eleştirmek eyleminin insanı düşürdüğü en büyük yanılgı. bakın ben bunları bunları söyleyebiliyorum niye, çünkü ben objektifim, sizin düşünemediklerinizi düşünürüm. aslında eleştirmek ile eylem arasına sıkışmışlıktan kurtulamaz bı söylemlerin sahibi kişi.
bu tip eleştiriler genelde kötü günlerde ortaya çıkar ve muzaffer bir tavırla yansıtır kendini. örnek vermek gerekirse, bir kaç mağlubiyet sonrası ortaya çıkan celal kolot. üzerine bir tuğla koymayı düşünmez duvarın ama gedik bulduğunda da ilk teklmeyi o vurur.
en kötüsü de iyi günlerde, başarılı durumlarda en önde onlar vardır gene.
son söz olarak, eleştirmek bir haktır ve fikir beyanı insanın en önemli düşünme belirtecidir. herkes istediğini söylemekte en sonuna kadar özgürdür. ama biraz da eylem be! biraz da katkı, biraz da destek
şu çok kötü bu rezalet o zaten bitmiş diyerek objektif olmak
pislik çukurunun içinde debelenen ve oradan burnunu bile çıkaramayan medyanın; onun bize yazar, aydın, bilirkişi diye sunduğu, beş para etmez zırcahil tiplerin; ekşi sözlük ile başlayıp, sosyal medya adı altında çoğalan mecraların, kişiye otomatik olarak yüklediği klavye delikanlılığı gibi faktörlerin bir araya gelerek ortaya çıkardığı tavırdır. günden güne de çığrından çıkmaktadır. bilimum sözlüklerde bir dizinin başlığına bakıyorsun misal, yazar arkadaş bildiğin, senariste akıl veriyor. abartma falan yok, basbaya akıl veriyor. beğenmezsin veya senin kafandaki gibi bir gidişat olmaz, bunu belirtirsin, o ayrı. ama, bilhassa bu ekşi sözlük ve twitter yorumlarına gazetelerde, tv'lerde falan yer verilmeye başlandıktan sonra, millet iyice bokunu çıkardı işin. kimsenin, hiçbir mesleğe saygısı kalmadı. elinin altında klavye olması, kişiye, hiçbir şey bilmediği konularda bile saygısızca ve ölçüsüzce atıp tutma hakkı veriyor gibi bir yanılgı oluştu ve virüs gibi de yayıldı. ülke olarak her işi yüzümüze gözümüze bulaştırmamızda, pek çok kurumun anasını ağlatmamızda da en büyük etkenlerden biridir bu durum. hayatında kitap kapağı kaldırmamış insanlar, sanal sözlük okuyup ordinaryus profesör olduğunu zannediyor. bu tiplerin bir kısmı da gazeteci ve televizyoncu olarak çalışıyor üstelik. işte böyle bir tabloda objektifliğe ne kadar yer varsa, başlığa konu olan objektiflik de o kadardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?