kolaycılık

bir işin veya durumun kolayına kaçma, işine geldiği yanını görme işidir. başka bir deyişle maliyetine katlanmayarak sadece keyfini almaya çalışmaktır. one night stand ilişkilerde partnerin derdini uzun süre çekmeden seksin tadını almak, takımını sadece kazandığında hatırlayan goygoycu taraftar gibi takımın derdinde kederinde siklememek ama bir galibiyette en büyük hazzı yaşamak gibi.
1990dan sonra librelizm rüzgarı sayesinde ortay çıkmıştır bu hastalık. özal ile gelişmiş, çiller ile yaygınlaşmış, rte ile tavan yapmıştır

beşiktaş hentbol takımının şampiyonluğu sonrası; sanal ortamda bu adamların maaşları niye ödenmiyor, vay efendim fikret orman kendi feda desin maaşları cebinden ödesin, maaşları ödeyin de beşiktaşlılığını görelim gibi cümleler ile kendini hatırlatan tavır. elbette bu adamların maaşlarının ödenmesi başkanın ve yönetimin ilk işi. kati ve kesin şekilde o adamların alnını teri kurumadan paraları ödenmeli. ödemeyen suçludur.

ama bu adamların koca sezon oynadığı maçların hiç birine gitmeyip; desteğini esirgeyip; sadece tivitten faceten slogan yazanlar, hesap soranlar da bence kolaycıdır. onların yanında olmak, kulübün maaşları ödemesi gibi bizim de zorunluluğumuzdur.

düşen borçlar, yeni bir stad, kalmamış olan hacizler ve futbolculara ödenen maaşları gibi faktörleri gözden geçirdiğimizde, serdal adalı'nın yaptığı durumdur. haydi atların seni bekler.

hentbol takımının şampiyonluğuna sığınan beşiktaş'lıların yaptığı iştir.

sesimi duyan ıtır esen'in buradayım dediği tip.
#277975

emeksiz yenen yemeğin tuzu, biberi; düpedüz vicdansızlık alâmetidir.