Abdullah Avcı ile yaşadığımız en temel sorunun kan uyuşmazlığı olduğunu düşünüyorum. Farklı kan grubundan olan insanların birbirine kan vermesinin sonuçları da ölümcüldür. Bizdeki durumda da henüz bir ölüm yok ama sanki adım adım hem Abdullah Avcı ölüyor hem de biz...
Beşiktaş'ta Tribünün fakir ya da zengin hangi kesiminden olursa olsun, aynı düşüncenin birleştirdiği bu kitle değişmez bir profil çizer. Pazaryeri’nden Akaretler Yokuşu’na ya da Orta Bahçe’den Barbaros çıkışlarına dağılmış olsa da bir bağlılık zihniyeti sürdürür. Dikilitaş’tan Fulya’ya uzanır bu zihniyet. Bir kuşak öncesinde de böyleydi, sonrasında da öyle olacak. Kitle de bunun farkında. En büyük futbolcusu da Başkanı da olsa kendisini temsil ettiğini bilir. Temelde kulüp taraftar ilişkisinden çok, sanki büyük bir aile manzarası çizilir. Bu da Beşiktaş’a mahsus geleneksel bir manzaradır. Diğerlerinden biraz daha farklı bir ortam vardır. Komşuluk gibi, aileden biri saymak ve sayılmak gibi bir şeydir bu.
Biz de Abdullah Avcı'yı bu aileye katmak istedik. Belki çok çaba sarf etmedik ama en azından denedik. Ama en başta dediğim gibi farklı kan gruplarına sahibiz. Bu öyle bir şey ki, sonradan zorlamayla da olmuyor maalesef. Tarifi de kelimelerle mümkün değil. Belki bir örnekle anlatabilirim: 2013 yılında Avrupa’dan eleneceğini bile bile, yolu olmayan Olimpiyat Stadı’na akın eden 80.000 taraftar vardı. Bu sezon ise yense belki de liderle puanı eşitleyeceği Malatya maçına, hafta sonu ve hava güzel olmasına rağmen anca 30.000 kişi gidiyor.
Bir kere o kan uyuşmadı mı da bir daha ne yaparsanız yapın nafile. Tüm bu uyuşmazlık da en neticesinde sahada oynanan oyuna ve tribüne yansıyor. Mevcutta sahada yanlış hakem kararına bile tepki vermeyen, oynadığı oyundan zevk almayan bir topluluk var. Tribünde de mutsuz, umutsuz seyirciler. Son tabloda hem sahadakilerin hem tribündekilerin ruhu çekiliyormuş gibi bir görüntü var.
Burada anlatmaya çalıştığım şeyler maddi olanaksızlık değil, transfer politikası değil, teknik-taktik hiç değil. Bir ruh eşi meselesi, bir kan uyumu meselesi bu. Her zaman istikrardan yana olan ben bu sefer kan değişiminden başka çare olmadığını düşünüyorum. Abdullah Avcı’ya da emekleri için teşekkür eder, bundan sonraki kariyerinde başarılar dilerim.
Beşiktaş, kaybederek kazanmayı, direnerek başkaldırmayı öğrenmiş insanların mirasıdır. Mirasa uygun kişilerle buluşmak ümidiyle…
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?