şenol güneş

barcelona kartali
başka bir interaktif sözlükte, bir taraftarımızın kendisini baz alarak şöyle bir yazı yazdığı teknik direktörümüz. bu arkadaşın yazdıklarını beşiktaş taraftarları olarak benimseyebilseydik çok kısa bir sürede taraftarlar olarak çok farklı bir profile sahip olabilirdik. bu da kulübümüzün medyada, diğer iki "göt"ün altında ezilmesi durumunu büyük ölçüde değiştirirdi.

bana göre alttan gelen minik beşiktaş'lıları buna göre eğitip, bilinçlendirmeli ve bizim sahip olduğumuz romantik aidiyet duygusundan daha uzak, ne yaptığını ve söylediğini bilen yeni nesil bir taraftar profilinin gelmesini sağlamalıyız.

en basit örnek olarak, bir avrupa kupası maçının rövanşında, kaleciniz hatalı bir gol yedi diye kendi sahanızda ve bitime daha yarım saat varken, ayrıca gol bulmanız durumunda maçı uzatmaya götürüp, iç saha avantajıyla da turu geçebilmeniz muhtemel iken onu ıslıklara, küfürlere boğmamak gerektiği gibi. o lanet olasıca geceyi hayatım boyunca unutmayacağım ben. o maçı takım değil taraftar kaybetmişti.

her ne ise işte... buyurun, sıkılmadan okuyun.

spoiler--

hala büyük takımı kaldıramadı yorumu yapılıyor bu adam için. sen taraftar olarak çok güzel kaldırdın büyük takım olmayı, yıllardır hakkını yedirmedin, rakiplere karşı eziklik kompleksine girmedin, kulübünü çok güzel korudun, oyuncunu, hocanı başkanını, takımını cansiperane savundun zaten. senin yönetimlerin de masaya yumruğunu vurup istediğini aldı her seferinde.

sen mesela, kulüp profesyonellerinin magazinel olaylarını öne sürüp kulübü içten oyan medyaya çok güzel tepki gösterdin, oyuncularının gece hayatını sanki başka takımlarda durum farklıymış da sadece bizde ölümcül bir problemmiş gibi gösteren çakal masabaşı kalemşörlerine karşı hep dik durdun, yargısız infaz yapmadın, oyuncularına destek çıktın her zaman.

al sana müthiş taraftar dayanışması örneklerin:

- serdar bilgili'nin (hiç sevmem) aşk hayatı: playboy bu adam, purolu başkan, zengin bebesi (elit işadamı ünal aysal, purolu faruk süren, zengin bebesi ali koç)
- fikret orman'ın yat mevzuu: koskoca başkan hatun mu kucaklarmış? (ünal aysal'ın kaçamakları, aziz yıldırım'ın çıtır sevgilileri, babasının adam öldürmesi)
- gökhan töre'nin pavyon olayı: ne işi var orada, niye kavga çıkarıyor, yaramaz bu adam (mekanda fenerli topçular da var yanlarında, ayrıca bilica'nın adam ezmesi, melo'nun riera'yı dövmesi, ve başlı başına 20 numara). bu arada töre'yi koruyan kişi de terim oldu, yoksa onu da bitirmiştik çoktan.
- guti'nin madrid zamanlarından kalan, bir erkekle öpüşme görüntüleri: takımı da bozar bu, zarar vermese ibne (daha önce defalarca diğer takımlarda eşcinsel eğilimleri olan topçular hakkında haber yapıldı, bir şekilde unutuldu gitti. ama biz adamın gece hayatıyla da olayı harmanlayıp q7 çetesine yem ettik kendisini)
- fernandes'in gece hayatı, vukuatları: yönetim gerekli cezaları vermediği için taraftar aforoz etti adamı. (fenerli topçuların kelepçeli fetişli seks partisi diyorum)
- nouma: elini çüküne soktu diye 100.yılda başımıza iş açmasın diye anında sepetledik (melo, topuz, hatta onu çekme bunu çek diyebilirim)
- şike: aklanın da gelin dedik, duruşumuz bu dedik, sonra aklanmamış adamların pahalı transfer vaatlerini görünce yönetim istifa moduna geçtik (adamların taraftarı mahkemeleri aşındırdı, store'ları boşalttı, sırf takım sevgisi uğruna. o kadar düşmeden şu tff'ye 1-2 kere sağlamca yürüsek biraz zor alırlardı lokmamızı elimizden. trabzon bile yaptı lan insaf)
- bilic: adamı yok yere kulübeden attılar, ertesi gün maçı varken ifade vermeye çağırıp bir de cezayı onaylayarak taşak geçtiler, birimiz de demedik ki şu adamın yanında biz de gidelim, en azından yalnız olmadığını gösterelim (emparatore'nin cezasının ertelenmesi)
- bilic-güntekin-ligtv: resmen hakaret boyutlarında eleştirildi, gıkımız çıkmadığı gibi gitar-küpe goygoyuna devam ettik, sanki hakkımız varmış gibi ligtv'ye ayarı verince de gururlandık. (rıdvan'ın çapsız ismail eagle'a toz konduramaması, hamzasson'un yerli fetişinin eleştirilememesi)
- hatalı kararlar, kırmızı kartlar, saha içi olayları: kartı yiyen usul usul kulübeye gidiyor, penaltılar verilmiyor, goller iptal ediliyor, dirsekler atılıyor, kavgalar ediliyor, oyuncular suspus, hepsi başını öne eğip devam ediyor. sonra da hakemle çok uğraşıyor diye hocaya kızıyoruz. (örnek gerekli mi sizce?)
- ve şenol güneş: haddini aştı, sen başkan'la denk misin? büyük takımı kaldıramadı diyoruz şimdi de. ya adama alenen iftira atıldı susmasını bekliyoruz, madem öyle başkanın çıkacak önce, sen benim hocama laf edecek adam mısın diyecek, ispatla diyecek, bizim kulübümüzde böyle işler olmaz, etik ahlak biliriz, iftira atma diyecek. çapsız herife beşiktaş'a oyuncu satmam dedirtmeyecek, ben böyle adamdan oyuncu almam diyecek noktayı koyacak. yöneticilik budur. bizimkiler ne yapıyor peki:http://www.sporx.com/…en-ozan-yorumu-sxhbq482559sxq

şimdi sorayım tekrar, biz taraftar, yönetici, oyuncu, vs. olarak büyük takım olmayı hazmedebiliyor muyuz, kaldırabiliyor muyuz ki hocamızı bununla suçluyoruz? bu taraftar profili seke seke değişecek arkadaşım, bak daha geçen töre hocaya kızdı diye yalan haber yaptılar, koyduk tepkiyi anında çark ettiler. hoca çapsız başkana lafını koydu, herif hemen gazeteler yazıyor diye ağız değiştirdi. böyle olacak, daha da fazlası olacak. şerefli üçüncülerden sıkıldıysak şerefli şampiyon olabilmek için bunları yapacağız, başka yolu yok!

saygılar, rakı-balık-beşiktaşk.

spoiler--

düzenleme: imla

bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol