taraftarlar üstündeki yıkımının neden bu kadar ağır olduğunu anlamanın pek de güç olmadığı maç.
sinirlendik, üzüldük ama şimdi sakinleştik[ybkz]swh[/ybkz]. yani iki parça bir şeyler karalayabiliriz.
taraftarlarımızın büyük bir bölümü maç başlarken "elensek de önemli değil" düşüncesindeydi. özellikle ligde oynadığımız son maçlarda büyük bir düşüş gözlemliyorduk takımımızda. bu da taraftarın yüksek bir beklentiye girmesini engelledi ve portekiz ligi birincisine karşı alınacak bir mağlubiyet pek de büyütülmeyecekti.
ancak maçın başlangıcından golü yememize kadar olan bölümde ortaya koyulan futbol bir anda bütün beklentiyi pozitif yönde değiştirdi. benim gördüğüm ilk gole kadar adamların kalemize adam gibi şutu bile yoktu. yarı sahalarından çıkmaya korkar haldeydiler. beşiktaş ise ligde oynadığı son maçların aksine, ligin başında oynadığı futbola dönüş yapınca herkes ayaklanıverdi. şahsen ben, 2. golü yiyene kadar devre arası hariç 5. dakikadan itibaren ayakta izledim maçı.
attığımız kalite dolu golden sonra "beraberliği kurtarsak iyidir" düşüncesinden bir anda "biz buradan galip çıkar grubu da birinci bitirip kuralara seri başı olarak katılırız" düşüncesi hakim oldu. tolga'nın akıl almaz hatasıyla kalemizde gördüğümüz ilk gol önce kendisini sonra da taraftarı şoka soktu. hatalı bir gol sonucu paniklediği için bu sefer hamle hatası yaparak kapattığı köşeden yediği ikinci gol ise takım arkadaşlarının tüm güvenini kırıp, geriye düşmenin gerektirdiği tepkiyi verememelerine sebep oldu. yediğimiz üçüncü gol ise takımın tamamen mental olarak oyundan düşmesiyle ilgiliydi.
yani yediğimiz ilk gol zincirleme trafik kazası gibi bir tepkimeye neden oldu. hiç beklenmeyen seviyede bir oyun ile taraftarın havaya girmesi ve yine beklenmeyen bir şekilde işlerin tam tersine dönmesi taraftarımızda büyük üzüntüye ve hayal kırıklığına yol açtı. verdiğimiz tepkiler, duyduğumuz üzüntü yalnızca kazanmaya çok yakın olduğumuz bir maçı 10 dakika içinde 3 gol yiyerek kaybettiğimizdendir. mesela maçın başında 1-0 geriye düşüp hiçbir şey yapamadan seksenlerde 1 gol daha yiyerek maçı 2-0 kaybetseydik bu kadar üzülmezdik. yoksa avrupa'dan ilk defa elenmedik son defa da olmayacak zaten.
telafisi var mıdır? avrupa bu yıl için biraz erken bitti. devam etmek tabii ki daha faydalı olurdu ancak üst turlardaki olası rakipleri hesaba katarsak ne kadar şansımız olurdu gerçekçi olursak tartışılır. bu sorunun cevabı avrupa için hayırdır ancak turnuvanın dışında kalmamıza neden olan bu yenilginin mental açıdan bir telafisi vardır. pazartesi günü oynanacak derbiyi kazanabilirse bu takım, inanın bu günü hiçbirimiz hatırlamayacağız. derbiyi kazanmaksa söz konusu maçın ruhsal tahribatını bir an önce atlatmakla mümkün olacaktır. şayet bu takım bugün oynadığı futbolu pazartesi de oynarsa ve yine bugün yaşadığımız gibi bir mucize yaşamazsak kendi adıma çok net bir skorla galibiyet beklemekteyim.
burada şenol güneş ve ekibine çok ama çok iş düşüyor. unutulmamalıdır ki beşiktaş bugün yapılan bireysel hatalarla kaybetti. fiziksel ve taktiksel anlamda takım birden bire geri döndü. bu akıllara "acaba maç mı seçiyorlar" sorusunu getirebilir ama bu durumda derbi maçı da seçecekleri maçlardan biri olacaktır. önümüzdeki bu kısacık hazırlık sürecini en verimli biçimde kullanıp derbiye olabildiğince hazır çıkmalıyız. ben bugün anladım ki bu çocuklar mental olarak iyi hazırlanırlarsa bu sene şampiyon olacaklar...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?