roboski

pepük
spoiler--

Gayrı eşkıyaya çıkar adımız.. Kaçakçıya.. Soyguncuya.. Hayına..







Serhat, üniversite okuyan ağabeylerine yardım edecekti sınırdan getirdiği parayla.

Annesiz büyümüş Celal bir futbol forması alacaktı kendine.

Evin ilk göz ağrısı Hüseyin, anası yorulmasın diye söz dinleyen bir gelin getirecekti ona.

Liseye yaya giderdi Cemal, okuyup öğretmen olacaktı.

Salih’in üniversite hayalleri vardı.

Bedran ayakkabı alacaktı ilk önce, öyle ikna etti babasını. Sonra da avukat olup halkını savunacaktı.

Yüksel, kardeşi okula iki lira yakıt parasını götüremedi diye kahrolduğundan gitti.

Adem iki gözü de görmeyen babası ve nişanlısı Garibe için.

Selam iki yıllık üniversite bitirmiş, DGS’ye girecekti. Kırk lira lazımdı ona da.

Aslan mayında bacağını kaybeden ağabeyinin eskimiş protezini değiştirecekti.

Hamza evlenecekti.

Hüsnü sekiz yıl beklediği, anne karnındaki çocuğunun geleceği için gitti.

Bilal doktor olup gözleri görmeyen babasını ameliyat ettirecekti.

Mahsun daha on yedi yaşındaydı.

Nevzat geçim derdinin peşindeydi.

Kimliğinde Selahattin yazana karker derdi annesi: İşçi.

Savaş. Evlerinde pirinç bitmiş, şeker bitmiş, yağ bitmek üzereydi.

Şivan. Babası onu da alıp evi terk etmiş, annesine daha üç yıldır kavuşabilmişti.

Şerafettin. Yedi kardeşin büyüğü, evin ilk evladı. Okul müdürü olup hayaller dağıtacaktı.

Çok sevdiği uykusuna kıyıp yollara düşen Şervan şoför olacaktı.

Fadıl sekiz kardeşine bakacaktı.

Vedat tüm ailesiyle göçmüş fakat gurbete dayanamayıp gelmişti. En çok matematiğin dilini severdi.

Orhan bilgisayar mühendisi olacaktı. Öğretmenleri çok zeki bir çocuk bu deyip duruyorlardı. Kaçaktan getirdiği parayı kumbarasına atıp bilgisayar alacaktı.

Zeyda Orhan’ın ağabeyiydi. Hem babası hasta hasta göndermez, hem de kardeşi bilgisayar hayali kuruyor diye öksürüğünü gizlemişti.

Özcan amcasının düğününde kızlara bakacaktı.

Osman beş çocuğun babası. Karısına yeni bir fistan alacaktı.

Orta iki terk Nadir askerdeki iki kardeşine harçlık salacaktı.

Erkan’ın korucu olan babası mayında iki gözünü birden kaybetmişti. Devlet yeterli para verseydi kaçağa çıkmayacaktı.

Mehmed Ali on sekiz ay gelememişti askerden, yol parası bulup da. Ama geçindirecek on üç kardeşi vardı.

Selman doksanlı yıllarda doğudaydı. Ya gidecek ya korucu olacaktı. Oldu da. devletin parası ikisi zihinsel engelli, biri ana karnında ölmüş dört çocuğuna yetmedi.

Cihan. Baba ölmüş, anne sonradan ölmüş. Ablası Bahar üniversiteyi yarım bırakıp ana olmuşsa o da baba olacaktı ailesine.

Muhammed hayvanlara o kadar bağlıydı ki veteriner olacaktı. Katliamda sadece onun katırı sağ kaldı.

Seyithan, kontör alıp Gölyazı köyündeki sevdiğinin sesini duyacaktı.

Salih, mayına basıp bacağını kaybeden babasının yerine iki ağabeyini okutacaktı.

Yokluğu, yoksulluğu yaşadı bu coğrafya. Katliamdan sağ kurtulan kaçakçı Servet ENCÜ ‘Ben ölsem kardeşim gidecek, o ölse oğlum gidecek, bir yol gösterin bize.’ diyor. ‘Biz oradan eroin, silah getirmiyoruz; bir karton sigara, bir bidon mazot getiriyoruz.’ diyor. ‘Bu bizim ekmek kapımız, çizgiler çektiler ama akrabalarımızla ticareti kesmeyeceğiz.’ diyor.

Haklı. Zengin olmak için ticaret şart. İzin yok, imkan yok. Ya da toprağın desteklenmesi lazım tarım açısından, tarım da yok. Diğer gelişme faktörü eğitim. Eğitimde de anadil sorunu, öğretmen eksikliği, coğrafi şartlar.. Ki o insanlar zengin olmak için değil yaşamak için gidiyorlardı karın tokluğuna..

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

Demişti Ahmed ARİF.. Ve tekerrür edip duruyor tarih. Otuz üç kurşun, otuz dört insan.. Kavgalar değişmiyor ama, algılar değişmiyor. Filistin’de, Bosna’daki çocuklara ağlayan Türk halkı aynı samimiyeti Kürt halkına göstermiyor. Bu gece havai fişeklerle yeni yılı karşılayacak insanlar, otuz dört bedenin göğe savrulması karşısında sustular. Bu yüzden Kürtler artık kardeşlik değil eşitlik istiyor.



Kimsenin kalmadığı darmadağın köylerde
'Önce Vatan' yazısı bir hüzün değil midir?

Şükrü ERBAŞ





Ve anladım ki

Hiçbir demir

Hiçbir çelik

Hiçbir toprak

Ve hiçbir vatan

Daha kutsal değildir insandan!



Nazım HİKMET



spoiler--

http://pervarihaber.com/yazar-22-gayri_eskiyaya_cikar_adimiz.._kacakciya.._soyguncuya.._hayina...html
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol