burası seks otobüsü değil

avcarlıçürük
olayı yaşayan ve yazan kişi, altına not düşmüş "aynı olay, sırf türbanlı olduğu için birinin başına gelse yine aynı tepkiyi verirdim." diye. eğer olay o şekilde olmuş olsaydı -ki imkansız- anında bütün ana haber bültenlerinde yayınlanırdı. canlı bağlantılarla tartışılır, gündemin 1 numaralı maddesi haline gelirdi, tıpkı sümeyye erdoğan olayında olduğu gibi. ancak şu durumda bu söylediklerim olur mu? hiç zannetmiyorum. akşam bütün haber bültenlerini gezeceğim, bakalım hangileri bunu yayınlamaya cesaret edecek. yazarın da belirttiği gibi, her şey mobese kayıtlarında mevcut. bekleyip göreceğiz.
mericinazginsuyu
ya okudum kanım dondu ya. acayip sinirlendim. lanet olsun bunlara. + şakirt pezevenkler + otobüs şöförünün doktordan daha fazla para kazandığı bir ülkede bunların olması da çok doğal aslında.
semt bizim aşk bizim
hiç şaşırmadığım, tam da bir iett şöförüne yakıştırdığım cümle.

adamlar öyle bir duruma gelmişler ki; yollar onların, otobüsler onların, hatta dünya onlarınmış gibi. çok tav oluyorum ya. ben de sürekli kavga ediyorum. hiç yılmadan her hatalarında etmeye de devam edeceğim. neymiş benim param bantlıymış bunu alamazmış. başka para ver diyebiliyor. belki benim başka param dediğimde ise o zaman in yürüyerek gidersin diyor. bu ne küstahlıktır ki. lanet olsun bu adamlara ben başka bi şey demiyorum.
simsiyah
demek ki bu amaçla kullanılan otobüslerin varlığından haberdar bir orospu çocuğu ifadesi olabilir. mesela anasını otobüste becermişlerdir o yüzden bunun ayrımını yapıyordur gavat.
besiktaskli
Benzerini otobüsteki bir teyze tarafından yaşadığım olay.

...anlatı...

Yaklaşık 5 yıl önce mecidiyeköy otobüsüne bindim ve arka taraflara doğru ilerledim. bir süre sonra yanımda bir yetze belirdi.
teyzem rahat 60 yaşlarında var. pantolon ceket takımıyla oldukça şık, boyalı saçları ve makyajıyla da kişisel bakımın yaşla sınırlı olmadığını gösteren biriydi. elinde sapı baston gibi olan şemsiyeden vardı ve ayakta ondan destek alıp duruyordu. genç arkadaşlarımız teyzemizin bakımı dolayısıyla kendisine saygı göstermek hususunda cimri davnınca boşalan bir yere ben kendim oturmadım ve "teyzecim dilerseniz buyrun böyle oturun" dedim. teyzem suratını ekşitti ve beni şemsiyesiyle itekleyerek koltuğa doğru gitti. bir süre sonra yanındaki koltuk boşaldı ben oturdum, geçerken üzerimdeki etek teyzenin dizine takıldı. teyzem eteği bir hışımla parmakalrının ucuyla tutmak suretiyle itti. ses etmedim. açtım kitabımı okudum. sonra teyzem elindeki şemsiyesiyle ayakta duran bir genci dürttü. genç arkadaşımız uzun boylu, uzun saçlı, top sakallı ve küpeliydi. hatta kıyafeti de rockçıların tarzındaydı. neyse, teyzem arkadaşı dürttü, arkadaş dönüp ona bakınca şu soruyu sordu:

"Evladım, sen hiç rüzgarlı bir günde fatih semtine gittin mi*"
genç arkadaş şaşkın bir ifadeyle teyzeye baktı
"hayır teyzecim gitmedim" dedi.
teyzem
"git git. benim eşim anlattı bana, rüzgarlı günde fatihe gidince gözlerinbayram ediyormuş."
gencin cevabı yine şaşkınlık ifadesi taşıyordu
"anlamadım...!"
"hani orada hep kapalılar var yaa, onların eteklerinin içinde bir şey yok, rüzgar bir esince her şeyleri meydanda oluyor. eşim anlattı bana. sen de git."
genç şaşkın, ben şaşkın, otobüsteki herkes şaşkın teyzeyi dinliyoruz. bu nasıl bir zihniyet diye.
genç arkadaş teyzeye
"kusura bakmayın teyzecim, eşinizle aynı zihniyette değilim." dedi ve önüne döndü. aradan beş dakika geçti veya geçmedi teyzem yine dürttü.benim kolumda iyi günde kötü günde bilekliği vardı. gençte de aynısı vardı ve teyzem bu kez oradan kurdu muhabbeti:
"o kolundakini nereden aldın?"
genç arkadaş
"bjk storedan"
"niye aldın?"
"kanser hastalarına destek için klüpler taraftar ürünü yapıyor.destek olmak için aldım."
ve teyzemden o şahane yanıt.
"hımm sen öyle san. bunlara verdiğiniz bütün paralar vakko eşarplara, bmv jeeplere gidiyor. hanımlar beyler ipekli ipekli giyinsinler diye kandırıyorlar sizi! çok safsınız oğlum çoook. " dedi.
garibim o genç hiçbir şey anlamadı bunlardan. ben sabırla oturuyorum yanında teyzenin. kitap okumaya çalışıyorum hala. ve sonunda mecidiyeköye geldik ve otobüsten indik. ben o gencin peşinden seslendim
"kusura bakmayın" dedim. "hepsi benim yüzümden"
"anlamadım" dedi genç
üzerimdeki gömleğin kolunu sıyırdım hafif. aynı bilekliği gördü kolundakiyle ve o anda bütün olay çözüldü.
genç arkadaş
"boşver bunları. insanların nasıl düşündüklerine değil, nasıl göründüklerine bakan zihniyet bunlar. sen doğruluğuna inandığın gibi yaşamana devam et" dedi. helalleştikve gitti.

bütün bu muhabbet otobüsteki herkesin duyabileceği bir seste ve dönüp izlediği bir anda gerçekleşti. ve bütün bunların yaşanmasının tek nedeni benim tesettürlü olmamdı.
dolayısıyla o iett şoförünün de benim teyzeden çok farkı yok görüldüğü üzere.
cehaletin dili, dini, görüşü yok.
saygının da aynı şekilde dili, dini, görüşü yok...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol