sevmeye engel değil mesafeler

huzur tribünde
gözden ırak olan gönülden de ırak olur sözüyle zıt anlam taşıyan cümle.

doğruluk payı göreceli olsa da, gerçek olma ihtimali yüksektir. her insan her zaman burnunun dibindeki insanı sevemez mesela.

belki de uzak olduğun için daha bir seversin, özlem derecesi artar, hayalperestlik devreye girer.

özetle, sevgi aşk güzel şey. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
ben öyle bi insan mıyım
sevgilisi yanında olan veya mâlum şahısla süreli bir ayrılık dönemi geçirecek olan bireyin, üzerine çok da düşünmeden, kolaylıkla tükettiği cümlelerden biridir.

açık, net konuşayım sözlük: göt ister o iş. cümlenin gerektirdiklerini hakkıyla uygulayabilen insana ise, deyim yerindeyse, tapılır. çünkü[ybkz]swh[/ybkz], işler sadece sevmekle çözülmez bu tip bir durumda.
ciyanfranko
ağır bir cümle. neden ağır bir cümle olduğuna geleceğim, öncelikle şöyle bi alıntı yapmak istiyorum:

"dediler ki gözden ırak olan gönülden de ırak olur. dedim ki gönüle giren gözden ırak olsa ne olur." (bu cümle için sosyal medyada mevlana'ya ait deniyor, pek güvenemesem de paylaşmak istedim)

şimdi... ağır bir cümle, o kadar ağır ki bir sabah uyandığında altında kalabilirsin. beyin... ters organ. zor organ. koca bi vucudun hizmet ettiği organların efendisi organ. gel gör ki çalışma prensibi ters... öğrenme işini sinaps parçalayarak yapıyor, zeki adamlarınsa beyninde öbek öbek sinapslar var. bu ayrı bi konu ama bildiğimiz şöyle bir şey var ki bir boku her gün her gün yapınca nöronların arasında yeni bi bağ(sinaps) oluşturuyorsun. ve bir gün geliyor tüm olası diğer seçeneklerin olmadığını görüp konuyla ilgili ne kadar sinaps varsa yok ederek, ilgili sinapsını anayol yapıp öğrenme işini tamamlıyorsun.

gel de bunu sevgiye uyarla şimdi. bir kız/erkek var. her gün sesini duyuyor öyle veya böyle görüşüp, kafandaki "kız/erkek" imajını şekillendiriyorsun. sonra başka bir gün geliyor, bu kez görmeyi bırakıp kafanda kalanları yeniden yaşıyor ya da hiç olmamış şeyleri kendi hayal dünyanda, geçmiş tecrübelerinle besleyip yaşamaya kalkıyorsun. sevgi bir bağlılık çeşidi ise doğru yoldasın.

gel gör ki sıçtığın bi nokta var. beyin sadece beyin değil. diğer organların efendisi dedim ya, diğer organlar da onun efendisi işte. feedback dedikleri bi nane var bu endokrin sistem denen şeyde ve bu da sinir sisteminle en çok ilişikli nane oluyor. en öküzce ve en düz şekilde anlatacak olursam: bir sabah uyanırsın beyninin hükmettiği bi organ(mesela testislerin), alışkanlık gereği bir hormon salgılıyı verir o da beynini uyarır... hop noldu sadakata? ya da bir sabah uyanırsın böbreküstü bezlerin tembellikten hiç bi bok salgılamamaya başlar, depresyona girdim sanarsın. sonra bunu şu müthiş sevgine bağlarsın, aylar geçer bağımlısı olmuşsundur, artık mutsuz olacak bi şey yokken bile mutluluk hormonu salgılamaz görevli organların, belki salgılıyordur ama sen bağımlısı olduğun şeyin peşinde mutsuzluğu kovalar, mecnun edebiyatından mazoşistçe zevk almaya başlarsın.

belki tüm bunların hiç birisi olmaz, küçük bir dalai lama isen uzaktaki sevgilinle, fiziksel benliğini unutarak mutlu mesut bir ilişki yaşarsın. yine de aklında bulunsun, fiziksel benliğin seni asla unutmayacak ve rahat bırakmayacaktır.

"o zaman dua edelim de, sevenlerin arası açılmasın" diyerek bitirelim sözü.
semt bizim aşk bizim
(b: öyle de bir engelmiş ki) diye uzun uzadıya hikaye anlatmaya kalkmak istediğim ancak mesaimin el verememesinden ötürü anlatamadığım ilişki durumu.

ki anlatmaya da lüzum yok, yaşamak lazım.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol