sanki tüm evren bu sendromu yakalamanız için uğraşır durur.
tüm iyi enerjinizle yataktan kalkarsınız mesela. bir de bakmışsınız dün akşamdan ayarladığınız kıyafetler ütüsüz. oysa akşam ütülü gibi görünüp sizi mutlu etmişlerdi. yine de umutsuzluğa kapılmayıp kıyafetleri ütüler evden çıkarsınız. hızlı adımlarla her sabah bindiğiniz otobüsü kaçırmamak için durağa gidersiniz. durağa 10 m kala hızla geçen otobüsün ardından baka kalırsınız. yine bi neyse çeker bir sonraki otobüsü bekler, biner bir şekilde geç ya da daha geç gelirsiniz işe. ofiste sizi bekleyen kötü haber mailleri de yoktur, her şey güzel. "sen mi büyüksün ben mi pazartesi" diye iç geçirirken; birden bire bir yazı okursunuz ve anlarsınız ki pazartesi büyüktür hem de çok büyük.
kalbiniz ile böğrünüzün hemen arasına oturan tanımlanamayan cisim ile baş başa kalır ve bu yazıyı yazmak zorunda kalırsınız işte.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?