süreyya soner

dingoc
kendi ağzından anlattığı küçük bir öyküsü

“Mesela benim iki çocuğum dünyaya geldi, ben hep yurtdışındaydım. Onlar da hep olaylı oldu zaten. Kıbrıs’a gitmiştik, Gordon Hoca vardı. Eşim de o zaman hamileydi. Biz gittik, bir gün sonra doğum yaptı. Bizim de 22 gün orada kalmamız lazım. Ekol olsun diye Metin, Ali, Feyyaz ‘dan birini koy dediler bana. Ben de hanımı aradım, çocuğun adını koymayın da maçlar başlayacak, ilk gol atanın ismini koyarız dedim. Sonra geldik istanbul’a, aradan 15 gün daha geçti. Gol yok. Tam 1,5 ay oldu. Eşim sabırsızlanıyor tabii artık. Araya Milli Takım girdi, 15-20 gün de öyle bekledik. Sonra bu kez de inönü’de Trabzonspor’la berabere kaldık. Diğer hafta Bursa’ya gittik, orada da berabere kaldık. Sonra geldik burada Karabükspor’la oynayacağız artık. Karabük de yeni çıkmıştı lige. Artık 5-6 olur diyoruz. Metin, Ali, Feyyaz hepsi atar diyoruz. Birinci devre özlenen golü attık. Herkes havalarda ben ise sus pus.

çünkü o golün sahibi Walsh idi. ikinci devre oldu ama gol olmuyor. Son dakikalara geldik artık, Walsh girdi yine sol taraftan, Metin’le Feyyaz’a çıkarsa bom boş gol olacak. Bomboşlar, kimse yok. Kaleci zaten ayaklarını uzatmış. Orada yine kendi vurmaz mı kalecinin altından yine gol oldu. Herkes sevinçten çıldırıyor. Walsh gol sevincini benimle yaşamak için koşa koşa geldi ve boynuma sarıldı. Ben ise onu yumrukluyordum sinirimden.

Garibim azıcık Türkçesi ile `Neden Süreyya neden` diyordu bana...

Maç bitti 2-0, Hanımı aradım `Babamın ismini mi koyacaktık ne koyacaksak koyalım artık şu çocuğun ismini` dedim.”
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol