öykü tadında yazılandır kimi zaman
Ciğerini öksürmenden korkuyorum dedi. O kadar çok alkol alıyorsun ki yaşadığını unutuyorsun bazen. Akşam balık yiyelim diyerek konuyu değiştirmeye çalıştım. Zaten akşam balık yediğimizi söyleyerek, yüzüne o çirkin gülümsemesini taktı ve akşamı anlatmaya devam etti. Bir iki bira içeriz diyerek beni çağırdın ancak geldiğimde her zamanki gibi çok sarhoştun. Kapıyı açık bıraktığın için zile basmaya gerek duymadım. Salon kumarhane gibi duman altıydı ve bir kağıdı bir şeyler yazıyordun ancak kağıt her seferinde yırtılıyor ve sen yine de kalemi ne bastırmaktan ne de yazmaktan vazgeçmiyordun. Geri dönmeyi düşündüm, yalnız kalmanın sana iyi geleceğini düşündüm. Tam kapıya yöneliyorken gitme dedin, “gitme çok yalnızım”. Biliyorsun kıramam o sesini senin ve kalmaya karar verdim. Tanrı burada dedin yüzüme bakıp gülümserken. O da bana içme diyor, sence onu dinlemeli miyim? Diye sorduktan sonra artık gerçekten deli olabileceğine inanmaya başladım. Masanın üzerine baktım bir sürü kalem ve gökkuşağı gibi bir sürü renkte kağıt vardı. Bazılarına birkaç kelime bazılarına ise hayatını yazmış olabileceğin aklıma geldi. Eğilip birine uzandığımda elimi kırmak istercesine tuttun. Ama yüzün o kadar sinirli değildi, kan çanağı gözlerinle gözlerime bakarak “ne olur okuma, onlar benim kelimelerim ve yazarak içimden atabileceğime inanıyorum” dedin.
“balık yiyelim”
herhangi bir isteğini kırmamam gerektiğini farkındaydım hızlıca arabaya atlayıp sarı kanatları güzelce temizletip eve geldim. Sen çoktan içmemeye her gün söz verdiğin rakıya geçmiştin bile. Balıkları yapmak için mutfağa gittiğimde her yer boş bira şişesi doluydu, ben pişirip içeri seni yoklamaya geldiğimde yazmayı bırakmış ve sızmıştın. Tam mutfağa geri dönerken “uyumuyorum” dedin ve gülümseyerek gel biraz otur konuşmak istiyorum dedin. İmkânsız ama hiçbir şey hatırlamıyorum diye cevap verdiğimde pis bir kahkaha attı. neyi hatırladın ki bugüne kadar? İçtiğin zaman artık hiçbir şey hatırlamıyorsun akşama dair farkında mısın? Dedi. Farkındaydım, yüzümü yıkıp dökmek, temiz bir dayak yemek, buz gibi suda saatlerce uyumak istedim.
peki ne anlattım? Hiçbir şey dedi. Israr etmem yersiz olacaktı çünkü duymaması gereken bir şeyler anlattığımı yüzüme bakmayarak cevap vermesinden anlamıştım. Uzatmayalım dedi bira içer misin? Gülümsedim. Sen kötü bir arkadaşsın ve bu yüzden seni çok seviyorum. Gülümsedi ben senin içindekileri söküp atman için neye inanıyorsan onu yapmanı istiyorum. Yazarak mı, yoksa içerek mi öldüreceksin beynini bilmiyorum ancak yeniden doğman için ne gerekiyorsa yapacağım dedim. Bu son dedin, artık içmeyeceğim, bu akşam gökyüzüne hiç bakmadan, yaşayacağımız ve konuşacağımız hiçbir şeyi unutmadan içeceğim. Sağlıklı bir beyne tekrar kavuşana kadar bu bahsi kapatıyorum. Zira bana yardım et, sussan bile yanımda kal. Ben pek konuşmayı sevmem biliyorsun. Güldür arada. Yalvarırım bir şeyler yap. Kimse gitmesin diye herkesle konuş, çok acıyor, sanki bir şey kaburgalarımı içerde kör bir bıçakla kesmeye çalışıyor ve başarıyor gibi. İçim acıyor be oğlum. Çok yoruldum.
tamam dedi gerizekalı insan. Tamam. Öleceksek birlikte ölürüz. Sen ben ve o hiç anlatmadığın ama hep içini kazıyan yokluğu da bizimle gelir.
-öleceksek, artık lütfen ölelim dedim. lütfen.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?