zülfü livaneli

konuşkankartal
---------------alıntı---------------
Adım gibi eminim; bu ülke geriliyor. Korkunç bir hızla Orta çağ’a doğru gidiyor.

Siz bakmayın gökdelenler dikildiğine, lüks lokantalar açıldığına, dünyanın en parlak markalarının geldiğine, otomobillerin yenilendiğine.

Bunlar olsa olsa para kazanan kesimlerin arttığına işaret eder.

Gerilemeyi ortadan kaldırmaz.


***


Her toplum uygarlık sınavını kadınlar üzerinden verir.

Kadının özgürleşmesiyle, uygarlık arasında doğrudan bir ilişki vardır.

işte Türkiye bu konuda korkunç durumda.

Giderek ataerkil bir ortaçağa doğru kayıyor.

Artan bir ivmeyle genç kızlarını, kadınlarını öldüren, küçük çocuklara topluca tecavüz edip sonra da “Rızasıyla oldu!“ dedirten bir topluma uygar denilebilir mi?

Elbette denilemez.

Olsa olsa vahşi, ilkel, sadist denir.


***


inanın gazeteleri okumaya korkar oldum. Sokakta kocaları ya da eski kocaları tarafından kurşunlanan kadınlar, katledilen genç kızlar, kadınların yüzde 51’inin şiddet gördüğünü itiraf ettiği bölgeler, aile meclislerinde alınan idam kararları, hunharca öldürüldükten sonra cenazesi ortada kalan gencecik kızlar, kolları bacakları, kafaları kesilmiş olarak bulunan kızcağızlar...

Yeter yahu yeter!

Bu toplu kadın lincine karşı içimden korkunç bir isyan yükseliyor.

Sizin o namus anlayışınız da, töre ahlakınız da yerin dibine batsın!

Düpedüz sadist katillersiniz, hem de kendi çocuğunu öldürecek kadar gözünü kan bürümüş katiller.


***


Bu toplum böyle değildi. Bu kadar çok cinayet işlenmezdi. Gazeteler her gün öldürülen kadın haberleriyle dolu olmazdı.

Toplumun DNA’sı bozulduktan sonra bu hale geldik.

Arap ülkelerinde yaygın bir uygulama olan ‘recm’ yani zina yapan kadının toprağa gömülerek taşlanması Osmanlı tarihinde sadece bir kez olmuştur. 17. yüzyılda.


***


Stieg Larsson’un bütün dünyada severek okunan Millennium dizisi bir kahraman yarattı: Adı Lisbeth Salander. Ufak tefek, her tarafı piercing’li, vücuduna dövmeler yaptırmış, meşin kıyafetlerle dolaşan, biseksüel, topluma nefretle dolu bir genç kız. Bir çeşit anti-kahraman.

Kendisine tecavüz eden, kendisini aşağılayan; hakkını yiyen erkeklerden intikamını feci bir şiddet uygulayarak alıyor.

Larsson bu karakteri severek yaratmış. Bütün dünya da ona katılıyor, severek okuyor.

Bizdeki genç kızların çaresizliğini görünce aklıma Salander geliyor. Keşke bizde de Salander’ler olsa, o tecavüzcü domuzları, katilleri kıvrandırsalar.

Toplum dışı gibi görülen bazı kızlar çıkıp topluma ‘ister dövme yaptırırım, ister sevgilimle kalırım, ister lezbiyen olurum, ister burnuma, kaşıma çengelli iğne taktırırım. Sana ne?’ diye meydan okuyabilse.

Bu temenni gerçekleşmeyeceğine, toplumun bazı kesimleri de bütün çabalara rağmen adam olmayacağına göre geriye tek bir çare kalıyor: Kadınlara ve çocuklara karşı uygulanan şiddet konusunda cezaları çok ama çok ağırlaştırmak, ihtisas mahkemeleri kurmak, belki özel kolluk kuvvetleri oluşturmak ve bu gözü dönmüş canilerin canına okumak.

içim isyanla dolu.

Yeter, yeter, yeter artık.
---------------alıntı---------------
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol