sözlük yazarlarının itirafları

saniyede yirmidört kare
komşularımla olan ilişkim gayet güzeldi, hep gülümserdim, kapı önünde uzun muhabbetler ederdim. onlar da düzenli olarak aşurelerini getirirlerdi, sık sık bir sorunum olup olmadığını sorarlardı. iyi insanlardı, yaşanan son olaya kadar. yaz tatili için memlekete gittim, giderken de sevgiliye anahtar bırakıp faturaları arada bir kontrol etmesini, gelen olursa ödemesini rica ettim, o da bir kere eve gelip faturalara baktı; fatura yokmuş. sevgili giderken, alt komşu görmüş hoşbeş etmişler. şükür ki, 'eve erkek geliyor' gibi bir mahalle baskısını ne ev sahibi ne de komşular yapar. komşu, sevgiliye eve gelmesini zahmet etmemesini eğer fatura gelirse beni arayacaklarını söylemiş. bizimki de hay hay demiş, teşekkür etmiş. sonra ben tatil için gittiğim türkiye'nin bi ucundaki şehirden, bir ucuna saçma bir otobüs yolculuğu yaparken sevgiliye eve gidip evi havalandırmasını söyledim. sevgili de eve gidince elektriğin borcundan dolayı kapandığını gördü. ben o sırada hâlâ yoldayım tabi, delirmiş vaziyetteyim, beni neden kimse aramadı ve o elektrik nasıl kesildi diye. neyse ben evime gelmeden faturayı ödedi ve elektriği açtırdı sevgili. ancak içimde bitmek tükenmek bilmeyen bi' sinir kaldı. madem haber vermeyeceksin, neden haber veririm diyorsun da elektrik kesilince ben o gerginliği neden yaşıyorum . -bak aylar oldu hâlâ çok sinirliyim- bu mevzudan sonra ben komşu ile neredeyse selamı sabahı kestim, bayramda el öpmeye bile gitmedim, ki onlar için önemliydi biliyorum, ertesi gün kadın gelip kapıya bayramlaştı benimle, aklı sıra beni utandıracak pehpeh! hiç sormadım da neden faturayı haber vermediniz diye, durumu değiştirmeyecektim çünkü. ama o sinir, o diş bileme hep kaldı bende.

birkaç gün önce elektrik faturası kesilmiş, faturayı yazan arkadaş yukarıda bahsi geçen komşunun da faturasını bizim kapıya bırakmış. geçen dönem borcu da ödenmemiş, buradaki elektrik şirketi de hiç affetmeden hemen kesiyor elektriği. yani bu fatura ödenmezse, kesilecek. belki ihbar kağıdı gelir, belki gelmez bile. velhasılı, iki gündür elim faturaya gidiyor, götürüp vermek için ama sonra geri çekiyorum. resmen hayatımda ilk defa bir şeye bu kadar kinlenip bir insana bu şekil bir pislik yapma dürtüsüne sahibim. iki gündür durup durup bunu düşünüyorum, versem ne olur vermesem ne olur. vermesem içim mi rahatlar, ben çok kötü bir şey olmasa da bence hoş olmayan bir şey yapmış olurum. versem, ama verirken de 'siz benim faturamı vermediniz ama hadi yine iyisiniz ben vereyim bare faturanızı' mı desem de rahatlatsam içimi. tam bir saçmasapan kaos içindeyim, gidip elektrik panolarını falan patlatasım geliyor. alt tarafı bir fatura be kadın, ne kinciymişim arkadaş. potansiyelimden korkuyorum.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol