17 mayıs 2013 banvit beşiktaş maçı

2 /
höwedes
yine kendi ellerimizle verdiğimiz maçlardan bir diğeri. maçın genelinde alan savunmasını çok iyi uyguladık, 4. çeyreğin son 3 dakikasına kadar en az 5 sayı gibi farklarla öndeydik ama banvit her mola dönüşünde bize karşı üstünlük sağladı. yine saçmasapan top kayıpları yaptık. büyük takımlara karşı en kritik zamanları hiç iyi oynamadık, oynayamıyoruz.
forzaquila
sonuyla can yakan maç.[ybkz]swh[/ybkz]
iyi geçtiğimiz iki çeyreğin ardından neredeyse bir periyot bir şey üretmeden rakibi maça ortak ettiğimiz yetmiyormuş gibi, ewing'in son bölümde kullanılmaması[ybkz]swh[/ybkz] ve serkan erdoğan'ın bizim evden üçlük atması...şu son saniye toplarını savunamama işine artık bir şey demiyorum,bütün hayat enerjim vakumla çekildi resmen.
pepük
3. çeyreği önde bitirmemize rağmen kazanamadığımız, bu yüzden sinirlerin gerilmesine sebep olan maç. sona doğru daha ne kadar maç vereceğiz.
gidiyorum bu
işin futbol tarafında malmö'den, axuerre'den, valerenga'dan aslında yeterince antremanlı olan şahsımı bile tribünde bulunduğum yere yığılmamı sağlayan karşılaşma olmuştur. bu tip bir müsabaka sonrası dönüş yolu hiç ama hiç çekilmiyor. yazması daha zor. önce biraz gözlem..

şirin bir salon bandırma kara ali acar salonu. kulübün hemen her turnike kapısında sizi güler yüzle karşılayan genç görevlileri sinema usulü neredeyse oturacağınız yere kadar eşlik ediyor. genel olarak insanlar, eşleri ve çocuklarıyla birlikte hoş bir vakit geçirebilmek adına koltukları doldurmuşlar. ateşli genç taraftar profilini ise ilçeden bulunan iktisadi ve idari bilimler fakültesinin[ybkz]swh[/ybkz] öğrencileri oluşturmakta. unibanvit isminde bir organizasyon hayata geçirmişler ancak -bu maça özel mi bilemiyorum- sayı olarak henüz arzuladıkları seviyede değiller sanki.

maça gelecek olursak ilk çeyreğin başlarında iki takım da hücumda karşılıklı deneme, zorlama ve yer yer de acele atışlarla birbirini yoklasa da sayı üretemediler. devamında oyun tavına gelmeye başladı. belirtildiği üzere işin savunma kısmında özellikle ilk üç çeyrek üst düzey bir mücadele sergileyen bir beşiktaş izledik. boyalı alanda vidmar, falker ve markota üçlüsünün savunma sertliği chuck davis, vladimir stimac ve kenan bajramovic'i sindirdi. ki bu isimler maçı zaten tek haneli sayılarda bitirdi. sammy mejia, kalin lucas, keith simmons üçlüsünü de son bölüme kadar törpülemeyi başardık.

bizde ricky minard ve daniel ewing hücumda maçın içine neredeyse hiç giremediler. bu ikilinin iyi bir maç çıkarabilmesi için iyi başlamaları lâzım. bilhassa daniel ewing ilk bir iki atışı kaçırdığında özgüvenini yitiriyor. devamına ya potaya şut atmaya çekinir hâlde yahut tedirgin bir şekilde bunu yapıyor. bu konuda ewing'in tam tersi ise markota. hırvat power forward ilk beş üçlük denemesini kaçırsın, altıncısını o ana kadar % 100'ile oynamışcasına bir güvenle potaya gönderiyor. markota'ya pek çok maçta beşiktaş tribününden küfredenler ilkokulda konuşanları tahtaya yazarken, kendisi milwaukee bucks forması giyiyordu. şüphesiz o günlerinden artık çok uzakta. ancak beşiktaşlıların yılda 250 - 300 bin dolar verilen bir oyuncudan ne gibi istatistikler beklediklerini merak etmekteyim.

cevher özer'in fiziki durumu istediği işleri yapabilmesine artık engel. darüşşafaka yıllarındaki o atletizmi artık yok. kâğıt üzerinde dört numara gibi dursa da açık konuşmak gerekirse kariyerinin sonlarında artık bir üç numara gibi oynuyor. tek çıkış yolu yüzdeli atabilmesi. atamazsa tabii olarak uğultular yükselmeye başlıyor.

falker bildiğimiz falker. eğer karşısında kaliteli, üst düzey bir uzun oyuncu yoksa boy dezavantajını çok hissetmeden o ismi hücumda etkisiz kılabiliyor. staff'ın kendisinden istediği de bu zaten. o da istenileni yaptı sadece.

temel eksiğimiz maç zora girdiğinde ipleri eline alarak inisiyatif üstlenip takımın kırılganlığını giderecek oyuncu yokluğu. şu an kadroda bu tipteki tek isim tutku açık. ancak dün akşam olmadı.

soğuk kanlı başlayıp uzun süre bu şekilde deplasmanda oynanan bir play-off maçı için önemli sayı farklarıyla götürdüğümüz karşılaşmayı tecrübeli serkan erdoğan'ın son saniye üçlüğüyle vermek elbette yıkıcı oldu. umarım bunun psikolojik çöküntüsünü iki gün içerisinde atlatırız. mücadele tarafında hiçbir sorun yok. iyi konsantre olmuşlar. terden formaları renk değiştirdi adeta.

istanbul'daki maçı[ybkz]swh[/ybkz] kazanmak zorunlu hâle geldi. 1-1'e gelirse üçüncü maçta bu takımın söyleyecek son bir sözü olduğunu düşünüyorum. içerideki maçta kilit isim beşiktaş taraftarı olur. seri üçüncü maça uzadığı takdirde, bu turu getirirse tutku açık getirir.
deniztarafindakikale
maçı izleyemedim ama iyi ki izleyememişim dedirten maç.

istatistiklere baktığımda maçı bize kaybettirenin top kayıpları olduğunu gördüm. banvit 6 biz 16 top kaybı yapmışız. bunun bir açıklaması olabilir mi ? yani sözüm ona üst düzey bir takım bu kadar istikrarlı şekilde bu kadar top kaybeder mi ?
avcarlıçürük
-----alıntı-----
Beko Basketbol Ligi play-off çeyrek final ilk maçında sahasında Beşiktaş’ı yenerek seride 1-0 öne geçen Banvit’in başantrenörü Orhun Ene, “iyi oynamadık ama kazandık” dedi. Ene, gazetecilere yaptığı açıklamada, 68-65 kazandıkları karşılaşmada, basketbol anlamında kalite bulunmadığını söyledi. Oyunun başında kolay atışları kaçırdıklarını, ilk yarıda istediklerini ritmi yakalayamadıklarını ve bu yarıyı alışık olmadıkları şekilde 20 sayıyla bitirdiklerini belirten Ene, “Bu durum, maç boyunca tempomuzu da olumsuz etkiledi. Maç boyunca ritmimiz iyi değildi. Üçüncü periyotta da iyi değildik ancak dördüncü periyotta baskımızı biraz artırdık. iyi oynamadık ama kazandık” ifadesini kullandı. 20 Mayıs’ta istanbul’da oynayacakları ikinci karşılaşmanın çok zor geçeceğine dikkati çeken Ene, oyuncularının, ilk müsabakadaki gibi çok düşük yüzdelerle mücadele etmeyeceğine inandığını sözlerine ekledi.
-----alıntı-----
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol