akp hükümetinin tribünlere el atması

patis
birileri onlardan farklı düşündüğünü dile getirecek diye ödü kopan zihniyetin çabasıdır. ilkokulda bir kusuru yüzüne vurulduğunda küsen çocuklar misali.
gidiyorum bu
siyasi tezahürat, ideolojik tezahürat gibi kavramları da literatüre sokan işgüzarlık.

o değil de mesela beşiktaş tribünleri 28 şubat'ı protesto eden bir pankart açsa veya tezahürat yapsa (nasıl olacaksa o tezahürat artık) -ki ben memnun olurum ayrıca vesayetin kimden ve nereden geldiğine bakmadan gösterilecek bir karşı duruştur nihayetinde- sayın bakan herhangi bir yaptırım uygular mı?

siyasi tezahürat ne yahu..


bir baba hindii hey allahhh
olaydı şimdiii heyy allahh
pilavla zerde heyyy alllahhhh
cem uzan nerde hey allahhh
allahh allahhh hey allahh





fani madida
kasımpaşaspor taraftarının başını ağrıtacak gelişme.

adamlar her maç rte'ye yalakalık peşinde koşuyorlar. "recep tayyip erdoğan" diye bağıran adamın hakkında da işlem yapın götünüz yiyorsa. yok yemiyorsa gelin şunun adını koyalım, hükümete muhalif tezahüratlar sizi rahatsız edecek olan.
avcarlıçürük
muammer güler'in müjdelediği olay.

https://pbs.twimg.com/media/BQfaFMBCIAA35wq.jpg:large

hayatın, toplumun her alanına, her detayına müdahale eden devlet, tribünleri es geçecek değildi elbette. hele ki taksim gezi parkı direnişindeki taraftar dayanışmasını gördükten sonra. bu hükümetin her baskıcı uygulamasını, sırf ucu kendine dokunmuyor diye kabul edenler ve destekleyenlere, günün birinde sıranın kendilerine geleceğini anlatmaya çalıştık hep. işte şimdi sıra, pek çoğumuz için siyasetten de, hayatımızdaki diğer her şeyden de üstün olan beşiktaş'a ve futbola geldi. "ben siyasi ve ideolojik tezahürat etmem, edeni de tasvip etmem" diyenler olabilir. ama mesele, siyasi tezahüratın yasaklanması değil sadece. mesele, devletin, yapacağımız ve söyleyeceğimiz şeyleri sınırlama ve belirleme hakkını kendinde görmesi. çocuklarımızı uyutacağımız saate, çocuk yapıp yapmayacağımıza, evlenip evlenmeyeceğimize, hamileyken sokağa çıkıp çıkmayacağımıza, hakkımızı arayıp aramayacağımıza, doğru bulmadığımız uygulamaları protesto edip etmeyeceğimize, vs vs böyle uzar gider; devletin, tüm bunlara karar verme hakkını kendinde görmesidir mesele. beşiktaş tribünlerinin sosyal mesaj verme alışkanlığının, baskı yoluyla, azaltılarak bitirilmek ve tribünün sıradanlaştırılmak istenmesidir mesele. sırf o cümlesi yüzünden linç edilmek istenen memet ali alabora ne demişti? "mesele sadece gezi parkı değil, sen hâlâ anlamadın mı?" belki şimdi, "evim" dediğiniz tribünde ne yapacağınıza başkaları karar vermeye kalkışınca anlarsınız bu cümlenin ne anlama geldiğini. umarım.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol