iş erken bitince ben de yırtılmak üzere olan kunduramı değiştirmek için nata vega denen ankara'dan biraz uzakta kalan alışveriş merkezine gideyim de 39,99tl'ye flo'dan falan ayakkabı alayım dedim. ulus'tan kaleye doğru gidip bentderesi denen garip yerden aşağı inip leş halde olan dolmuş garajından dolmuşun birine bindim.
aslında binmeyecektim dolmuşun içi dolu gibiydi neredeyse. bir tek koltuk boştu ama oraya da oturmak istemiyordum. çünkü yolda yaşlı hamile dul birisi bana kesin denk gelir ve yer vermek zorunda kalabilirdim. bunun yerine ya en ön koltuk ya da en arka köşe koltukları tercih etmek istiyordum ama dolmuş da dolunca kalkacak ve şöför de resmen "hadi bin de gidelim ulan esteban" bakışı atınca bana binmek zorunda kaldım o dolmuşa. neyse ki yaşlı teyzelere vesaire denk gelmeden nata vega avm'ye ulaştım.
kararım kesin ve netti. sadece max 69.99tl'lik bir kundura almak. 39,99tl'ye alırsam da çok mutlu olacaktım. neyse avm'ye girince nedense kendimi ilk önce sarar mağazasında buldum, flo mağazası arka taraflarda kalıyordu karşıma direk sarar gelince girdim. ayakkabı reyonunu ararken (sarar içerisinde ayakkabı aramamın nedeni "ulan belki daha düşük fiyata ayakkabı bulurum" düşüncesiydi) "büyük indirim, birincide %30 ikincide %70" gibisinden yazan yazıyı okudum. oysa bu indirim sadece mağazanın belirlediği satılmayan tipsiz dandik ürünler için geçerliydi, benim almak isteyeceğim ürünler kesinlikle indirimde olmayacaktı adım gibi emindim ama işte o an aklıma daha önce manşet kol sanıp aldığım ama aslında hem manşet hem normal olarak kullanılabilen, kol bilek kısmı katlamasız olan gömlek geldi. bir tane daha alayım dedim. oysa ayın sonuna geliyorduk. bu arada ay sonundan kastım ayın 15'i. yalnız sorun şu ki o tip gömleklerin adı nedir bilmiyorum. bir de bunu satış danışmanı çocuğa anlatma ızdırabı üstüme eklendi. mağazaya girdiğim andan beni kesen satış danışmanına doğru yönelmemle adam "hoşgeldiniz beyefendiii " diyerek sahtekar bir gülümsemeyle yanıma geldi. muhtemelen bana iteleyeceği giysileri düşünüp alacağı primi hesaplamaya koyulmuştu. tedirgin şekilde "yea hani şimdi manşet gömlekler var ya, onların işte katlamasız olanlarından bakıyorum ben, anladınız de mi hangisinden dediğimi?" diye sordum. adamın ellerinde mevcut olmadığını söylemesinden hemen sonra ayakkabı reyonuna hiç bakamadan mağazadan ayrıldım. sanki oraya özellikli model olan bir gömlek almaya gitmişim gibi bir hava estirdim oysa ucuz bir ayakkabı almaktı amacım.
o mağazadan çıkınca ilerideki mağazalara baktım. flo en arkada "gel bana gel bana" der gibi bakıyordu. sonra sağa döndüm ve kiğilı'ya girdim, orada da benzer muhabbetleri yapıp istediğim gömleğin olmadığını öğrenip çıkarken yol üstünde duran ayakkabılara şöyle bir uzaktan baktıktan sonra geri döndüm ve ayakkabılardan birini elime aldım baktım ve fiyat sordum. tezgahtar muhtemelen almayacağımı anladığından "abi fiyat ayakkabının altında bakıyor valla hatırlayamadım şimdi" diyerek olduğu yerden cevap verdi. 139tl yazısını gördükten sonra geri bıraktım ayakkabıyı.
sonra birkaç mağazada daha aynı gömlek muhabbetleri. bu arada bu mağazalarda ayakkabı muhabbetine hiç girmedim. sonrasında altınyıldız'a gireyim dedim. adamlar sürekli mesaj atıyor zaten. 1000'tl düşerek 299tl'ye takım elbise satıyor kesin ucuzdur dedim kendi kendime. girince yine ilk önce aradığım gömleği tarif ederek var mı diye sordum "var" cevabını duyunca "hani nerde?" diye atlayacaktım ki aristokrat bir tavırla "bakabilir miyim?" dedim. adam gösterdi sadece mavi renk gömleklerinde istediğim türden gömlek vardı. oysa ben sadece beyaz renk gömlek arıyordum. ama gömleklerin olduğu duvarda yazan "5 tane gömlek 149tl" yazısını görünce manşet kol gömlek ısrarımdan vazgeçer gibi oldum. sonra mağazadan çıkmadan ayakkabılara bakayım dedim ve bir tane çok güzel bir ayakkabı beğendim fiyatının 139tl olduğunu görünce geri bıraktım ve tezgahtara biraz dolanayım diyerek çıktım.
flo'ya doğru yürürken kendi kendime sadece 1 tane ayakkabı alıp çıkayım bu cendere gibi avm'den dedim ve flo'ya girdim. klasik kunduralar arasında dolanırken kafama göre bir model bulamadım. bir tane ayakkabı 39tl idi ve modeli istediğime çok yakındı ama nedense almadım onu. gittim arkada tarafta yazlık modellerden bir ayakkabı beğendim ama ayakkabı güzel ayakkabı fakat iş için uygun değil. tezgahtar çocuğa rica ettim 42 numarasını verdi. o namert de ayağıma oturmaz mı "e ver alayım bunu" dedim. sonra da diğer klasik ayakkabılara bir kere daha bakıp bir iki model üzerinde biraz durup sonra çıktım flo'dan. bu arada o ayakkabıya 100tl bayıldım. bu fiyat bir çoğunuza göre ayakkabı için ufak para ama biz memur çocuklarına oha dedirten fiyatlar oldu hep. bu arada şunu da ekleyeyim flo'nun tezgahtarına karşı diğer takım elbise satan mağazalara göre daha rahat ve daha içten yaklaşabildim, iletişim kurdum.
flo'dan ayrılmıştım ama halen gereksinimim olan klasik ayakkabıyı almamıştım. sonra yorulup sıkıldığımı fark ettim ve direk gittim altınyıldız'a girdim. kurtarıcım benim. gerçi ürünlerin pek kaliteli değil ama olsun. tezgahtara dedim" sar 5 tane gömlek bir de getir şu ayakkabıyı ulan", tabi ki öyle demedim. gittim gömleklere bir daha baktım. elimi gömleğin altına geçirdim baktım elim dışarıdan belli oluyor, "kalitene sıçayım altınyıldız" diye içimden söyledim. sonra zaten alttan beyaz fanila giyiyorum belli olmaz bir şey diye düşündüm. ulan diğer mağazalarda outlet olmasına rağmen 50tl fiyat çekiyorlar bildiğim amerikan bezi beyaz gömleklere buradan alayım bari ya dedim. bir tane gömlek denemeye karar verdim. satıcının ısrarla slim fit vermeye çalışmasına rağmen ilk defa kendi kararımı diretip regular kesim istedim. çünkü göbeğim oturunca sarkıyor ve düğmeler kopacak gibi oluyor ve gömlek düğmelerinin olduğu yerde gömlek açılıp atletim gözükebiliyor. neyse sağ olsun çocuk yok falan demedi verdi bir gömlek, kabine girdim. flo'dan aldığım ayakkabıyı ve çantamı yere bıraktım. oysa çantamı içeride gömlek bakarken yere bırakmamıştım özellikle tezgahın üstüne koymuştum ki pis herif demesinler arkamdan. neyse üzerimdeki gömleği çıkardım askıya astım ve yeni gömleğin yanında görünce benim gömleğin bildiğin sarı renkte olduğunu farkettim. sararmış lan gömlek. diş gibi böyle. aslında sarı demeyelim krem rengi diyelim. neyse o rengi görünce 5 tane gömleği sorgusuz sualsiz almaya karar verdim. kabinden çıktığımda satıcı çocuk sağ olsun çok düşünür beni beğendiğim ayakkabıları hemen kabinin önüne dizmişti. daha önce bakarken fark ettiğim tozları da silmiş uyanık, fark etmedim sanmasın. neyse öyle olunca ayakkabıyı da giydim ama ayağımı sıktı ayakkabı. bir boy büyüğünü isteyecektim ki adam "abi esner o ayakkabı" diye iddialı bir giriş yaptı ve ikna etti beni. çünkü o an ayağımdaki ayakkabı aklıma geldi. o da ilk zamanlar ayağımı sıkarken şu an ellerimi kullanmadan ayaklarımı yerde dans eder gibi oynatarak ayakkabıyı rahatlıkla giyebiliyordum. neyse "ayakkabıyı da ver hadi" dedikten sonra kasaya doğru yürüdüm. kasiyer "tek çekim mi taksit mi?" sorusuna "tek çekim" derken aklımdan ne kadar tutacağını hesap etmeye çalışıyordum ki kasiyerin "299lt" sesiyle bir an derin düşüncelere garkoldum. ulus'tan bentderesi'ne inerken planladığım 39.99tl-69.99tl bandındaki ayakkabı aklıma geldi bir an. naptım yine ben diye düşünürken bankamatik kartımı kasiyere vermiştim bile. kasiyer hızlı hareketlerle işlemlerini yaptı, sanırım bendeki değişimi görünce vazgeçmemden korktu. ilk şifremi her zaman olduğu gibi önce yanlış girdim sonra doğrusunu girdim. bu arada satıcı arkadaşa rica ettim büyük poşet istedim bari ellerim dolu olmasın daha önce dolmuş'a binip sonra metro ile eve gelecektim. satıcı çocuk sağ olsun o işi güzelce halletti. avm'den çıkıp duraklara doğru yürüdüm.
yürürken karşıdaki karlı dağları görerek şehrin bayağı dışında olduğumu farkettim. 69tl'lik ayakkabı almaya şehrin taa ucuna gelip 400tl bayılıp evime dönüyordum. oysa ucuz olsun diye ankamall'e gitmedim nata vega'ya gitmiştim...
velhasılı kelam alışveriş yapma konusunda ciddi bir eğitime ihtiyacım var. resmen bilmiyorum. bilen kişi sayısının da az olduğunu düşünüyorum.
alışveriş merkezi manyaklığı
taksim gezi parkı direnişi sayesinde biraz durulmuş manyaklık.
avm yapılması değil ama insanlarda gidip gitmeme konusunda bir uyanış hali mevcut. araştırma sektöründe çalışıyorum -bilen biliyor- zincirlikuyu'da açılacak x şirkete ait bir avm'nin anketini yapıyoruz. insanların avm'lere karşı tutumunu araştırıyoruz. önümüze yapılan anketler geldi ve kontrol amaçlı arıyoruz. anket 5-6 gün önce yapılmış. soruyoruz;
- avm'lerine ne sıklıkla gidersiniz? diyoruz. önümüzdeki ankette " haftada bir kaç kez" işaretli ve bu insan "ayda en az 2 kere" sinemaya gidiyor. ama biz;
+ ben alışveriş merkezlerine gitmiyorum. açık alanları tercih ediyorum.
şeklinde cevaplar alıyoruz. şöyle bir düşündüğümüzde istanbul'da çoğu sinema salonu avm'ler içerisinde. [ybkz]swh[/ybkz]
sonuç olarak bütün anketler iptal edildi ve bu x şirketi araştırmayı durdurdu.
avm yapılması değil ama insanlarda gidip gitmeme konusunda bir uyanış hali mevcut. araştırma sektöründe çalışıyorum -bilen biliyor- zincirlikuyu'da açılacak x şirkete ait bir avm'nin anketini yapıyoruz. insanların avm'lere karşı tutumunu araştırıyoruz. önümüze yapılan anketler geldi ve kontrol amaçlı arıyoruz. anket 5-6 gün önce yapılmış. soruyoruz;
- avm'lerine ne sıklıkla gidersiniz? diyoruz. önümüzdeki ankette " haftada bir kaç kez" işaretli ve bu insan "ayda en az 2 kere" sinemaya gidiyor. ama biz;
+ ben alışveriş merkezlerine gitmiyorum. açık alanları tercih ediyorum.
şeklinde cevaplar alıyoruz. şöyle bir düşündüğümüzde istanbul'da çoğu sinema salonu avm'ler içerisinde. [ybkz]swh[/ybkz]
sonuç olarak bütün anketler iptal edildi ve bu x şirketi araştırmayı durdurdu.
bir arkadaşımın dışardayken sıcaktan bunaldığında kendini attığı mekan.
(bkz: bir arkadaşım ekolü)
(bkz: bir arkadaşım ekolü)
içerisinde her türlü ürünün bulunduğu ve bu yüzden insanları kendinden geçiren bir çılgınlık
insanların tam manasıyla içerisine tıkılıp kaldığı ve sözde sosyalleşme adına çeşitli aktivite imkanlarının bulunduğu, gün geçtikçe sayıları artan binaların bizi bizden alması.
her köşebaşında bir alışveriş merkezi açılması ve hatta, tarihî binaların bile, geceyarıları çıkan esrarengiz [ybkz]swh[/ybkz] yangınlar sonucu yok olup, yerlerine alışveriş merkezi yapılması şeklinde tezahür eden manyaklık.
(bkz: esenyurt ta 11 işçinin yanarak ölmesi)
(bkz: esenyurt ta 11 işçinin yanarak ölmesi)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?