bu stadın anısı ben de çok farklıdır sevgili sözlük, kapanması güç yaralar açmıştır bünyemde. sene 2009, ispanya türkiye dünya kupası grup eleme maçına 1 ay var. sevdiceğin ispanya'da olmasının vermiş olduğu buruklukla beraber , bir gün yakın bir arkadaşla muhabbet ederken arkadaşın sevgili muhabbetine girmesiyle yaralar deşilmiştir. o sırada nerden geldiyse konu milli maça gelir ve o sihirli cümleyi kurar benim sevgili arkadaşım ‘’olm maça neden gitmiyorsun sen hem kızı da görürsün çok süper geçer ’’ demesiyle beraber o gün eve gidip hiç düşünmeden ispanya'ya gitmeye karar verdim sevgili sözlük. evvelsi gün sağdan soldan borç harç bulduğum parayla gidip 28.03.2009 cumartesi tarihli gidiş , pazartesi günü dönüş biletimi aldım . taksim'deki thy ofisinin önünde bileti elime alıp güneşe doğru tutup sahte olup olmadığına bile baktım. evet gerçekti biletim ve gidecektim. sevdiceğimle santiago barnabeu’da maç izleyecektim. heyecan doruktaydı. evdekileri de okul klübüyle geziye gidiyoruz masrafları onlar karşılayacak maça da gidecez dememle masraf yükünü de onların üzerinden almıştım. hemen tff’ye mail attım sevgili sözlük ben maça gidiyorum dedim sevdiceğimle bana da iki bilet ayırın lütfen dedim, cevap gecikmedi, 2 gün sonra 30 euro'yu tff hesabına yatırın dekontla beraber maçtan 2 gün önce gelip al dediler dünyalar benimdi o zaman. hemen sevdiceği aradım güzel haberi verdim o da çok heyecanlandı, günleri iple çekmeye başladım artık zaman geçmez oldu sanki okul dersler sınavlar projeler umrumda değildi aklımda tek bir şey vardı maça gidecektim, santiago barnabeu’da maç izleyecektim lan , yok böyle bir heyecan, sanki cennetten müjde geldi.
günler birbirini kovaladı ve maç günü sabah uçağa atlayıp madrid'e gittim. pasaport işlemlerinin ardından çıkışa doğru ilerlerdim. sevdiceğim de elindeki kartona kocaman harflerle ‘’tahazaki’’ yazmış havaya kaldırıyor beni bekliyor şaşkınım aynı zamanda fotoğrafımı çekiyor bu mutlu anı ölümsüzleştiriyor. kaldığı yere gittik metroyla çok özlemişim, hemen yemek yedik, a milli takım formamı giydim maça daha saatler var hadi gidelim dolaşalım stadın etrafını keşfedelim dedim, çıktık evden stada gittik, heyecanım 2 kat daha arttı, saatler sonra tribünde çılgınlar gibi tezahurat yapacaktık, maçı alacaktık yok böyle bir mutluluk, ben hayatım da bunun gibi bir mutluluğu çok az yaşamıştım. çok farklı bir duygu tarif edilmez yaşanır derler ya aynen öyleymiş ben bunu orda gördüm.
stadın etrafında dolanırken milli takım forması giymiş zencileri gördük şaşırdık, colin kazım’ın akrabalarıymış onlarda ingiltere'den maça gelmişler, çok muhabbet ettik tezahurat yaptık fotoğraflar çekildik, sonuçta milli takımı destekleyen zencileri görünce ister istemez garibine gidiyor, kucaklayasın geliyor orda. bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor sırılsıklamız ama umrumuzda değildi o an hiçbir şey.
kapılar açıldı türkler maç saatine 2-3 saat kadar varken trübinleri doldurdular, bilet kontrolünden sonra merdivenlerden uçarcasına çıktım bize ayrılan tribüne gitmek için bi yandan da sevdiceğiminde kolundan çekiştiriyorum ne acelem varsa hemen gidip statta o atmosferi yaşamak istiyorum şaşkın şaşkın etrafa bakmak istiyorum.
yemin ediyorum rahmetli santiago barnabeu yaşasaydı ve benim halimi görseydi kesin kendi öz kızını verirdi bana bu ne sevgi bu ne aşk diye o derece heyecanlıyım.
stadyuma gelince sevgili sözlük , dışarısı soğuk ama statta üşümüyorsun her tarafta dev ufolar var, etraf sıcacık, stadyum dersen muazzam yok böyle bir güzellik, biz girdiğimizde tribünler boştu o zaman ayrı bir güzel, tribünler tamamen dolunca ayrı bir güzel, o an zaman duruyor sanki her şeyi unutuyorsun, sanki farklı bir boyuttasın, sen taraftar olarak heyecanlanıyorsun, hakan balta sabri falan nasıl heyecanlanmasın oynarken, atmosfer muazzam, ışıklandırma harika, yok böyle bir güzellik. bir yanında kız arkadaşın bir yanında başka bir güzellik ne dersem boş , yazarken bile o anları yaşıyorum.
maç bitti 1 saat daha stada bekledik , ispanyollar boşalttı, bizi bekletiyorlar, ispanyol polise dedim ki ben burada yatsam akşam, sabah olunca giderim dedim, olmaz dedi, bu sefer küçük çocuk gibi koltuğa yapıştım gitmiyorum ben dedim beni hiçbir yere götüremezsiniz , ben buraya aidim dedim copladılar , ayaklar altına aldılar beni çıkardılar staddan hepimizi.
çıktık staddan kız arkadaşımın kaldığı eve gittik, ev sahibesi kıl bir kadınmış evde yabancı istemezmiş, hele bir erkek hiç istemezmiş dikkatli olmamı söyledi. ev arkadaşıyla tanışırken kendimi tanıttım ben dedim bu kızın sevgilisiyim diye, kız şaşırdı falan ben anlam veremedim bu şaşkınlığa üstünde durmadım pek.
pazar günü tekrar stada gittim sabah kalkıp, hala etkisindeyiz bizim kızla çok muazzam bir ortam falan. pazartesi oldu öğlen uçak var geri dönecem , kızın okulu vardı gelmedi benle vedalaştık orda çıktım evden sabahın köründe, önce tekrar stada gittim son kez, elveda demeye, önünde saygıyla eğilmeye, bir gün beşiktaş için de gelecem dedim, bekleriz dedi bana gülerek, aklı sıra stad benle alay ediyordu, ama biz chelsea'leri devirmiştik madrid'leri de devirirdik orda, görüşürüz santiago dedim ve o son bakışı attıktan sonra havalimanına gittim.
istanbul'a döndüm sevgili sözlük, hala etkisinden kurtulamamıştım, sevgiliye olan özlem daha da artmıştı , keşke hiç gelmeyeydim dediğim bile oldu , kalsaydım orda, elbet bi iş bulurdum, boğa güreşi arenası temizlerdim, boğa bakımı falan yapardım, boynuzlarını sivriltirdim, ben çok güzel boynuz sivriltirim sevgili sözlük, sonuçta millet olarak hep ezilmişten yanayız ya, matadorla boğa güreşirken hep boğayı tutarız, zenci boksör ile beyaz boksör dövüşürken hep zenciyi tutarız. bizim milletteki zenci ile boğa aşkı hiç bitmez, sempatimiz var nedense bu varlıklara.
istanbul'a geldikten yaklaşık 10 gün sonra sevdicek konuşmamız lazım dedi, skype yaptık akşam gene heyecanlıyım, nasılsın iyi misin muhabbetinden sonra konuya girdi hemen, orda bayadır hoşlandığı bir çocuk falan varmış fransız, ismi tibout, hoşlanmış bundan baya da bi takılmışlar kur yapmışlar birbirlerine, ben o zaman anladım zaten geçte olsa, bizim kızın ev arkadaşına kendimi sevgilisiyim diye tanıtınca ı falan beni görünce şaşırmas bi anlam verememesi boş boş bizim kıza bakması bu kim gibilerinden, anlayacağınız ben orda boynuz sivriltme dersine ilk adımı atmışım haberim yokmuş. ben o gün bütün tiboutlardan ve ayşelerden nefret ettim. o kızla son mutlu anım santiago barnabeu'daydı, hala unutamam, çok unutmak istedim ama silip atamadım, 1 hafta boyunca yıldırım demirören ve icraatlarını düşündüm gene unutamadım. unutamamın nedeni o kız değilmiş sonra anladım, santiago barnabeu bende hiçbir kızın bırakamayacağı etkiler bırakmıştı. fırsatınız varsa gidin, kendinizi zorlayın gidin maç ayırt etmeksiniz, gidin ve yaşayın, sakın benim gibi aşık olmayın sevgili sözlük.
bu da böyle bir hikayemdir sevgili sözlük, her anı yaşanmış, hiçbir zaman unutulmamıştır, unutulmayacaktır.
bu hikayeye kolpa diyecek olan sözlük yazarları olabilir normaldir, colin kazım’ın zenci babasıyla çekinmiş fotoları yollayabilirim stadın önünde, dedim ya üstte biz zencileri çok severiz diye…
nisan 2013 kemerburgaz şantiye
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?