28 mayıs 1999 çanakkale dardanelspor beşiktaş maçı

isyan devrim beşiktaş
1998-1999 sezonun son maçı. galatasaray'ın şampiyonluğu garantiydi ve çanakkale dardanelspor da küme düşmüştü. o sebeple olmalı ki beşiktaş 18 yerli futbolcuyla sahaya çıkmıştı. hakan çalışkan, savaş kaya, tayfur havutçu, ali eren beşerler, alpay özalan, rahim zafer, serdar topraktepe, nihat kahveci, mehmet özdilek ve aydın tuna ilk onbirimizdi. yedek kulübemizde de sertaç kale, mutlu topçu, ayhan akman, hüseyin anekli, ertuğrul sağlam, tunç kip, ilhan şahin vardı. savaş, nihat ve mehmet'in ilk on üç dakika içinde gelen gollerine karşılık 86. dakikada bülent uygun'dan geldi ve maç 3-1 bitti. çanakkale dardanelspor bir daha birinci lige çıkamadığı için birinci ligde oynadığı son maç da budur.

bu maçın benim açımdan önemi ise o maçı çok yakından takip edebilme şansına sahip olmamdır. o zamanlar çanakkale dardanelspor alt yapısında kaleciydim. alt yapıdaki futbolcular sırayla maçlarda top toplayıcı olurlardı, ben de şansıma bu maçta top toplayıcı olmuştum. o gün yaşadığım heyecanı tarif edemiyorum. maçtan bir önceki gece uyuyamamıştım beşiktaşlı futbolcuları yakından göreceğim için.

maçtan birkaç saat önce çanakkale 18 mart stadı'na geldik. orta hakem bizi topladı ve yapmamız gerekenleri anlattı, ama benim aklım orada değil; sahayı kontrol eden beşiktaşlı futbolcularımızdaydı. efsanemiz şifo mehmet oradaydı işte, tayfur ve o zaman beşiktaş'ın ve türkiye'nin en pahalı transferi olan ayhan'la muhabbet ediyorlardı. alpay, ertuğrul, mutlu, hakan, nihat, ali eren... daha sonra hakemin konuşması bitti ve biz de sahaya daldık. hemen 2 arkadaşımla beraber ayhan ve tayfur'un yanına koşmuştuk. onların konuşmalarına dikkat etmeden araya girdik; "abi biz beşiktaşlıyız. sizi çok seviyoruz, maçtan sonra formanızı verebilir misiniz?" dedik. ayhan bir anda döndü; "bi rahat bırakın amına koyim ya, sizden rahat yok mu oğlum? bir şey konuşuyoruz şurada, siktirin gidin!" dedi. şok olmuştum, ne olduğunu anlamadım, ne yapacağımı bilemedim. sonra tayfur döndü ve "kusura bakmayın çocuklar, biraz sinirli şimdi. maçtan sonra gelin görüşelim." dedi, biz de oradan uzaklaştık.

o gün ne kadar üzüldüğümü, hayallerimin ne kadar yıkıldığını anlatamam. evet ayhan için işler kötü gidiyordu, beşiktaş'ta kalıcı olamamıştı. fakat ufacık çocuklara öyle bir tepki vermek ne kadar doğru bilmiyorum. neyse sonra beşiktaşımdan gitti ve hak ettiği yeri buldu.

biz ayhan'la uğraşırken bizim diğer kaleci gidip hakan'dan eldivenlerini istemiş. o da maçtan sonra eldivenlerini vermişti. bizim çocuk beşiktaşlı olmamasına rağmen vermedi o eldivenleri ve şu an sakladığını zannetmiyorum. o zamandan belliymiş yanlış ata oynayacağımız. o eldivenleri alsam, şu an odamdaki en özel yerde duruyor olurdu eminim. neyse kısmet değilmiş, belki de futbolcuların gerçek yüzünü görmeliymişiz biz de demek ki.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol