adalet ve kalkınma partisi
daha önce de atılan pek çok çamur gibi wikileaks tarafından atılan çamurların da yıpratamayacağı parti.
wikileaks te ortaya atılan iddiaların partiyi zayıflatmaktan ziyade dahada güçlendireceği kanısındayım, herkesin malumu olduğu üzere bizim halkımızda mağdur olana sahip çıkma psikolojisi bu denli güçlü olduğu sürece ortada somut bir kanıt olmadan bu iddiaların sadece birer iddia olmaktan öteye gidebileceklerini pek düşünmüyorum.
her girdigi secimde oyunu daha da fazla arttiran parti.
hayir ya ben bunlarda olani göremiyorum, ya da ona oy verenler.
http://www.milliyet.com.tr/secim/2011/parti.html?PartiID=22
hayir ya ben bunlarda olani göremiyorum, ya da ona oy verenler.
http://www.milliyet.com.tr/secim/2011/parti.html?PartiID=22
halk tarafından 3.dönemine fırsat tanınan parti.
başıma bir iş gelmeyecekse sevmediğim parti, adalet ile kalkınmanın kişilere özel uygulandığı görüşümle bu sevgisizliğim dahada artıyor.
(bkz: adalı ateş ve havutçunun tutukluluklarının devam etmesi)
(bkz: adalı ateş ve havutçunun tutukluluklarının devam etmesi)
---------------alıntı---------------
"AKP iktidara yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerek geldi. Halbuki AKPlilerin bize anlattığına göre, partinin ulusal, bölgesel ve yerel seviyesinde ve bakanların aile üyeleri arasında çıkar çatışmaları ve ciddi yolsuzluklar var. iki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğanın isviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var. Erdoğanın varlığının oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını karşılıksız ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylemesi ise çok yüzeysel
---------------alıntı---------------
kaynak: wikileaks
"AKP iktidara yolsuzlukların kökünü kazıyacağını söyleyerek geldi. Halbuki AKPlilerin bize anlattığına göre, partinin ulusal, bölgesel ve yerel seviyesinde ve bakanların aile üyeleri arasında çıkar çatışmaları ve ciddi yolsuzluklar var. iki ayrı kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre, Erdoğanın isviçre bankalarında sekiz ayrı hesabı var. Erdoğanın varlığının oğlunun düğününde gelen hediyeler ve dört çocuğunun okul masraflarını karşılıksız ödeyen Türk işadamından kaynaklandığını söylemesi ise çok yüzeysel
---------------alıntı---------------
kaynak: wikileaks
türkiye'de zındık, uğursuz, kafir, satanist, orospu ve eş cinsellerin sevmediği, tamamen karşı cephesinde bulundukları siyasi tarihimizin istisnasız en müthiş partisi. ülkemiz gençlerinin hoşgörülü ve imanlı birer vatandaş olmaları için haklı çabalar sarf ederken yukarıda saydığım sınıflarca ağır saldırılara maruz kalıyor ve yıpratılıyor. türkiye demokrasiyi ak parti'den, dünya liderliği recep tayyip erdoğan'dan öğrendi.
malum balık hafızalı bir milletiz biz. önümüze gündem adına ne getirilirse onu konuşup, unutturulmak istenilen konuları 2 günde unutuveriyoruz. bu partiyi seven ve destekleyenlere diyorum ki lütfen bir zahmet aşağıdakileri okuyun ve vicdanınızı dinleyin. çok somut şeylerden bahsedeceğim, siz bu yapılanları doğru buluyorsanız eyvallah, zaten ona söyleyecek sözüm yok.
- eskilerden başlayalım. mesela bir yücel aşkın vardı. van 100. yıl üniversitesi rektörü. bu adam rektör yardımcılarıyla birlikte tutuklandı. bu tutuklama hukuk teamülleri hiçe sayılarak yapılan ilk akp icraati olarak dikkat çekti. yücel aşkın cemaatin hedefi olmuştu ve cemaat -hukuk aracılığıyla- rektöre meydan okudu. sonuç? yücel aşkın beraat etti ama süreç sonuçlanmadan yardımcısı cezaevinde intihar etti. bir an için o insanın çocuğu olduğunuzu düşünün ne hissederdiniz acaba?
- mesela suudi kralının başbakan'a gönderdiği hediyeler konusu var. meclis soru önergeleriyle sorulmasına rağmen bir türlü cevaplanmadı. bilgi edinme kanunu çerçevesinde başbakanlık'a sorduğunuzda "bu konuda elimizde bilgi ve belge yoktur" yanıtını alıyorsunuz. yani bu şu demek; alınan hediyeler kayda geçirilmedi. siz o çok "dürüst" başbakanınıza bunu yakıştırıyorsanız eyvallah.
