volkan şen

forzaquila
malum sahayı terk etme olayında mantıklı davranamamış oyuncu. bunun birçok etmeni var zaten; birincisi, malumunuz ülkemizde futbolcular eğitimsiz. bu adamlar çelikten sinirleri olan, beden dili eğitimi almış, profesyonellikte çığır açmış adamlar değil. ha dersiniz ki "ulan bozüyükspor'un sağ beki her maç küfür yiyor, üstelik tribünlerle saha iç içe, bir kere de olay çıkarmadı herif" ben de derim ki "vay amk, helal olsun o adama." ama diğer yanda ırkçı tezahürata maruz kalınca sahayı terk etmeye kalkan eto'o, prince boateng gibi örnekler de var. bu adamlar da biraz düşünüp mantıklı davranabilirdi, ya da davranabilir miydi? sanmıyorum. maç esnasında adamın kafa zaten ambale, zar zor düşünebiliyor, o sırada bir mevlevi gibi iki düşünüp bir konuşacak hali yok. kaldı ki futbolda bu tarz duygu patlamaları hep yaşanıyor; uzun süreli sakatlıktan dönen adam gol atınca kendini tutamayıp ağlıyor, ne bileyim babası ölen adam ağlayarak ellerini gökyüzüne kaldırıyor, koskoca cantona kafası atınca tribüne uçan tekme atıyor. herkes bozüyük'ün sağ beki gibi dirayetli değil.

kaldı ki yanlış yere dikkat çekiyoruz. burada konuşulması gereken şey volkan'ın tavrı değil, taraftarların, yorumcuların tavrı. geçen sezon inönü'de 2-0'dan 2-2'ye adeta zorla getirip 1 puan ikram ettiğimiz maçta herifin biri sahadaki herkesi eşit şekilde kolaçan eden bir küfür salvosuna girişmişti mesela. en sonunda aramızdan birileri "eeh eythere be" dedi ve hatta orada kavga çıktı. herifçioğlu diyor ki "böyle takım istemiyorum ya, neden hiç kazanamıyoruz?" o kadar da içten isyan ediyor ki dallama, sanırsın 4 yaşında çocuk. e be susak ağızlı, sen en az 30 yaşında adamsın hala beşiktaş'ı çözemedin mi? onu geçtim, "böyle takım istemiyorum" diyen adamın boynundaki atkı korsan lan. bu kadar çelişki olur mu? adamın kulübe katkısı 30 liradan ibaret ama volkan'a yakın olan trabzonsporlu gibi sahaya yakın olsa vereceği psikolojik zararın bedeli yok. bu takım sikten soktan bir hakem bozuntusu kendini tatmin etti diye açık ara önde olduğu şampiyonluk yarışı kaybetmiş geçmişte, şimdi kavrayabiliyor musunuz sporcu psikolojisinin ne denli önemli olduğunu?

olayın özü şudur; hepimiz gündelik yaşamında ezilen insanlarız. ha derseniz ki "kendi adına konuş dürrük", konuşayım; ben öğrenciyim, her gün 2 saatten fazla süremi trafikte bitkisel hayatta geçiriyorum, metrobüste falan zaten imanımız sikiliyor, onu geçtim devlet adam yerine koymuyor, bakan bile okuluna gelince ilk olarak "ehe kızlı erkekli ehe" falan diye saçmalıyor. beni minibüs şoförü bile sikmeye kalkıyor lan, "1 öğrenci" diyecek olsam "ama o üniformalı öğrenci fiyatı" diyecek adam. sen indirim lütfedeceksin diye japon porno yıldızı gibi liseli eteği mi giyeceğim ben göt?

bakın olayı doğru irdelemeyince nerelere vardı konu. bence iyi de oldu. çünkü ülkeye tutulmuş bir aynaydı volkan şen olayı. abartmıyorum. bu ülke gençliğini yaşamamış, flört etmemiş, eriğe dalmamış adamlarca yönetiliyor, vatandaşa değer verilmiyor, vatandaşın bir bölümü de futbolu terapi olarak görüyor. hedefte de sahadaki futbolcu oluyor. neden? çünkü terapinin başarısızlığa uğramasına neden oluyor sahadaki oyuncu.

trafikte yol vermedin diye inip birbirini vuran adamların olduğu ülkede kafası o anki baskıyla 1500 oyuncudan bi düşünüp sakin olmasını bekliyoruz, zor o iş. zaten volkan da o tarz bir adam olsa şu an galatasaray'da falan oynuyor olurdu. ama sırf psikolojik açıdan zayıf diye tüm ihaleyi de ona yıkmayalım.

yoruldum be volkan, çok yoruldum.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol