-----alıntı-----
Konuyu hatırlatmak lâzım: Baştan Gezi için hükümetin kararına karşı çıkanlar imza toplayıp görüşmek istediler; hem ret hem hakaret yediler. Bunun üzerine insanlar parkta oturmaya başladılar; (vurgula: uyurken çadırları yakıldı), suratlarına gaz, kafalarına kapsül sıkıldı, hakaret edildi. Akabinde bu dayak, hakaret ve aşağılamayı protesto etmek için “yürümek” isteyenler aynı muameleye çok daha sert bir biçimde mâruz kaldılar. Diğer kentler de başka ayarsız ve hakaretâmiz devlet tavırlarından dolmuştu, istanbul’daki saçma şiddet onları da sokağa döktü. Olay büyüdü. Polis çocuk dövdü, kadınları taciz etti, insanları arabaya kapattı, (vurgula: evlere taş atıp küfür etti), sokakta kimse yokken dükkan/durak dağıttı. Polis bunları yaparken hep kollandı, Çanakkale SMS’leriyle gaza getirildi “destan yazdığı” söylendi. Gittikçe daha hırçın ve kinli saldırdı. Polis hiçbir suçunu gizleme gereği duymadı, hem yaralılara hem ölenlerin yakınlarına devamlı eziyet etti, hastane bastı, cenaze gazladı. Kask no'su kapattı, bütün uyarı ve şikâyetlere rağmen kapsülle insan vurdu. Eylem “yasadışı” olsa bile (vurgula: görev tanımında olmayan şeyler yaptı). Bu arada vali müdahale konusunda yalan söyleyip toplu dayak için insanları meydana çağırdı. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi devam etti. Başbakan ve kurmayları “çatlasanız da yapacağız” diyor, kendilerine “konuyu önemli gibi” diyen herkesi alenen medyadan tehdit ediyorlardı. Kanallar hükümetten gelen telefonlarla yayın yapmadı, (vurgula: onlarca gazete kendilerine gösterilen manşetin aynısını geçti). İşten çıkarılmalar oldu. Rica minnet düzenlenen tek buluşmadan başbakan milleti azarlayıp çıktı, sonra konudan habersiz insanları çağırıp kendi toplantısını yaptı. Bu sırada AKP gençlik kolları polis yeleği ve sopasıyla sokaklarda insan avlıyordu. (vurgula: Eskişehir’de bir çocuk elbirliğiyle linç edildi). Yaralanan ve ölenlerin aileleri hep taciz ve tehdit edildi, hastane odaları basıldı (vurgula: yaralıların cebine suç malzemeleri konulmaya çalışıldı). İkrar, Cem ve Mustafa Sarısülük kapsüllerle kasten yaralandı. Elvan ve Tombul aileleri hastanede taciz edildi, (vurgula: izinli açıklamaları basıldı). Arkadaşları yaptı, yana düştü, kapsüle bastı denilenler yalan çıktı. Silinmeye çalışılan videolar ortaya çıkınca kimse özür dilemedi. Uluslararası ekonomik ilişkiler tuhaflaşınca tivitırdan bir iki yetkili "üzüldük" dedi, hiçbir AKP üyesi hiçbir mağdur aileyi (hâlâ) aramadı. Katillerin ismi artık bilinmesine, net kayıtlar bulunmasına rağmen müspet bir adım atılmamasını protesto gösterisinde biri daha öldürüldü. Aylar geçtikçe konu katmanlara ayrılıp mikro tartışmalarla merkezden uzaklaşıyor ama: En ortada umursamaz rantçılık ve pervâsız şiddet var. Bu kadar iftirâ, şiddet, hukuksuzluk, taciz ve tehdit varken acemi kalabalığı “hatalı söylemler” ve “oyuna gelme” üzerinden eleştirmek abes.
-----alıntı-----
"ama ahmet atakan çatıdan düşmüş..."
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?