futbol branşı için konuşacak olduğumuzda karşımıza çıkan durum. hangi beşiktaşlı ile konuşsam, durum bu. 7 senelik şampiyonluk özlemi, hepimizin gözü önünde cereyan eden ve 16 şubat 2016 turgay demir'in köşe yazısı'nda da açıkça belirtilen perde arkası faaliyetler, stresli geçen maçlar derken şirazemiz kaymış olabilir biraz.
biraz sakin olalım bence... ortada çok iyi giden bir futbol takımı var. ibre bu sezon tamamen bizden yana ama teknik direktöründen, taraftarına kadar camiaya eğer bu kadar büyük bir telaş hakim olursa yine sonuç alamayız.
o yüzden, 17 şubat 2016 beşiktaş mersin idman yurdu maçı ilk hedefimizdir; ileri![ybkz]swh[/ybkz]
2015-2016 sezonunda beşiktaş taraftarına hasıl olan sinir hali
taraftarın kendi takımına olan güvensizliğinden değil, bu aşağılık ülkede sporun, özellikle futbolun içinde ne tip oyunlar döndüğünün farkında olmasından kaynaklanan sinir halidir.
şampiyonluk yolundaki rakibin sürekli olmayan penaltılarla, oynadığı takımın gördüğü anlamsız kırmızı kartlarla maç kazansın, sen ise hakkın olan maçlarda aleyhine yapılan hatalarla puan kaybet.
oynadığın bir maçta rakibin 3 oyuncusundan biri ikinci sarı kartı görmez, durumun farkında olan hocası 10 kişi kalmamak için o oyuncuyu oyundan alır.
diğeri 2 kere kırmızı kart çıkarılabilecek bir hareket yapar. pozisyon maçın ilk yarısı bitirilerek geçiştirilir. sonra bu atılmayan terörist kılıklı oyuncu ikinci yarıda bir de gol atar. fakat lacivertli "göt"e yapılan benzer hareket hem penaltı hem de rakibi 10 kişi bırakmakla cezalandırılır. ayrıca bu oyuncu direkt kırmızı değil de ikinci sarı karttan atıldığı için şerefsizlikten ciğeri çürümüş "seyirci" topluluğu da salya sümük ortaya dökülür.
son olarak aynı maçta rakibin başka bir oyuncusu benim saydığım tam 3 sarı kartın ikisinden muaf tutulur ve maçın son düdüğüne kadar oyunda kalır.
söz konusu rakibinin forveti başka bir lig maçında ikili mücadele sonrası ceza sahasında yerde kalır. savunma oyuncusunun topa müdahale ettiğini kendisi de çok iyi bilmektedir. yerden korner direğini işaret ederek kalkan bu oyuncu birden bire bir penaltı ile ödüllendirilir. ne tesadüftür ki bu penaltıyı veren hakem bizim maçımızda ceza sahasında cenk tosun'a yapılan harekette oyunu devam demiştir. topu rakipten kurtaran cenk tosun'un önüne geçmeye çalışan rakibinin topa hiçbir teması yoktur ve ayağını cenk'in aktif ayağının önüne koyarak düşmesine neden olmaktadır.
aynı maçta gökhan töre'nin ofsayt gerekçesiyle kesilen ve %90 oranda golle sonuçlanabilecek bir pozisyonu da yan hakem tarafından kesilmiştir. ancak kupa maçında benzer pozisyondaki rakip takım oyuncusu süzülememiş ve savunmanın en önemli ismi diyebileceğimiz oyuncumuz ofsayt pozisyonundaki oyuncuya müdahalesi yüzünden oyundan atılmış, üstelik çok önemli bir lig maçında da oynayamamış, bu maça devşirme savunma oyuncularıyla çıkmak zorunda kalmışız.
2003-2004 sezonunun adeta bir fotokopisini yaşamaya başlamışken hangi sakinlikten bahsediyorsunuz siz? rakibiniz olacak genel ev kılıklı kulübün başkanı haklı ya da haksız kaybettikleri her puandan sonra çıkıp ortalığı karıştırıyor, futbol takımı sahada yaptığı bütün pisliklere rağmen her maçı kazanıyor, sonra beşiktaş taraftarı sakin olmalı. eğer biraz daha sakin olup, susmaya devam edersek bu ayın 29'unda bu düzenin şakşakçılarının fişi çekeğinden hiç kuşkunuz olmasın. sonrasında bir de bunların "göt" taraftarının "koyduk mu?" geyiklerini dinleriz günlerce. heriflerin 4 yıldızlı forma bastırdığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta. eğer gerçekse bu ne güven amk? müneccim boku mu yediniz? daha 13 hafta varken ligin sonunu biliyorsanız eğer o zaman çıkıp da oynamayalım boşuna. en azından oyuncularımız sakatlanmazlar amk!
işte taraftarımızdaki sinir ve karamsarlık hali yukarıda verdiğim ve genel durumun sadece küçük bir parçası olan örnekten dolayı kaynaklanmaktadır. yoksa kişisel fikrim, bu takım bitime 3 hafta kala şampiyon olabilecek güçtedir. ama sen aleni bir şekilde tekme yiyip hakem tekme atan oyuncuyu oyundan atmak yerine maçın ilk yarısını bitiriyorsa ve buna karşılık lacivertli "göt"ün bir maçında rakibin ayağına basan mehmet topal kırmızı kart görüp oyundan atılması gerekiyorken ayağına basılan oyuncu oyundan atılıyorsa kimse bana sakin olmaktan bahsetmesin.
rizespor gibi güçlü bir takımı uydurma bir penaltıyla yendiler. as kadrosundan tam 8 eksiği olan kasımpaşaspor 10 kişi kaldı. göt zoruyla 1-0 kazandıkları kayserispor maçında rakip 10 kişi kaldı. eskişehirspor 10 kişi kaldı. sorarım sizlere, beşiktaş'ın bu takımlarla oynayacakları maçların hepsini kayıpsız atlatması mümkün mü?
şampiyonluk yolundaki rakibin sürekli olmayan penaltılarla, oynadığı takımın gördüğü anlamsız kırmızı kartlarla maç kazansın, sen ise hakkın olan maçlarda aleyhine yapılan hatalarla puan kaybet.
oynadığın bir maçta rakibin 3 oyuncusundan biri ikinci sarı kartı görmez, durumun farkında olan hocası 10 kişi kalmamak için o oyuncuyu oyundan alır.
diğeri 2 kere kırmızı kart çıkarılabilecek bir hareket yapar. pozisyon maçın ilk yarısı bitirilerek geçiştirilir. sonra bu atılmayan terörist kılıklı oyuncu ikinci yarıda bir de gol atar. fakat lacivertli "göt"e yapılan benzer hareket hem penaltı hem de rakibi 10 kişi bırakmakla cezalandırılır. ayrıca bu oyuncu direkt kırmızı değil de ikinci sarı karttan atıldığı için şerefsizlikten ciğeri çürümüş "seyirci" topluluğu da salya sümük ortaya dökülür.
son olarak aynı maçta rakibin başka bir oyuncusu benim saydığım tam 3 sarı kartın ikisinden muaf tutulur ve maçın son düdüğüne kadar oyunda kalır.
söz konusu rakibinin forveti başka bir lig maçında ikili mücadele sonrası ceza sahasında yerde kalır. savunma oyuncusunun topa müdahale ettiğini kendisi de çok iyi bilmektedir. yerden korner direğini işaret ederek kalkan bu oyuncu birden bire bir penaltı ile ödüllendirilir. ne tesadüftür ki bu penaltıyı veren hakem bizim maçımızda ceza sahasında cenk tosun'a yapılan harekette oyunu devam demiştir. topu rakipten kurtaran cenk tosun'un önüne geçmeye çalışan rakibinin topa hiçbir teması yoktur ve ayağını cenk'in aktif ayağının önüne koyarak düşmesine neden olmaktadır.
aynı maçta gökhan töre'nin ofsayt gerekçesiyle kesilen ve %90 oranda golle sonuçlanabilecek bir pozisyonu da yan hakem tarafından kesilmiştir. ancak kupa maçında benzer pozisyondaki rakip takım oyuncusu süzülememiş ve savunmanın en önemli ismi diyebileceğimiz oyuncumuz ofsayt pozisyonundaki oyuncuya müdahalesi yüzünden oyundan atılmış, üstelik çok önemli bir lig maçında da oynayamamış, bu maça devşirme savunma oyuncularıyla çıkmak zorunda kalmışız.
2003-2004 sezonunun adeta bir fotokopisini yaşamaya başlamışken hangi sakinlikten bahsediyorsunuz siz? rakibiniz olacak genel ev kılıklı kulübün başkanı haklı ya da haksız kaybettikleri her puandan sonra çıkıp ortalığı karıştırıyor, futbol takımı sahada yaptığı bütün pisliklere rağmen her maçı kazanıyor, sonra beşiktaş taraftarı sakin olmalı. eğer biraz daha sakin olup, susmaya devam edersek bu ayın 29'unda bu düzenin şakşakçılarının fişi çekeğinden hiç kuşkunuz olmasın. sonrasında bir de bunların "göt" taraftarının "koyduk mu?" geyiklerini dinleriz günlerce. heriflerin 4 yıldızlı forma bastırdığı söylentileri dolaşıyor ortalıkta. eğer gerçekse bu ne güven amk? müneccim boku mu yediniz? daha 13 hafta varken ligin sonunu biliyorsanız eğer o zaman çıkıp da oynamayalım boşuna. en azından oyuncularımız sakatlanmazlar amk!
işte taraftarımızdaki sinir ve karamsarlık hali yukarıda verdiğim ve genel durumun sadece küçük bir parçası olan örnekten dolayı kaynaklanmaktadır. yoksa kişisel fikrim, bu takım bitime 3 hafta kala şampiyon olabilecek güçtedir. ama sen aleni bir şekilde tekme yiyip hakem tekme atan oyuncuyu oyundan atmak yerine maçın ilk yarısını bitiriyorsa ve buna karşılık lacivertli "göt"ün bir maçında rakibin ayağına basan mehmet topal kırmızı kart görüp oyundan atılması gerekiyorken ayağına basılan oyuncu oyundan atılıyorsa kimse bana sakin olmaktan bahsetmesin.
rizespor gibi güçlü bir takımı uydurma bir penaltıyla yendiler. as kadrosundan tam 8 eksiği olan kasımpaşaspor 10 kişi kaldı. göt zoruyla 1-0 kazandıkları kayserispor maçında rakip 10 kişi kaldı. eskişehirspor 10 kişi kaldı. sorarım sizlere, beşiktaş'ın bu takımlarla oynayacakları maçların hepsini kayıpsız atlatması mümkün mü?
Fener "bu şekilde" şampiyon olursa bende oluşacak psikoloji. Zaten fenerli arkadaşlarıma şampiyonluğu kutladıkları takdirde hepsini döveceğimi söyledim. Sol'umun demir olduğunu bildiklerinden hiçbiri buna cesaret edemez tabii.
uzun süredir özlediğimiz futbol ve enerjiyle oynamamıza rağmen şampiyon olamama ihtimalimizin bizi soktuğu haldir. Ayrıca uzun süredir süregelen statsızlıkta bunda etkilidir ki herkes bu futbolla bu imkanssızlıklarda şampiyon olmalıyız aksi olamaz modunda. Umarım hayal kırıklığı yaşamayız, stadımızda şampiyonluğumuzu kutlar yeni sezonumuzada şampiyon olarak stadımızda başlarız. Düşünmesi bile tüm sinirlerimi alıyor.
bende olmayandır zira ben çok rahatım. bu sene hakemler bize karşı olamazlar, buna kimsenin gücü yetmez. derbilerde ilk yarı ilk kez adil düdükler gördük, ben bunun devamının geleceğine inanıyorum, ancak bizi şampiyonlar yapmazlar psikolojisine girilirse bu en büyük tehlike, bu nedenle konya maçı sonrası yapılan açıklamayı da onaylamadım. bu takım rahat rahat şampiyon olacaktır, yeterki abuk subuk, kezban prsikolojisine girilmesin.
direkt altına yazılanlarla bile kendini doğrulayan başlık olmuştur sanırım.
"müneccim boku" yemedim ama az biraz futbol oynamışlığım, belki yüzlerce maç izlemişliğim, birçok futbol sezonunu yakından takip etmişliğim var. ha, tabi ki kesin konuşamayız ve tabi ki bunlar sadece (vurgula: benim) tecrübelerim ve bu tecrübeler de bu sezonun göstergelerini kendimce yorumlamama yetiyor ve aynı tecrübeler, bu göstergelerin serinkanlı davranılmaması halinde nasıl tersine dönebileceği hususunda da önemli veriler sağlıyor.
şimdi biraz göte göt diyelim o zaman. rahatlıkla manipüle edilebilir bir kesim var maalesef taraftarlar arasında. ilk tökezlemede zırıldamaya başlarlar bunlar. salya sümük ezberledikleri birkaç cümleyi sarf ederler her seferinde. bu "güruh"un ruh halini rakip takım taraftarlarının sosyal medyadaki insafı belirler. "adam 4 yıldızlı forma bastırmış yaaaa!" diye kimden çıktığı belli olmayan iddialar ile ortalığı velveleye verirler. ben söyleyeyim, forma bastıysa bile zamanında o kamyon kamyon gelen formaların üç yıldıza geçilemediğinde pendik'te yakıldığını da biliriz biz; kimse canını sıkmasın.
tekrar söylüyorum, bir sakin amk... takım oynarsa -ki oynuyor- kimse kimsenin elinden şampiyonluğunu alamayacak bu sene. sinirlerine çok hakim değilsen gitme amk maçlara. böyleleri yüzünden takım psikolojisi etkilensin istemiyorum ben artık. bak mesela 14 şubat 2016 başakşehir beşiktaş maçında ne güzel tribün vardı. gol de yiyebilirsin, maç da kaybedebilirsin ama şampiyonluk daha makro bir mevzu. altta kaldım diye yerinmeyeceksin, üstte kaldım diye sevinmeyeceksin.
"müneccim boku" yemedim ama az biraz futbol oynamışlığım, belki yüzlerce maç izlemişliğim, birçok futbol sezonunu yakından takip etmişliğim var. ha, tabi ki kesin konuşamayız ve tabi ki bunlar sadece (vurgula: benim) tecrübelerim ve bu tecrübeler de bu sezonun göstergelerini kendimce yorumlamama yetiyor ve aynı tecrübeler, bu göstergelerin serinkanlı davranılmaması halinde nasıl tersine dönebileceği hususunda da önemli veriler sağlıyor.
şimdi biraz göte göt diyelim o zaman. rahatlıkla manipüle edilebilir bir kesim var maalesef taraftarlar arasında. ilk tökezlemede zırıldamaya başlarlar bunlar. salya sümük ezberledikleri birkaç cümleyi sarf ederler her seferinde. bu "güruh"un ruh halini rakip takım taraftarlarının sosyal medyadaki insafı belirler. "adam 4 yıldızlı forma bastırmış yaaaa!" diye kimden çıktığı belli olmayan iddialar ile ortalığı velveleye verirler. ben söyleyeyim, forma bastıysa bile zamanında o kamyon kamyon gelen formaların üç yıldıza geçilemediğinde pendik'te yakıldığını da biliriz biz; kimse canını sıkmasın.
tekrar söylüyorum, bir sakin amk... takım oynarsa -ki oynuyor- kimse kimsenin elinden şampiyonluğunu alamayacak bu sene. sinirlerine çok hakim değilsen gitme amk maçlara. böyleleri yüzünden takım psikolojisi etkilensin istemiyorum ben artık. bak mesela 14 şubat 2016 başakşehir beşiktaş maçında ne güzel tribün vardı. gol de yiyebilirsin, maç da kaybedebilirsin ama şampiyonluk daha makro bir mevzu. altta kaldım diye yerinmeyeceksin, üstte kaldım diye sevinmeyeceksin.
sanırım benim türkçem "yetersiz" kalmış olacak ki derdimizi anlatamadığımız bir takım arkadaşlarımızın aşırı rahat tavırlarıyla yazdıklarımızı ti'ye aldığı başlık olmuş.
birkaç haftaya kadar anlarsınız ne demek istediğimi...
birkaç haftaya kadar anlarsınız ne demek istediğimi...
şampiyonluk özlemi ile baş göstermiş durumdur.
Bunu lehimize çevirmek bizim elimizde. taraftar olarak inancımızı kaybetmeyip sesimiz kesilircesine bağırmak en önemli görevimiz.
bunun karşılığı olarak takım üzerine düşeni yaptığı sürece sırtımız yere gelmez evelallah...
Bunu lehimize çevirmek bizim elimizde. taraftar olarak inancımızı kaybetmeyip sesimiz kesilircesine bağırmak en önemli görevimiz.
bunun karşılığı olarak takım üzerine düşeni yaptığı sürece sırtımız yere gelmez evelallah...
hakkında bjkonline.com yazı yazmayı düşündüğüm konu.
sakin olan ve ne istediğini bilen kazanacak. özellikle bu beşiktaş ise hakemi bile sikip atacak seviyede olduğundan çok rahat olmalı.
edit : yazı eklendi
http://www.bjkonline.com/kose-yazisi/78/besiktas-ve-besiktaslilarin-hakem-isyani.html
sakin olan ve ne istediğini bilen kazanacak. özellikle bu beşiktaş ise hakemi bile sikip atacak seviyede olduğundan çok rahat olmalı.
edit : yazı eklendi
http://www.bjkonline.com/kose-yazisi/78/besiktas-ve-besiktaslilarin-hakem-isyani.html
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?