24 ekim 2012 de ntvspor .net deki yazısında bir toki klasiği başlığı altında şunları söyleyen yazar:
Galatasaray-Cluj maçı için en doğru sözleri maçtan önce Metin Tekin, maçtan sonra Fatih Terim söyledi.
Metin Tekin, yağmurun ardından hızla ağırlaşan sahaya bakıp bir Alman atasözünü hatırlattı: Futbol sahada oynandığı kadar saha ile de oynanır.
Tam da dediği gibi oldu. Galatasaray, rakibinden çok saha şartlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı.
Fatih Terimin açıklamaları ise bir anlamda sitem doluydu. Yağmur Avrupada da bir aydır yağıyor. Orada maçlara zevk katıyor. Tempo artıyor... Burda yağınca, işte böyle oluyor...
Büyük şamatalarla açılan stadın ilk ciddi elverişsiz doğal koşullarda aldığı görüntü içler acısıydı. Bir twitter yazarı durumu iyi özetlemiş: TOKinin inşa ettiği her yapı gibi Seyrantepe Stadını da su bastı!
adnan bostancıoğlu
beşiktaşlı yazar,gazeteci ...
30 eylül 2012 tarihli ntvspor.net de ki iki takımı bekleyen iki tehlike başlıklı yazısında kasımpaşaspor için şöyle şeyler söylemiş yazar
kasımpaşa için neler söylenebilir?
malum, ciner grubunun satın aldığı kulüp lige büyük iddialarla girdi. bir ciner projesi... gazete sayfalarında, billboardlarda reklamı yapılan bir kulüp...
kasımpaşa, sonuç olarak toplama bir takım. ama kabul etmek gerekir ki, iyi toplanmış. hemen her mevkiye ihtiyacı karşılayacak ve birbirleriyle gözle görülür bir uyum sorunu yaşamayan futbolcular alınmış; dikkate değer bir kadro oluşturulmuş. peki bu takımı toplayan kim? metin diyadin. şimdi nerede? görülen lüzum üzerine görevine son verildi. bu soğuk ve fazlasıyla şirket söylemi, sanırım kasımpaşayı bekleyen tehlikeye işaret ediyor. tıpkı daha önce örneklerini istanbulspor ve adanasporda gördüğümüz gibi... patronlar, kendi şirketlerinde canlarının istediği gibi adam atarlar, adam alırlar... ama bir futbol takımını, sözgelimi bir medya kuruluşu gibi keyfinizce yönetmek isterseniz işler beklediğiniz gibi gitmeyebilir. yayın yönetmeni değiştirme temposunu teknik direktör üzerinde uygulamanın sonuçları genellikle hayırlı olmaz.
kasımpaşa yönetiminin ilk icraatlarından birinin takımın amblemini değiştirmek olması gayet manidar. yani yeni yönetimin olaya nasıl baktığını anlamak bakımından... siz bir televizyon kanalı satın alırsınız, o kanalın birikimini yeni bir kimlikle birleştirmek ve farklı bir alana taşımak için logosunu değiştirirsiniz. bu anlaşılabilir bir şeydir. ama 1921 yılında kurulmuş bir kulübün amblemini, sizden önceki tarihini yok sayarcasına değiştirirseniz, bu icraatı hiç bir zaman unutmayacak ve dahi affetmeyecek çok sayıda insan olacaktır. futbol kulüpleri gelenekleri ve tarihleriyle yaşar. bazı yaşlı kadınların ve erkeklerin, bütün yaşamışlıklarının izlerini taşıyan çizgilerini, kırışıklıklarını botoksla yok edip yüzlerinin anlamsız bir ifade edinmesi gibi, imaj operasyonlarıyla değil.
diyen yazar
30 eylül 2012 tarihli ntvspor.net de ki iki takımı bekleyen iki tehlike başlıklı yazısında kasımpaşaspor için şöyle şeyler söylemiş yazar
kasımpaşa için neler söylenebilir?
malum, ciner grubunun satın aldığı kulüp lige büyük iddialarla girdi. bir ciner projesi... gazete sayfalarında, billboardlarda reklamı yapılan bir kulüp...
kasımpaşa, sonuç olarak toplama bir takım. ama kabul etmek gerekir ki, iyi toplanmış. hemen her mevkiye ihtiyacı karşılayacak ve birbirleriyle gözle görülür bir uyum sorunu yaşamayan futbolcular alınmış; dikkate değer bir kadro oluşturulmuş. peki bu takımı toplayan kim? metin diyadin. şimdi nerede? görülen lüzum üzerine görevine son verildi. bu soğuk ve fazlasıyla şirket söylemi, sanırım kasımpaşayı bekleyen tehlikeye işaret ediyor. tıpkı daha önce örneklerini istanbulspor ve adanasporda gördüğümüz gibi... patronlar, kendi şirketlerinde canlarının istediği gibi adam atarlar, adam alırlar... ama bir futbol takımını, sözgelimi bir medya kuruluşu gibi keyfinizce yönetmek isterseniz işler beklediğiniz gibi gitmeyebilir. yayın yönetmeni değiştirme temposunu teknik direktör üzerinde uygulamanın sonuçları genellikle hayırlı olmaz.
kasımpaşa yönetiminin ilk icraatlarından birinin takımın amblemini değiştirmek olması gayet manidar. yani yeni yönetimin olaya nasıl baktığını anlamak bakımından... siz bir televizyon kanalı satın alırsınız, o kanalın birikimini yeni bir kimlikle birleştirmek ve farklı bir alana taşımak için logosunu değiştirirsiniz. bu anlaşılabilir bir şeydir. ama 1921 yılında kurulmuş bir kulübün amblemini, sizden önceki tarihini yok sayarcasına değiştirirseniz, bu icraatı hiç bir zaman unutmayacak ve dahi affetmeyecek çok sayıda insan olacaktır. futbol kulüpleri gelenekleri ve tarihleriyle yaşar. bazı yaşlı kadınların ve erkeklerin, bütün yaşamışlıklarının izlerini taşıyan çizgilerini, kırışıklıklarını botoksla yok edip yüzlerinin anlamsız bir ifade edinmesi gibi, imaj operasyonlarıyla değil.
diyen yazar
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?