yapmam gereken şeyler var

ozdemirozdemir
"...yapmam gereken şeyler var. hayır, aslında bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum. daimi dostum kin ve nefret hep yanımda ve en nefret ettiğim, en çok kin duyduğum adam, her sabah banyoda asılı duran parlak tablodan göz kırpıyor. bunlara rağmen hayatı anlamlandırma çabam devam ediyor. bu bile ezikçe, doğuştan bir anlam bile kazanamadım; varlığım ve yokluğum arasında bir fark hiçbir zaman olmadı. şu an rahatsız tahta sandalyemde otururken, yağmur damlalarının hafifçe çarptığı camdan gördüğüm yolda az sonra sarhoş bir sürücü tarafından katledilsem dünyada hiçbir şey değişmemiş olacaktır. yapmam gereken şeyler var. hayır. aslında bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi..." diye düşünüyordu adam, aslında yapacağı hiçbir şey yokken.

tanım: yapacak bir şeylerin var olduğu sanrısı halidir.
ozdemirozdemir
"olmayacak bir gelecekte, olmamış bir geçmişi anımsıyorum. hepsi hayalmiş; hâlbuki ne kadar da net geliyordu burnuma deniz kokusu. sadece o an için netti, gerisi karanlık ve bulanık görünüyor. şimdi önümde duran bu tahta masa mı gerçeklik? oturduğum eskimiş sandalye veya tavanda asılı duran cızırtılı lamba mı... sahte bile olsa anımsamalarım daha gerçek geliyor sanki, çünkü, o anılarda beni mutlu edecek bir şeyler var. oysa bu masa, sandalye ve cızırtılı lamba bundan yoksun. sanırım yapmam gereken şeyler var. hayır, aslında bir şeyler yapmam gerekiyormuş gibi hissediyorum..."

tanım: boşluk halinde çokça sanrıya yol açan nahoş hissiyattır.
ozdemirozdemir
(vurgula: bir şeyler yapma hissi ve yapmak)

"Yapmam gereken şeyler var. hayır aslında sadece yapmam gereken bir şey varmış gibi... hayır, dur bir dakika; sanırım gerçekten yapmam gereken şeyler var. önce imkansızlığı düşünmeliyim; imkansızlık acaba düşündüğüm kadar sonsuz bir kavram mı? yoksa sadece bugünle hatta şu an ile sınırlı bir çaresizlik mi? yani kısaca bir şey şimdi imkansız ise yarın da olacak mı?" diye söylenirken, aynadan yansıyan bir çift göz gördü adam. bir başkasına ait sanmıştı bakışlarını, bacakları zorla ayakta duran sandalyesinden kalktı ve arkasındaki çürümüş tahta kapıya baktı. kimse yoktu orada... tekrar sandalyeye oturduğunda soğuk soğuk terlediğini hissediyordu; küçücük ve ilk defa bugün araladığı penceresinden o an için adama çok güzel gelen hava girmeye başlamıştı. adam irkilmişti şimdi; soğuktan değil bakışlarındaki umuttan. bir an sonra titremeye başladı. artık sadece irkilmiyor, korkuyordu. bir an için parlak, bembeyaz bir ışık gördüğünü sandı. belki de görmüştü ama bunu o an o sandalyede oturarak asla bilemeyecekti.

işte, dedi adam "imkansızlık burada! bu sandalyenin üstünde duruyor. aslında çözüm çok basit; o sandalyeden kalkmam ve çürümüş tahta kapının kolunu çevirip çıkmam yeterliydi. kurtulabilirdim üstüme gelen duvarlardan."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol