her ne kadar demokratik bir hak olup, kişilerin verdiği oylara çemkirebilecek kuvveti kendimde göremesem de aklımda hep varolmuş sorudur.
göz göre göre yapılan yolsuzluklar, dayatmalar, işsizlik oranı ve giderek dışarıya bağımlı halen gelen bir ülke olsak ta büyülenmişçesine her seferinde aynı oranda oyu alabilmekteler.
burada türk halkını aşağılamak gibi bir niyetim yok elbette ancak hangi sebepten dolayı bu partiye oy verdiklerini de merak etmekteyim..işin ilginç tarafı oy verenlerin birçoğu da kendisini saklıyor.[ybkz]swh[/ybkz]
akp nin oy kaybetmemesi
normaldir. detaylandırmak gerekirse;
muhalefet: kendi partilerindeki kısır çekişmelerden ya da saçma sapan seks kasetlerinden fırsat bulup muhalefet olma görevini yerine getirememekteler. es kaza hükümetin kılıfına uyduramadığı bazı şeyleri yakaladıklarında ise harekete geçmesi gereken diğer kurumların[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] yandaşlığı nedeniyle herhangi bir şey elde edemiyorlar.
yargı: anayasa mahkemesi, yargıtay, danıştay gibi üst yargı makamları başta olmak üzere tüm yargı sistemi akp'nin elinde. bu sebeple istenilen dosyalar sümenaltı edilirken istenilen dosyalara öncelik verilip akp'Nin güç kaybetmesinin önüne geçiliyor.
emniyet teşkilatı: tamamen cemaat güdümünde. akp ile gülenciler fikir ayrılığına düşene kadar akp'nin emrinde. olmayan delilleri emniyette yaratmak, muhalif olanı gözaltına almak gibi temel işlevleri başarıyla yerine getiriyor.
basın: tamamen sindirilmiş durumda. kısmen de olsa muhalif bir yayın grubu olan doğan gurbuna kesilen tarihi vergi cezaları hepsini korkutmuş ve sindirmiş durumda. hani tayyip efendi ayetten alıntı yapıp diyor ya onlar bakarlar ama görmezler diye, işte aynı o durumdalar.
aydınlar: yandaş olmanın dayanılmaz hafifliğine kendilerini kaptırmış durumdalar. muhalif olanların ise tekerlerine her türlü çomak itina ile sokuluyor. muhaliflerin seslerini duyurabileceği özgür bir basın da olmayınca sesleri duyulmuyor haliyle. ve yeni dönemde kendilerine eklenen akp ayndınları[ybkz]swh[/ybkz] sayesinde hükümete biat ediyorlar izlenimi veriliyor.
kamuoyu: bunun içine pek çok çevreyi sokabiliriz. ama özellikle değerlendirilmesi gereken iş adamlarıdır. geçmişte iş adamlarının güncel meseleler üzerine düşünceleri önemliydi. bugün akp aleyhine konuşursanız başbakan çıkıp "sen iş adamısın böyle konuşursan iş alamazsın" diye açıkca tehdit edebiliyor.
türk halkı: dizileriyle, kendisine anlatılan ekonomi yalanlarıyla son derece mutlu mesut yaşıyor. duygusal bir halk olduğundan, atar giderle ülkeyi yöneten başbakanı baş tacı edebiliyorlar. halbuki uluslarası alanda başbakanın bu hareketleriyle bariz "taşak" geçiliyor. ama olsun bağırıp çağırıp gaz alıyor ya o yeter. ha tabi bir de başbakanları müslüman. çalarsa da onlar çalsın havasında. kendisine doğruları anlatabilecek hiç bir kurum da olmadığından halinden memnun.
tüm bu tablo içerisinde kabul edilmelidir ki akp türkiye'nin her alanını eline geçirmiş ve kendi emelleri doğrultusunda rahatça kullanmaktadır. ne zaman ki artan cari açık ve borçlanma insanların cebine iyiden iyiye yansımaya başlar o zamana kadar akp'ye oy vermeye devam ederler. tabii o zamana kadar ileri demokrasi "oy verme" işlemini yasaklamazsa.
muhalefet: kendi partilerindeki kısır çekişmelerden ya da saçma sapan seks kasetlerinden fırsat bulup muhalefet olma görevini yerine getirememekteler. es kaza hükümetin kılıfına uyduramadığı bazı şeyleri yakaladıklarında ise harekete geçmesi gereken diğer kurumların[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] yandaşlığı nedeniyle herhangi bir şey elde edemiyorlar.
yargı: anayasa mahkemesi, yargıtay, danıştay gibi üst yargı makamları başta olmak üzere tüm yargı sistemi akp'nin elinde. bu sebeple istenilen dosyalar sümenaltı edilirken istenilen dosyalara öncelik verilip akp'Nin güç kaybetmesinin önüne geçiliyor.
emniyet teşkilatı: tamamen cemaat güdümünde. akp ile gülenciler fikir ayrılığına düşene kadar akp'nin emrinde. olmayan delilleri emniyette yaratmak, muhalif olanı gözaltına almak gibi temel işlevleri başarıyla yerine getiriyor.
basın: tamamen sindirilmiş durumda. kısmen de olsa muhalif bir yayın grubu olan doğan gurbuna kesilen tarihi vergi cezaları hepsini korkutmuş ve sindirmiş durumda. hani tayyip efendi ayetten alıntı yapıp diyor ya onlar bakarlar ama görmezler diye, işte aynı o durumdalar.
aydınlar: yandaş olmanın dayanılmaz hafifliğine kendilerini kaptırmış durumdalar. muhalif olanların ise tekerlerine her türlü çomak itina ile sokuluyor. muhaliflerin seslerini duyurabileceği özgür bir basın da olmayınca sesleri duyulmuyor haliyle. ve yeni dönemde kendilerine eklenen akp ayndınları[ybkz]swh[/ybkz] sayesinde hükümete biat ediyorlar izlenimi veriliyor.
kamuoyu: bunun içine pek çok çevreyi sokabiliriz. ama özellikle değerlendirilmesi gereken iş adamlarıdır. geçmişte iş adamlarının güncel meseleler üzerine düşünceleri önemliydi. bugün akp aleyhine konuşursanız başbakan çıkıp "sen iş adamısın böyle konuşursan iş alamazsın" diye açıkca tehdit edebiliyor.
türk halkı: dizileriyle, kendisine anlatılan ekonomi yalanlarıyla son derece mutlu mesut yaşıyor. duygusal bir halk olduğundan, atar giderle ülkeyi yöneten başbakanı baş tacı edebiliyorlar. halbuki uluslarası alanda başbakanın bu hareketleriyle bariz "taşak" geçiliyor. ama olsun bağırıp çağırıp gaz alıyor ya o yeter. ha tabi bir de başbakanları müslüman. çalarsa da onlar çalsın havasında. kendisine doğruları anlatabilecek hiç bir kurum da olmadığından halinden memnun.
tüm bu tablo içerisinde kabul edilmelidir ki akp türkiye'nin her alanını eline geçirmiş ve kendi emelleri doğrultusunda rahatça kullanmaktadır. ne zaman ki artan cari açık ve borçlanma insanların cebine iyiden iyiye yansımaya başlar o zamana kadar akp'ye oy vermeye devam ederler. tabii o zamana kadar ileri demokrasi "oy verme" işlemini yasaklamazsa.
kpss, öss skandalları, işsizlik vs. tutarsız açıklamalar (bkz: bedelli askerlik ) olmasıan rağmen kaybetmiyor aksine artıyorsa. söylenecek hiç bir söz kalmamıştır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?