birkaç saattir düşünüp durduğum durum.
istanbul'da hanım hanımcık diye tabir edilecek, "kendine güzel", idare bir evde yaşıyoruz. nasılsın derler de iç güveysiden hallice dersin ya... o halde bir yaşam sürüyoruz işte. modelini sorana "ayağımızı yerden kesen" cevabını kıçına eklediğimiz, orta sınıf bir arabamız var, bir de ideallerimiz elbette... istanbul'daki çoğunluk gibi biz de yaşamak için çalışanlardan değil, çalışmak için yaşayanlardanız ama olsun...
bu farkındalıklara düşüncelere daldım, bırak patronunu, inandığın yüce değerleri de asıl, "bugün kendin için ne yaptın last director" diye sordum kendime...
mesela sevgilimi görmedim bugün... hiç tanımadığım insanlarla hiç tanımadığım gelin ve damadı alkışlayabilmek için çıkmadım evden akşama kadar çünkü; karşı yakadaydı düğün ve trafik çilesine hazırlıyordum zihnimi... sırf gelinin babası, abimin bankadan bir müşterisi olduğu için kalktık gittik deniz kenarındaki, bol milletvekilli, bol gösterişli, yapmacık insanların arasına -özel davet icabet gerektirir- mantığıyla. bir de üstüne karşı villanın hiç sevmediğim sezen aksu'ya ait olduğunu öğrendikten sonra tamamen keyfimin kaçması ile zorla da olsa son buldu oradaki icabet teorisi ve çıktık yola...
istikamet evdi elbette en nihai olarak... oysa bir yerlerde birileri yıllık izinlerini kullanıp veya baba banka nazlanıp tatillere gidiyordu...
kimisi okul öncesi son turların, kimisi başlayacak sezon öncesi son stres atışların peşinde...
mesela ablamın bir kız arkadaşı bu akşam çeşme'ye yola çıkmış, üstelik tek başına, sadece eğlenmek ve güneşten nasibini üstünde tişörtü yokken alabilmek için.
tüm bunları düşünürken fark ettim ki ben bugün doğru düzgün yemek yememiştim. düğünde tam yemek dağıtılırken kalkmış olmamız, çıkışta uğradığımız restoranda da yemeğin 45 dakika boyunca gelmemesine sinirlendiğimden aç kalmıştım.
işte hepsi bunu fark etmemle başladı. açtım. ve sordum kendime. neden bir tatile çıkmıyorsun last director... yollar çok uzaktı... hala uzak... mutfak şu an tek başına çıkmam gereken bir yolculuk. bu muydu lan tatil dediğin diyenler olabilir ama dolabı açtığımda last director'un harikalar diyarına düşmeyeceğinin garantisini kimse veremez hem iç güveysiden hallice bir yaşamda tatiller de odalar arası olabilir, teselli ikramiyesi, son rakam, amorti vs...
bu da benim tatil anlayışımın bir parçası, en azından bu gece böyleydi.
en iyisi kalkmak ve yol almak...
hadi bana iyi tatiller o zaman.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?