dünyanın en kötü kokan yemekleri diye bir liste yapılsa şayet kesinlikle ilk üçe girecek besin maddesidir. hatta bana kalırsa birinciliği almaması için hiçbir neden yok.
ilk önce satın alırken başlar kokuyla sınavımız. balıkhaneler önünden bile geçemeyecek kadar kokmaktadır. bir şekilde aldınız diyelim, sonra onun yıkanması falan var. eve girdiği andan itibaren koku tüm evi kaplar adeta. balıkları balıkçıda ayıklattığımızı düşünürsek çiğ balık kokusundan kurtulmak için sadece pişirme safhası kalmış olur önümüzde. piştikten sonra geçer mi o koku? hayır tabi ki, bu kez yerken devam eder savaş. pulları ayıklanması gereken balık mı dersin, kılçığından sıyırmak için geçen mücadele mi, balığı tuttuğun elin ya da çatalın kokusu mu dersin bilmiyorum. of bayılıyorum sanırım! haydi yedin sağ salim bitti, e elindeki kokuyu nasıl geçireceksin. bu zamana kadar ne yöntemler söylediler, denedim. hiçbiri geçirmiyor arkadaş, geçmiyor yani yapacak bir şey yok. ben de ne yapıyorum? balık yemiyorum. budur yani. he yiyorum çok mecbur kalınca tabi ama onda da birisi balıklarımı temizlerse çok makbule geçiyor tabi.
peki sonuç olarak ne oldu? karadeniz kızına sevdalandım. eh genlerinde var o balık seviyor, ben de onu seviyorum. şimdilik balık sevdasını balık-ekmekle geçiştirmeye çalışıyoruz. ilerisi için de şimdiden anlaşma yaptık. balık yapılacağı günler elimi bile sürmeyeceğim, hatta muhtemelen mutfağın yanından bile geçmem. bu öneriyle gidince seve seve kabul etti sevdiceğim. bakalım ileride belki alışırım ben de zor olsa da.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?