---------------alıntı---------------
İki futbolcunun Beşiktaş'tan ayrılışında duygu krizine yakalandım.
Biri, Yusuf Tunaoğlu'nun Beşiktaş'tan ayrıldığı gün.
izmir'e gidiyordu. Yeşilköy Havalimanı'nda birlikteydim. Cebini ters-yüz etti ve gösterdi:
Kırk parasız gidiyorum. izmir'de beni karşılayacaklar.
Takıldım Yusuf'a:
Yiyip, içtiklerine say.
Sonra anladım ki şakanın sırası değil. Havai, hercai Yusuf, gerçek kimliği ile karşıma dikildi. Söylediklerini zorlukla işittim...
Sanki, ölüm gidiyor!
Elinden tutup, oralardan kaçırsam, onu Akaretler yokuşuna doğru koştursam... Belki de uçarak peşimden gelecekti.
Bir şeyler söylemek istedi. Toparlayamadı, hemen anladım. Diyecekti ki...
Benden bekleneni Beşiktaş'a veremedim. Kendimi harcadım, Beşiktaş'ı harcamamalıydım.
Bunu söyleyecek kadar mert bir insandı. Ama söyleyemeyecek kadar da utangaç...
Ve söyleyemeden çekip gitti. Gönlü Beşiktaş'ta kalarak 16.45 uçağı ile Kordon'a uçtu.
* * *
Ve o gün adeta öldü Yusuf. Duyguları köreldi, yaşamı karardı.
Biliyorum, kendini hiç affetmedi. Yıllar da geçse, ona sevgi ile uzanan her el, sanki sırtına saplanan bir hançerdi.
Bir gün Gümüşsuyu'nda bir barda dayanamadı ve itiraf etti:
Bu sevgi beni utandırıyor. Beşiktaş'a gereği gibi hizmet edemedim.
Yıllar geçti ve aramızdan ayrıldı Yusuf.
Yine de unutulmadı. Futbolun doksan dakikalık kısacık ömründe yaşattığı güzellikleri hatırlayanlar onu özlemle anıyor.
Seni unutmadık. Ve seviyoruz.
---------------alıntı---------------
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?