26 ağustos 2012 beşiktaş galatasaray maçı

forzaquila
maçın üstünden bir gün geçmiş ve ben yavaş yavaş kendime gelirken analiz yapmak farz oldu tabi.

maçtan önce beraberlik iyi bir sonuçtu kafamda, sonuçta ne zaman ne yapacağı belli olmayan cenk, henüz birbirlerine alışmamış sivok-escude ikilisi, rakibin hamit-selçuk-melo üçlüsüyle ezebileceği orta sahamız, gol umudumuz holosko...

zaten maça felaket başladık, dakika bir bile değilken golü yiyorduk ya,biraz umut bulut'un futbol zekasının kısıtlı olması biraz da şansımız korudu bizi.

yalnız ilk yarıyla ilgili şunu söyleyeyim; savunmamız tek kelimeyle rezaletti. arkaya atılan her top tehlike yarattı.

beşiktaş'ın bu sene başarılı olma yolunun birkaç kilit noktadan geçtiğini söyleyeyim;

1-takım it gibi mücadele edecek, oyuncular düşene kadar koşacak, ciğer tüketecek ki teknik eksikliği mücadeleyle kapatabilsinler.

2- fernandes bu takımın lideri. özellikle önemli maçlarda en üst düzeyde oynayacak.

3- senin hücum gücün zaten kısıtlı, o zaman savunman çok iyi olacak.

dünkü maçta ilk iki maddenin işlediğini söyleyebiliriz. savunma ise ikinci yarıda toparlanabildi.
bir gol bulmamız için ya kontratak ya da duran top gerekiyordu ve fernandes resmen melo'ya al da at dedi, öne geçtik. zaten bu gol melo'nun sinirlerini bozdu, akabinde fatih terim onun görmesi muhtemel kırmızı kartı düşünüp ikinci yarıya amrabat'la başladı. bu da bekleneni vermedi, üstüne üstlük orta saha üstünlüğü bize geçti.

holosko çok ilginç bir adam. yeryüzünde ters geldiği tek takım galatasaray kendisinin, her galatasaray maçında sahada olması şart, ayrıca kısıtlı olan yeteneğinin yanında tam bir takım oyuncusu olduğunu es geçmemek lazım. rakip kaleyle savunması arasında ciğeri tükenene kadar koşup yararlı olmaya çalışıyor. yeni numarası umarım hayırlı olur, 37 numarayla çok gol atar umarım. attığı ilk golde beni çok şaşırttı düzgün vuruşu. pektemek'in sakatlığı süresince belki de kendisini inside forward yani kanattan içeri kat edip golcü olarak görev yapabilen adam olarak kullanmamız mantıklı olabilir.
ama şunu da belirteyim, kendisi açık alan oyuncusu olduğundan kapalı defanslara karşı yine etkisiz kalacaktır, sakın beklentilerinizi yüksek tutmayın onla ilgili.

olcay şahan'ı transfer edildiği günden beri destekliyorum. iyi bir tekniği var. çok hızlı değil ama oyun zekası bizim için çok değerli.

mustafa pektemek bu sene en önemli silahlarımızdan biri olacaktı, inanılır gibi değil bu talihsizlik. maçı kaybetseydik de mustafa'ya bir şey olmasaydı keşke. içim acıdı. yokluğunda muhakkak bir golcü alınması lazım ama bu isim danko lazovic olmamalı. yırtıcı bir golcü lazım bize.

şu konuda uyarmak istiyorum taraftarı; sakın ama sakın bu maç şaşırtmasın. çünkü bu takım galatasaray'a 3 gol atarken yarın bir gün akhisar karşısında pozisyon bile bulamayabilir. hücum gücü gerçekten çok kısıtlı takımın.

quaresma insanının oynatılmasından yanayım. sonuçta bu adam eğer piyasa yapmak istiyorsa beşiktaş'ta başarılı olması şart. aklı başında her futbolcu bunu düşünür. kendisinin hırslandığını da düşünüyorum. ayrıca bu sürüncemenin devamı beşiktaş'ta huzursuzluk yaratacaktır. al adamı de ki 'sana şans veriyorum. bu takıma uyum sağlayacaksın, mücadele edeceksin.' oynat, eğer ki laubalilik ederse zaten kendi ipini çekecek, bazı çevrelerden gördüğü desteği de kaybedecek zaten. ancak yaşla beraber olgunlaşıp bir de sahaya kalitesini yansıtırsa o zaman beşiktaş 2 gömlek üstün hale gelir. quaresma sorununu bitirmenin tek yolu budur, şans vereceksin, arenaya salacaksın adamı.

bülent yıldırım,burak yılmaz,erdinç sezertam üçlüsüne ne diyeyim bilmiyorum. daha doğrusu dediğimi dedim de buraya ne yazayım bilemiyorum sahiden. pozisyon alengirli bir pozisyon, eyvallah. ancak faul (b: olsa dahi) ceza sahasının dışında. ki pozisyon senin gözünün önünde, sen devam ettirdikten sonra ne halt yemeye yardımcına icazet ediyorsun be adam? yardımcı o pozisyonu nasıl görecek? bu kararın anlamı 'ne olur nolmaz,penaltıysa ve vermezsem ağzıma sıçarlar, yardımcı penaltıyı verdi zaten işin içinden çıkarım' çakallığıdır. ama yazıklar olsun.

burak yılmaz'a da yazıklar olsun. bugün trt'de yorumculuk yapıyor arif erdem, 10 yıl sonra da burak gülerek anlatır bu maçtaki ve diğer vukuatlarını. çünkü bu ülkenin futbol ekseni bu kadar sığ.

beşiktaş zaten sürünüyor, hiç avrupa fatihi galatasarayı yenip de havaya girmesine katlanamayız vallahi, sürünsün pezevenkler deyip reytinge dayalı lig yarışı şekillendirmek nasıl bir şerefsizliktir allah aşkına?
bu yüzden kapattığım süper lig aboneliğimi aktive etmeyeceğim. ayda 10 liraya hd kalitede premier lig izlerim, çatır çatır futbol izlerim ama sizin iğrenç tezgahlarınıza para dökmem.

samet aybaba elindeki kadroyu biliyor, bu ligi devam ettiremeyeceğimizi de biliyordur herhalde. ne akla hizmet drenthe transferini veto ettiğini anlamadım ama kısa sürede transfer yapılması şart.

son temennim bu maçtaki direnişin,mücadelenin takıma özgüven olarak dönmesi. rakipleri mücadelesiyle bezdiren, savunmasıyla döven bir takım izlemek dileğiyle.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol