bu tartışmayı önce şöyle değerlendirmek gerekir. türkiye'de maalesef benim düşüncem ya da adamımın yaptıkları yanlış evet ama bak seninki de yanlış mantığı ile tartışmalar yürüyor. işi atatürk'e kadar götürmeden akp-chp tartışması da bugün hala burdan yürüyor. dolayısıyla herkes kendi fikrine yakın olan cenahın yanlışlarını konuşmak yerine karşı fikrin yanlışları üzerinden kendini aklama yoluna gidiyor. bu tartışma da bu yönde saçma bir tartışmadır.
atatürk'ün "diktatör müsünüz?" sorusuna verdiği "öyle olsam bunu soramazsın" cevabını bugün tayyip erdoğan kullanmaya çalışıyor ki bu da tartışmanın temelinin ne kadar saçma olduğunu gösteriyor. atatürk'ü şimdilik bir kenara bırakarak tayyip erdoğan'a dönelim:
öncelikle bu adam ülkeyi 1982 anayasası, kurumları, erkleri, yargı sistemi ve bürokrasisi ile yönetiyor. bundan 11 sene önce seçilmeye çalışırken ve seçildikten sonra hükümet olduğunda hep bu sistemi eleştirirdi tayyip erdoğan. peki bu sistem neyi getiriyordu. erklerin gücünü üzerinde toplayan otomatik olarak medya gücünü de arkasına alıyor ve gerçek manada dikte rejimine yakın bir yönetim gösterebiliyordu. yani elde ettiği gücün verdiği güven ile istediğini yapabilen bir sistemi eline geçiriyordu. tayyip erdoğan'ın ilk seçildiği, önce abdullah gül'ün gölge başbakan olduğu tayyip erdoğan'ın yasaklı olduğu zamanı hatırlayalım. ülkedeki bürokrasiye, yargıya, medyaya ağır eleştiriler getiren bir erdoğan vardı. "hükümet oldum ama iktidar olamadım" diyen bir tayyip erdoğan. chp'nin ya da ahmet necdet sezer'in sürekli yargıya taşımasını yerden yere vuran bu sistemin kokuşmuşluğundan dem vuran bir erdoğan vardı.
net bir örnek mesela, yök'tür. abdullah gül'ün başbakan olduğunda milli eğitim bakanı olan erkan mumcu yök ve rektörlere adeta savaş açmış, "yök kalkacak" diyordu. sonra yapamadı. peki yök bugün hükümetin sorunu mu? değil. neden çünkü başındaki kişi artık erdoğan'ı rahatsız etmiyor ve üniversiteleri istediği gibi yönetebiliyor. bu da başta sonuna kadar karşı olduğu sistemin şimdi nasıl sorun teşkil etmediğini gösteriyor.
yargı meselesini ele alırsak da durum pek farklı değil. yukarda yök için anlattıklarımla aynı süreç gelişti aslında. iktidarının ilk yıllarında yargı güvenilmez diyen erdoğan iken, bugün aynını söyleyen erdoğan'ın muhalifleri oldu. referandum ile ele geçirilmiş yargı ne güzel de birden devletin en işlevsel kurumu haline geldi erdoğan'ın gözünde.
bu iktidarın ilk yılları ile son yılları arasındaki 180 derece iyiden kötüye evrilen kurumlar ve devlet erkleri medya gücü, bürokrasi, seçim sistemi gibi onlarca kalemde hep aynı süreci yaşadı. medya başta erdoğan için kötüydü şimdi ise tam tersi.
atatürk de dahil hiç bir lider erdoğan kadar güçlü olamamıştır cumhuriyet tarihinde. tüm gücü kendinde toplamamıştır. tüm devlet kademelerini, memurları, savcılarını, yazarlarını, dizi film yapımcılarına varana dek bu kadar elinde, kontrolü altında tutamamıştır.
mevcut sistemde ele geçen bu gücü elinin tersiyle itmek büyük bir olgunluk, demokrasinin iliklerine kadar işlemiş olması, güçten vazgeçebilmek gibi erdemleri gerektirir. erdoğan bu erdemi gösterememiştir. bugün elde ettiği gücü sonuna kadar kullanmak istemektedir.
atatürk ile karşılaştırılması bence talihsizlik. atatürk'ün yaşadığı şartlarla bugünkü şartları olumlu ya da olumsuz karşılaştırmak saçma. bu yanlışı erdoğan'ın icraatlarına bakıp onu 2. atatürk ilan edenler de yapar, o da atatürk gibi diktatör diyenler de.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?