oğlum sarı sen şeyi şey yap biz şeyi şey yaparız

gidiyorum bu
süleyman seba'nın sözleşme yenilemek için gelen metin tekin'e ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle kendisine hemen ödeme yapılamayacağını ifade etmek adına sarfettiği cümle.

bilindiği üzere işaret her zaman adresin kendisi değildir. endüstriyel futbol realitesinin, sahip olduğu dolar yeşili kramponun vidalı tabanına çaktırdığı aynayı genç futbolcunun yüzüne tutması, tarafgirlik noktasında bulunan bizlerin aynı futbolcu üzerinde yapacağımız değerlendirmelerinin duygusal zeminini oluşturur. (b: beşiktaş) özelinde bir şeyler söylemek gerekirse aidiyet referanslarını "gelenek", "duruş", "öz kaynak" gibi olgular üzerinden ortaya koyan taraftar modeli ile "ne pahasına olursa olsun başarı", "yetenekli oyuncu", "kazanana öykünme" tercihleri aracılığyla açıklayan taraftar modeli arasındaki uçurum her ne kadar derinleşse de adres bellidir: desteklediğimiz takım. dolayısıyla siyah-beyaz ortak paydasında dile getirilen düşünceler, bütünü oluşturan parçaların işleyişine zarar verdiği andan itibaren bunun zararı öznenin bizzat kendisine dokunur (ki burada özne beşiktaştır) ve elimizden kayıp gittiğinde "çok seviyordum öldürdüm hâkim bey" noktasında bir betimleme hiçbirimizi mazur göstermeyecektir.

yukarıda tarif ettiğim taraftar modellerinden birinci gruba meyleden birisi olarak kişisel kanaatim ne zaman ki bu camia 2004 yılından itibaren kendi tanımını kendi dışında aramaya başlamıştır; o zaman siyahı beyazdan değil de beyazı beyazdan ayırmak zorlaşmıştır. 2004 sonrası (b: beşiktaş) yönetimleri alışkın olmadığı bir yolu tercih ederek riski üstlenmişse de, geleneğin tamamen reddi üzerine inşa edilmiş yöntem problemi nedeniyle vaad ettiği her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmıştır. son iki günde (b: serdal adalı)'nın, (b: ibrahim altınsay)'ın ve (b: murat aksu)'nun yaptıkları açıklamaları lütfen bir kez daha dikkatle okuyun. sizce de durum (b: carlos carvalhal)'in teknik yetersizliğinden/insanlık vasıflarından veya "quaresma'ya bu yapılır mıydı be kardeşim" heyecanından daha ciddi ve endişe verici değil midir?

illâ ki bu camianın ismi bir takım sembollerle özdeşletirilmek istenirse, beşiktaş kimdir?

beşiktaş, klubü (b: vincente del bosque)'ye milyonlarca euro tazminat ödemek zorunda bırakan (b: yıldırım demirören ) değil, (b: ertuğrul sağlam)'ın bonservisi için gerekli olan parayı kasadan elleri titreyerek çıkaran (b: süleyman seba)dır.

beşiktaş, müsait durumundaki arkadaşına pas atmak yerine "kral yapmayacaksın kral olacaksın" sanrısına bürünmüş (b: batuhan karadeniz ) değil; kendilerini tesislere götürüp getiren servis araçları dahi kaldırılmış olmasına ve konteynerleri soyunma odası olarak kullanmak zorunda bırakılmalarına rağmen ileride bir gün bu formayı giymenin hayaliyle yaşayan genç ve minik takım oyuncularıdır.

velhasıl...

beşiktaş, (b: cigano) değil; (b: oğlum sarı)dır.

bu akşam tur geçilse de geçilmese de; hal ve gidişin bu derece zayıf olduğu kurumsal ortamı akıldan çıkarmayarak üzerinde konuşacağınız bir takımımız olmazsa, konuştuklarımızın da hiçbir önemi olmayacağını göz önünde bulundurarak daha serin kanlı değerlendirmeler yapılması ümidiyle...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol