tık tık tık tık sene 2014 tık tık tık tık yer Beyoğlu. tık tık tık tık saat 20.45 ve devam eden süreç
tuhaf bir yerdeyim sokakta eski sovyet rusyadan kalma bina tarzında bir bina taş ve oldukça büyük sokak ise bir o kadar dar. hava da ayrı bir boğucu. kaldırımlar çok alçak bir cafe'nin önünden geçiyorum wien'deyim zannediyorum ik başta beyaz eski ve yosun akan duvarları var binanın cafe'nin kapıları penceleri eski ama bir o kadar bakımlı ve yeşil çok koyu yeşil içeride de kestane rengi ve ağacı kullanılmiş biraz daha yürüyorum ve diğer camından orada alkol alıdığını görüyorum. l
lan diyorum 2 göz çük kadar yer camın yukarısında böyle floroyal ne bir şey yazıyor mekanın adı. hayret 2 tane de masa var nasıl olur diyorum. 3 adım daha atıyorum ve kapısını görüyorum ben yürüdükçe mekanın aslında ne kadar da geniş oldunu alıyorum. kapıdacam yok 2 tarafa açılan 2 kanatlı kalı ahşap büyük kapı içeri giriyorum yerler sarı uzun avizeler var. masalarda kel uzun boylu yapılı şapkalı amcalar var. o koyu renkli masalarda. karşımda da bar. 2 tane genç kadın.
sola doğru yürüyorum üst kaTA merdivenler de ahşap yürürken çatırdıyor ve gacırdıyor her adımımda dump dump ses geliyor. üst katta okuldan arkadaşımı görüyorum burada ortam daha loş arialar çalıyor fonda. gidiyorum yanıa arkadaşı o da tuhaf giyinmiş beyaz t shirt alltan kumaş pileli abisiymiş yanındaki diyorum bu kadar gençmiydi arkadaşın gibi duruyor. ailelerden konuşuyoruz ne işin var falan diyor. gel otur iki dakika sevdiğin viski var burada diyor barış'a geldim diyorum acelem var diyorum sallıyorum. çıkmak istiyorum
bir şey oluyor çıkmak için o katta var mıdır çıkış diye bakıyorum ara ara yok exit falan yok. yemekhaneye giriyorum yok o sırada çişim geliyor. tuvalet ara. bir üst kata daha çıkıyorum bizim okuldaki gibi uzun geniş koridor sağda kütüphane diyor. merdivenlerin başında sekreter gibi gözüklü bir kadın var.
arkadaş oradalarda bir güzel kadınlar var. şirazem kaydı yemin ediyorum böyle 3-4 kişilik gruplar halinde diyorum öğrenci bunlar. hiçbirisi bende kısa değil yabancı galiba diyorum.
bir tane tuvalet buluyorum ne işareti olduğunu anlamıyorum. bir tane rus mafyası gibi adam altın kolye beyaz saçı 2 metre 120 kilo 55 yaşlarında giriyor tuvalete.
ben de giriyorum gene uzun koridor. sol tarafta kapılılar karşıarında klozet ama klozet yerinde pisuvar olmazı lazım değil mi diyorum. neyse u dönüşü yapıp klozet başına geliyorum. işeyeceğim alt kapak kapalı ama çok da pis kağıt da yok diyorum ellemeyeyim ben de çövdüreyim. u dönüşü yaptık ya. kapının girişi görünüyor tabii. rus da arkamdaki kapalı yere girdi.
tam çıkardım bibilibatçiyoyu kapı açıldı siyah etek sarısın topuz saçlı zayıf ve ondan tamamen farklı giyinen 2 tane kız. ben aynen şöyle el de çükte '' yok artık daha neler ''
ben mi yanlış girdim siz mi yoksa unısex falan mı diyorum. konuşmuyorlar kapıdaki işareti gösteriyorar makyaj işareti m, ne var. sonra onlar da yanıma gelip hacet gideriyorlar bakmıyorum ama. diğerleri makyaj yapıyor.
diyorum bunlar da yabancı.
tam çıkıyorum lan bir tane da kız geliyor arkadaş 5 metre arkadan bir tae daha geliyor lan diyorum bu kadar güzel kız nasıl toplanır hepsi buraya. aha diyorum oğlum bak cenneti kapıları burada bir yerde bu melekler bir yanlış yapmış allah da bunları cennetten dünyaya şurada bir yerde sürüyor kesin.
sonrasıı hatılamıyorum.
rüya benim rüyaya demek ne kadar hoşladığım şey varda ona uygun bir kız tipi yaratmışım bu yüzden hepsi güzel geliyor. ama zevkli adammışım ne güzeldi yav onlar yarın akşam yatarken güze giyinip de yatayım orayı tekrar ziyarete gitmeye çalışacağım.
o sonuncusu muthişti abi. bacakkları benimkinden bile düzdü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?