- özelleştirme konularında yaşanan pek çok yanlışlık/yolsuzluk var. bunları tek tek saymayla bitecek gibi değil. ama satıldıktan bir kaç ay sonra 3-4 katı fiyatla başka şirketlere satılan kurumlar ne durumda olduğumuzu özetliyor olsa gerek.
- başbakan'ın erdal eren'e ağladığı sahne herkesin gözünün önündedir sanırım. ama aynı başbakan'ın polis şiddetiyle öldürülen bir emekli öğretmen için "ben bilmem" demesi de onun samimiyetinin göstergesidir.siz teröristleri davul zurnayla sınır kapısından sokan bir başbakan'ın protesto hakkını kullanan bir vatandaşa bu kadar kin duymasını hoş buluyor musunuz?
- hiç bir dönemde olmadığı kadar özel yetkili mahkemeler ve savcılar etkin durumda. öyle ki şemsiyeyi dahi terör örgütü delili sayıp, öğrencileri terörist addedebiliyor ve onları tutuklayabiliyorlar. peki ne yapmış bu öğrenciler? iddianameden söyleyelim, parasız eğitim, parasız ulaşım istemiş ve hükümeti protesto etmiş. vicdanınız bunu onaylıyor mu?
- deniz feneri davası da unutulan konular arasında. hani bir köstebek mevzusu vardı beşir atalay için. içişleri bakanı'nın özel koruma müdürü gecenin bir yarısı - içişleri bakanlığı özel kalemi'nden- bir arama yapıyor ve bu şekilde başlayan telefon trafiği şüphelilere kadar ulaşıyor. şüphelilere arama yapılacağı bilgisi veriliyor. özel koruma müdürü evinden yapmıyor bu aramayı içişleri bakanlığı özel kalemi'nden yapıyor.üstelik dönemin içişleri bakanı olan beşir atalay deniz feneri şüphelileriyle geçmiş dönemde iş ortaklığı olan bir isim. tüm bunları bir arada düşününce desteklediğiniz partinin adındaki "adalet" sıfatını hakedip etmediğine kendiniz karar verin.
- kişiye özel kanunları gördük ve hala da görüyoruz. erbakan'ı kurtarma yasasından tutun,hüseyin üzmez yasasına kadar uzanan bu sürecin son halkası mit yasası. hiç mi düşünmüyorsunuz ki niye mit kanunu apar topar değiştirildi? neyin korkusu bu? başbakan mit'e güvense böyle mi davranırdı. üstelik genelkurmay'ın kozmik odalarına bile savcıların girdiği bir dönemden bahsediyoruz. konu mit olunca değişen ne başbakan'a uzanacak olması mı?
- mit kanununu değiştirmekle kalmadık, danıştay 1. daire üyelerini de toptan değiştirdik. mit kanunu ile danıştay ne alaka diyebirsiniz açıklayayım hemen. başbakan mitçilerin yargılanmasına izin vermezse yapılacak olan itirazı karar bağlayacak olan daire danıştay 1. dairesi. buraya yapılan yeni atamalarla olası bir olumsuz kararın önüne geçmiş oluyor başbakan.
- tutuklu gazeteciler için başbakan'ın terörist egemen bağış'ın tecavüzcü demesini düşünün mesela. şimdi o terörist ve tecavüzcüler tahliye ediliyor o zaman?
- ve son bir örnek vermek istiyorum. malum sivas davası dün zamanaşımına uğradı. o davanın ilk duruşmalarında sanık avukatlığı yapan 8 kişi akp milletvekili oldu, hatta bir tanesi halen devlet bakanı. sivas davası için akp'nin neden kılının kıpırdamadığının ispatı değil midir bu? oy uğruna dersim katliamını sürekli gündeme getiren başbakanın daha kendi döneminde yargılanan katliamlara sessiz kalmasının sebebi nedir?
- daha pek çok şey saymak mümkün. sadece somut bir kaç örnek vermek istedim. birazcık olsun düşünürsünüz umarım bunları. bu ülke bunu hak etmiyor bence.
- eskilerden başlayalım. mesela bir yücel aşkın vardı. van 100. yıl üniversitesi rektörü. bu adam rektör yardımcılarıyla birlikte tutuklandı. bu tutuklama hukuk teamülleri hiçe sayılarak yapılan ilk akp icraati olarak dikkat çekti. yücel aşkın cemaatin hedefi olmuştu ve cemaat -hukuk aracılığıyla- rektöre meydan okudu. sonuç? yücel aşkın beraat etti ama süreç sonuçlanmadan yardımcısı cezaevinde intihar etti. bir an için o insanın çocuğu olduğunuzu düşünün ne hissederdiniz acaba?
- mesela suudi kralının başbakan'a gönderdiği hediyeler konusu var. meclis soru önergeleriyle sorulmasına rağmen bir türlü cevaplanmadı. bilgi edinme kanunu çerçevesinde başbakanlık'a sorduğunuzda "bu konuda elimizde bilgi ve belge yoktur" yanıtını alıyorsunuz. yani bu şu demek; alınan hediyeler kayda geçirilmedi. siz o çok "dürüst" başbakanınıza bunu yakıştırıyorsanız eyvallah.
- özelleştirme konularında yaşanan pek çok yanlışlık/yolsuzluk var. bunları tek tek saymayla bitecek gibi değil. ama satıldıktan bir kaç ay sonra 3-4 katı fiyatla başka şirketlere satılan kurumlar ne durumda olduğumuzu özetliyor olsa gerek.
- başbakan'ın erdal eren'e ağladığı sahne herkesin gözünün önündedir sanırım. ama aynı başbakan'ın polis şiddetiyle öldürülen bir emekli öğretmen için "ben bilmem" demesi de onun samimiyetinin göstergesidir.siz teröristleri davul zurnayla sınır kapısından sokan bir başbakan'ın protesto hakkını kullanan bir vatandaşa bu kadar kin duymasını hoş buluyor musunuz?
- hiç bir dönemde olmadığı kadar özel yetkili mahkemeler ve savcılar etkin durumda. öyle ki şemsiyeyi dahi terör örgütü delili sayıp, öğrencileri terörist addedebiliyor ve onları tutuklayabiliyorlar. peki ne yapmış bu öğrenciler? iddianameden söyleyelim, parasız eğitim, parasız ulaşım istemiş ve hükümeti protesto etmiş. vicdanınız bunu onaylıyor mu?
- deniz feneri davası da unutulan konular arasında. hani bir köstebek mevzusu vardı beşir atalay için. içişleri bakanı'nın özel koruma müdürü gecenin bir yarısı - içişleri bakanlığı özel kalemi'nden- bir arama yapıyor ve bu şekilde başlayan telefon trafiği şüphelilere kadar ulaşıyor. şüphelilere arama yapılacağı bilgisi veriliyor. özel koruma müdürü evinden yapmıyor bu aramayı içişleri bakanlığı özel kalemi'nden yapıyor.üstelik dönemin içişleri bakanı olan beşir atalay deniz feneri şüphelileriyle geçmiş dönemde iş ortaklığı olan bir isim. tüm bunları bir arada düşününce desteklediğiniz partinin adındaki "adalet" sıfatını hakedip etmediğine kendiniz karar verin.
- kişiye özel kanunları gördük ve hala da görüyoruz. erbakan'ı kurtarma yasasından tutun,hüseyin üzmez yasasına kadar uzanan bu sürecin son halkası mit yasası. hiç mi düşünmüyorsunuz ki niye mit kanunu apar topar değiştirildi? neyin korkusu bu? başbakan mit'e güvense böyle mi davranırdı. üstelik genelkurmay'ın kozmik odalarına bile savcıların girdiği bir dönemden bahsediyoruz. konu mit olunca değişen ne başbakan'a uzanacak olması mı?
- mit kanununu değiştirmekle kalmadık, danıştay 1. daire üyelerini de toptan değiştirdik. mit kanunu ile danıştay ne alaka diyebirsiniz açıklayayım hemen. başbakan mitçilerin yargılanmasına izin vermezse yapılacak olan itirazı karar bağlayacak olan daire danıştay 1. dairesi. buraya yapılan yeni atamalarla olası bir olumsuz kararın önüne geçmiş oluyor başbakan.
- tutuklu gazeteciler için başbakan'ın terörist egemen bağış'ın tecavüzcü demesini düşünün mesela. şimdi o terörist ve tecavüzcüler tahliye ediliyor o zaman?
- ve son bir örnek vermek istiyorum. malum sivas davası dün zamanaşımına uğradı. o davanın ilk duruşmalarında sanık avukatlığı yapan 8 kişi akp milletvekili oldu, hatta bir tanesi halen devlet bakanı. sivas davası için akp'nin neden kılının kıpırdamadığının ispatı değil midir bu? oy uğruna dersim katliamını sürekli gündeme getiren başbakanın daha kendi döneminde yargılanan katliamlara sessiz kalmasının sebebi nedir?
- daha pek çok şey saymak mümkün. sadece somut bir kaç örnek vermek istedim. birazcık olsun düşünürsünüz umarım bunları. bu ülke bunu hak etmiyor bence.
kadrolasma adam kayirma karsi olana her türlü haksizligi yapma haram yeme hak gaspetme gibi konularda hic bi sikinti duymayan insanlarin ileri derecede sempatizanligini yaptigi siyasi olusum
adalet anlayışı sadece en büyük adalet binasını yapmakla gurur duymak olan, ülkeyi değil yandaşlarını kalkındırmakla kafayı bozmuş, tek bir adam etrfında yalakalık yapan bir sürü dalkavuğun içinde barındıran ampul zımpırtısı.
Not: üniversiteden irtica faliyetleri nedeniyle atılan kişilerin milli eğitim bakanı olduğu bir kabine ve yönetim anlayışı için kelimler kifayetsiz kalıyor.
Not: üniversiteden irtica faliyetleri nedeniyle atılan kişilerin milli eğitim bakanı olduğu bir kabine ve yönetim anlayışı için kelimler kifayetsiz kalıyor.
eleştirilme eşiği malesef çok aşağılarda olan siyasi partidir.
türkiye'nin başına gelen en kötü şeylerden biri. redhack'in reyhanlı ile ilgili belgeleri ortaya çıkardıktan bakalım şimdiki yalanları ne olacak?
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/iste-belgeler-akp-reyhanliyi-onceden-biliyormus-haberi-73430
(bkz: uyuma türkiye uyursan ölürsün)
http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/iste-belgeler-akp-reyhanliyi-onceden-biliyormus-haberi-73430
(bkz: uyuma türkiye uyursan ölürsün)
canım ülkemde adaletten bahsedip de uzaktan yakından pek bi bağ kuramadığım 2. politik kurumdur 1. ise adalet bakanlığı.
uyguladığı baskıcı tavrı fazlalaştırarak devam ettiren parti.
"bizim demokrasi anlayışımız" diye başlayan masallarını dinleyip duruyoruz sürekli. bugün ankara'da rte'yi karşılamak için şoförler odası bütün taksicilere katılımı zorunlu tutuyor. bu mu demokrasi anlayışı? oraya sizin zorunuzla gelen kalabalıktan mı medet umuyorsunuz?
"bizim demokrasi anlayışımız" diye başlayan masallarını dinleyip duruyoruz sürekli. bugün ankara'da rte'yi karşılamak için şoförler odası bütün taksicilere katılımı zorunlu tutuyor. bu mu demokrasi anlayışı? oraya sizin zorunuzla gelen kalabalıktan mı medet umuyorsunuz?
"adalet" kısmına bir örnek:
https://pbs.twimg.com/media/BNlLNOdCAAIbtk0.jpg:large
https://pbs.twimg.com/media/BNlLNOdCAAIbtk0.jpg:large
bir kesim tarafından ana avrat sövülüp, bir kesim tarafından da ölümüne sevilen parti. ne yazık ki toplumdaki kutuplaşma top3'üne girecek olan kurum. şahsımca kalkınma alanında büyük başarılar sağlamıştır. adalet olarak ise hayali darbe olan yahudi paşaları içeri aldırması bile yetmiştir.
Ne adalet ne kalkınma...
ekseni "gaz" olan parti. şöyle ki;
parti ismi bir kere çok (vurgula: gaz). söylemler falan acayip (vurgula: gaz)a gelmiş kimselerce "kitle"yi (vurgula: gaz)a getirmek konusunda son derece başarılı. muhalif görüşlere sıfır tolerans; adeta (vurgula: gaz)âya gider gibi hareket ederek göstericileri (vurgula: gaz)a boğuyorlar.
amma ve lakin gerek milletvekilliği kademesi olsun, gerek belediye başkanı veya genel başkan; herhangi bir üyesi çıkıp konuştuğunda "ulan (vurgula: gaz) çıkarsa daha anlamlı sesler çıkarırdı." diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
parti ismi bir kere çok (vurgula: gaz). söylemler falan acayip (vurgula: gaz)a gelmiş kimselerce "kitle"yi (vurgula: gaz)a getirmek konusunda son derece başarılı. muhalif görüşlere sıfır tolerans; adeta (vurgula: gaz)âya gider gibi hareket ederek göstericileri (vurgula: gaz)a boğuyorlar.
amma ve lakin gerek milletvekilliği kademesi olsun, gerek belediye başkanı veya genel başkan; herhangi bir üyesi çıkıp konuştuğunda "ulan (vurgula: gaz) çıkarsa daha anlamlı sesler çıkarırdı." diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?