacak. Kara Kartal, 96 oyuncudan sadece 22'sini kiralama ya da satma yoluyla başka kulüplere gönderip 17.5 milyon Euro kazanç sağlarken diğer 74 futbolcu ise bedelsiz olarak başka takımlara transfer oldu.
--alıntı--
15 maçta 11 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 mağlubiyet alan takımımız. +18 averaja sahip olan tek takım. yalnız +18 çok manidar olmuş.
diğer rakipleri gibi yıldız isimlerden ziyade, iyi araştırarak patlama yapmaya hazır futbolcular transfer etmemiz gerek, başımızda şenol güneş gibi futbolcu parlatmakta bir usta varken renklilerin gazına gelmemesi gereken türkiye liglerinde ki en potansiyelli, avrupa'da da ses getirecek bir kadro yapısına sahip canım takımım.
osmanlı türkleri tarafından kurulan, türkiye türkleri tarafından yaşatılan aşk.
has türk takımıdır. [ybkz]swh[/ybkz]
has türk takımıdır. [ybkz]swh[/ybkz]
galatasaray ve fenerbahçe tarafından artık rakip görülmeyen canım takımım, hayatımın anlamı. şu hali gerçekten canımı acıtıyor. 3. büyük olmamız realite haline gelmeye başladı. mesela önemli bir transfer yapıyoruz, sevinemiyoruz bile. adamlar direk "şampiyon mu olacaksınız eheheh." diyor ve sezon sonunda haklı da çıkıyorlar. çıldırıyorum bu duruma. geçen sene kaçan şampiyonluk bin yılın fırsatıydı belki de. mhk'sini,tff'sini, olimpiyatını alayını üst üste koyup ezecektik, büyüklüğümüzü tekrar hatırlatacaktık. belki de beşiktaş'ın kurtuluşuydu geçen sene statsız şampiyonluk. ah amk ah.
ingiltere'de manchester city,
ispanya'da atletico madrid,
almanya'da schalke 04,
italya'da roma,
fransa'da marsilya,
hollanda'da az alkmaar ne ise türkiye'de de kendisi odur.
ispanya'da atletico madrid,
almanya'da schalke 04,
italya'da roma,
fransa'da marsilya,
hollanda'da az alkmaar ne ise türkiye'de de kendisi odur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?